Yalıtımla faturalarda yüzde 50 tasarruf mümkün olabilir

Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, Türkiye‘deki binaların sadece yüzde 25’inin yalıtımlı olduğunu belirterek, “Binalarımızı ısı yalıtımı ile daha az enerji tüketen yapıya kavuşturduğumuzda her yıl yaklaşık 12-15 milyar dolarlık tasarruf elde edebiliriz.” ifadelerini kullandı.

Dernekten yapılan açıklamaya göre, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan 2024 yılı “Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri” araştırma baz alındığında yaşam kalitesini düşüren pek çok sorun yalıtımsızlıktan kaynaklanıyor.

TÜİK verilerine göre, kurumsal olmayan nüfusun yüzde 30,2’sinin konutunda yalıtım olmadığı için ısınma sorunu yaşanırken yüzde 31,3’ünün sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri gibi problemler ile karşı karşıya.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Eruslu, enerji maliyetlerinin yüksekliği dikkate alındığında ısı yalıtımı yaptırmanın artık sadece konfor değil ekonomik bir zorunluluk olduğuna dikkati çekti.

Eruslu, güneşli günler devam etse de kış ayının hızla yaklaştığına işaret ederek, hava sıcaklıkları düştükçe ısınmak için enerji harcamalarının arttığını kaydetti.

Soğukla birlikte yükselen doğalgaz faturalarına karşı en güçlü çözümün binaları bir kalkan gibi saran yalıtımdan geçtiğini aktaran Eruslu, “Mevsimsel koşullar dikkate alındığında yalıtım yaptırmak için en elverişli dönemlerden geçiyoruz. Yalıtım uygulanan binalarda hem ısıtma hem de soğutma harcamaları yarı yarıya azalırken, yapıların kullanım ömrü de uzuyor. Ayrıca yalıtım, nemin yol açtığı küf, rutubet, mantar ve kötü koku gibi sorunların önüne geçerek sağlıklı ve konforlu yaşam alanları sağlıyor.” açıklamasında bulundu.

“Ülkemizdeki binaların sadece yüzde 25’i yalıtımlı”

İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Eruslu, yalıtımın binayı yazın sıcaktan, kışın soğuktan koruyarak hem faturalarda ciddi tasarruf sağladığını hem de enerji tüketimini azaltarak çevrenin korunmasına katkıda bulunduğunu anımsattı.

Eruslu, “Ne yazık ki enerjide dışa bağımlı bir ülkeyiz. Toplam enerjimizin yaklaşık yüzde 67,8’ini, doğalgazımızın ise yüzde 99’unu ithalat yoluyla karşılıyoruz. Geçtiğimiz yıl enerji ithalatı için 70 milyar dolara yakın ödeme yapıldı. Üstelik kullanılan enerjinin yüzde 32,7’si binalarda tüketiliyor ve bunun yüzde 80’lik kısmı kışın ısınma, yazın soğutma için harcanıyor. Oysa doğru malzeme ve standartlara uygun uygulamalarla yapılan ısı yalıtımı, enerji harcamalarını yüzde 50 düşürebiliyor.” ifadelerini kullandı.

Isı yalıtımı olmayan binalarda ısı kaybının dış cephe, çatı ve pencere bölgelerinden yoğun şekilde gerçekleştiğini belirten Eruslu, bu durumun gereksiz enerji tüketimi anlamına geldiğini vurguladı.

Eruslu, “Ülkemizdeki binaların sadece yüzde 25’i yalıtımlı olduğundan enerji faturaları tüketicilere yük olmaya devam ediyor. Oysa ki binalarımızı ısı yalıtımı ile daha az enerji tüketen yapıya kavuşturduğumuzda her yıl yaklaşık 12-15 milyar dolarlık bir tasarruf elde edebiliriz. Bu hem aile ekonomisi açısından hem de ülke ekonomisi açısından azımsanmayacak bir rakam.” değerlendirmesinde bulundu.

Merdiven altı üretilen ürünlere dikkat edilmesi gerekiyor

Emrullah Eruslu, piyasada çok sayıda yalıtım malzemesi bulunduğunu ancak önemli olanın doğru malzemeyi seçebilmek olduğunu bildirdi.

Eruslu, “Tüketicilerin yalıtım malzemesi seçerken mutlaka yalıtım malzemelerinin üzerindeki etiketlerde CE işareti olup olmadığına bakması gerekiyor. Ülkemizde her sektörde olduğu gibi yalıtım sektöründe de mevcut olan haksız rekabet koşulları dolayısıyla merdiven altı üretilen kalitesiz ancak ucuz ürünler tüketiciyi yanıltıyor ve yaptırdıkları yalıtım uygulamalarından verim almalarını engelliyor. Yalıtım uygulamalarında doğru malzeme seçimi kadar bir diğer önemli gereklilik de işin ehli firmalar tarafından doğru şekilde uygulanması.” ifadelerini kullandı.

Yalıtımdan daha yüksek performans alabilmek için yalıtım kalınlığının da büyük önem taşıdığının altını çizen Eruslu, yalıtım kalınlığı arttıkça sağlanacak enerji verimliliğinin de aynı oranda arttığı bilgisini paylaştı.

Eruslu, yalıtım kalınlığının iki katına çıkarıldığında toplam maliyetin ikiye katlanmadığını ancak bu sayede ısıtma ve soğutmada iki kat tasarruf sağlandığını belirterek, şunları kaydetti:

“Uygulamalarda yalıtım malzemesinin maliyetinin dışında, yalıtım kalınlığından bağımsız olarak; iskele kurulumu, elektrik, su gibi alt yapı maliyetleri, yapıştırıcı, sıva, dübel, file gibi yardımcı malzeme maliyetleri, boya, dış cephe kaplaması gibi tamamlayıcı malzeme maliyetleri ve işçilik maliyetleri oluşur. Tüm bu maliyetlerin içerisinde yalıtım malzemesinin kalınlığının arttırılmasından oluşacak ilave maliyet, uygulamadan uygulamaya değişmekle birlikte oldukça düşüktür. Bu nedenle enerji verimliliğini sağlayacak yalıtım levhasını mümkün olduğunca kalın kullanmak gerekiyor. Antalya ve İzmir gibi sıcak iklim bölgelerinde 6-8 santimetre, İstanbul gibi ılıman iklime sahip bölgelerde 8-10 santimetre, Ankara gibi soğuk olan yerlerde 10-12 santimetre ve Erzurum gibi çok soğuk olan yerlerde 14-15 santimetre kalınlıklarda yalıtım yaptırmak, ısı veya güneş kontrol kaplamalı yalıtım camları kullanmak verimi artırıyor.”