Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, 5G ihalesinin kısa sürede yapılacağını, 2026 yılında 5G ile herkesi buluşturacaklarını bildirdi.
Sayan, bu yıl “Bakış Açını Değiştir” mottosuyla 26. kez gerçekleştirilen “Bilişim 500 – İlk Beşyüz Bilişim Şirketi Araştırması Ödül Töreni”ndeki konuşmasında, her sene farklı temalarla düzenlenen etkinliğin bu yıl ki temasının düşündürücü bir çağrı olduğunu dile getirdi.
İçinde bulunulan çağda değişimin artık istisna değil, harfi harfine uyulması gereken bir kural olduğunu belirten Sayan, şöyle konuştu:
“Dünya sürekli değişiyor. Dolayısıyla eski kalıplarla, dünün alışkanlıklarıyla yol almaya çalışmak adeta yerinde saymaya eşdeğer. Hele ki söz konusu teknoloji, bilişim ve iletişimse bu alanlarda ayakta kalmak için yalnızca değişime ayak uydurmak değil, aynı zamanda buna yön vermek gerekiyor. Veri, dijital çağımızın yeni petrolü, bilgi ise onun en kıymetli ürünü. Ancak bilgiye ulaşmak tek başına yeterli değil aslolan olan o bilgiyi anlamlandırmak, onu işlemek, nihayetinde topluma, ülkeye, insana fayda sağlayacak katma değeri bu bilgiyi dönüştürebilmek. Veriye nasıl baktığımız, neye dönüştürdüğümüz, neyin peşinden gittiğimiz bizim adeta geleceğimizi belirliyor. Biz bakanlık olarak çok zengin bir bakış açısıyla çalışmalarımızı şekillendiriyor ve buna yön veriyoruz. Adeta balık gözü kamera prensibiyle hareket ediyoruz, tek bir açıdan engin bir alan. Karada, havada, denizde olduğu gibi artık veri yollarında da güçlü, egemen bir Türkiye için çalışıyoruz. Dijital altyapımızı güçlendirme, yerli, milli teknolojilerin kullanımını yaygınlaştırmak ve bilişim sektöründeki girişimcilik potansiyelini desteklemek adına kapsamlı faaliyetler yürütüyoruz.”
“5G ve ötesi teknolojilere geçiş sürecinde yerli ve milli teknolojilere odaklanıyoruz”
Sayan, Türkiye’nin dört bir yanında yaygınlaşan veri merkezleri, fiber yatırımlar, 5G geçiş sürecinde yapılan hazırlıkların, Türkiye’nin dijital ekonomideki rolünü daha da sağlamlaştırdığını söyledi.
Genişbant abone sayısının 96 milyonu aştığını, fiber altyapının 605 bin kilometreyi geçtiğini aktaran Sayan, “Bu rakamlar bizim dijitalleşme yolculuğumuzun en somut göstergeleri. Arkasında yalnızca güçlü bir altyapı değil, aynı zamanda ülkemizin her noktasına eşit ve adil dijital erişim sağlamak hedefimiz yatıyor.” diye konuştu.
Sayan, yerli ve milli teknolojilerle güçlendirilmiş dirençli bir dijital altyapı inşa etmenin en temel öncelikleri olduğuna işaret ederek, şu bilgileri verdi:
“İşte bu anlayışla 5G ve ötesi teknolojilere geçiş sürecinde yerli ve milli teknolojilere odaklanıyoruz. 2026 hedefimiz net. Türkiye’nin dört bir yanında tamamen yerli ve milli teknolojilerle 5G’yi aktif kullanabilmek. Çünkü biliyoruz ki başkasının teknolojisiyle, başkasının altyapısıyla asla tam bağımsız olamayız. Başkasının kanadıyla yükseldiğiniz zaman bir anda kanatlar kesilir, işte bu anlayışla 5G ve ötesi teknolojilere geçiş sürecinde buna daha da önem veriyoruz. Bakanımız açıkladı, 5G ihalesini önümüzdeki aylarda yapacağız, 2026 yılında 5G ile herkesi buluşturacağız. Bugün sadece deneme noktalarında var. 6G ile ilgili teknolojilere yönelik hazırlıkları başlattığımızı gururla sizlerle paylaşmak istiyorum. Ama bunların hiçbirisi hamaset değil, harekete, eyleme geçmenin çıktıları.”
“(Sahte belgelerle e-imza üretilmesi süreci) Medyada müthiş bir bilgi kirliliği oldu”
Sahte belgelerle e-imza üretilmesi sürecine de değinen Sayan, bazı üniversitelerin dijital sistemlerinde sahte kimliklerle elde edilen e-imzalarla yapılan usulsüz işlemler sonucunda sahte diplomalar düzenlendiğinin kamuoyuna yansıdığını anımsattı.
Sayan, bu noktada medyada müthiş bir bilgi kirliliği olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
“İşin içine sosyal medya da dahil olduğunda dezenformasyon adeta başrolde oluyor. Bütün kritik durumlarda olduğu gibi biz bu süreçte de ilk anından itibaren tüm hassasiyetimizle devredeydik. 29 Şubat 2024’te BTK çatısı altında faaliyet gösteren Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezine (USOM) bir ihbar geliyor ve aynı gün inceleme başlatılıyor, 1 Mart 2024’te de yetkilendirilmiş 7 e-imza sağlayıcısına bilgi veriliyor, yüz yüze kimlik ibrazıyla başvuru alımı geçici olarak durduruluyor. Bu tarihten itibaren söz konusu sağlayıcılara ve sağlayıcıların gerçekleştirdiği işlemlere ilişkin kapsamlı inceleme başlatıldı. Bu inceleme doğrultusunda yapılan tüm işlemler ve log kayıtlarını detaylı inceledik. Burada elde ettiğimiz verileri adli ve idari soruşturmalara delil olması amacıyla kaydettik.”
Sayan, bu süreç devam ederken 9 Ağustos 2024’te bir üniversitenin Öğrenci Bilgi Sistemi’nde (ÖBS) şüpheli işlemler olduğunun beyan edildiğini, bu süreçte de yapılması gereken her şeyin titizlikle yapıldığını anlattı.
Tüm tespitler yapıldıktan sonra USOM’un hamlesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını ve BTK’nin elde edilen delilleri savcılıkla paylaştığını, bu denetimlerin ardından sahte kimlikle üretilen bu e-imzaların iptal edildiğini kaydetti.
Sayan, ek bir önlem olarak başvuru sahiplerinin tamamına SMS göndererek adlarına düzenlenen nitelikli elektronik imzaları e-Devlet kapısı üzerinden kontrol etmelerini sağladıklarını ifade etti.
“Alnım ak, başım dik, kimseye veremeyeceğim hesap, ispat edemeyeceğimiz bir şey yok”
Kendisiyle ilgili iddialara da yanıt veren Sayan, her türlü olaydan, kaostan beslenmenin yolunu bulan bir güruh bulunduğunu, bunların niyetlerinin de halis olmadığını dile getirdi.
Bir diploma çetesinin çökertildiğini, BTK’nin ilk andan itibaren sürecin en yakın takipçisi olarak gerekli aksiyonları aldığını, sorunları çözdüğünü belirten Sayan, şöyle devam etti:
“Ama o bahsettiğim güruh, buna odaklanmak yerine benim eğitimimle ilgili yalan yanlış haberleri yaymaya odaklanıyor. Çünkü işlerine gelen bu. Çok şükür, yıllarca olduğu gibi ben bununla ilgili de alnım ak, başım dik, kimseye veremeyeceğim hesap, ispat edemeyeceğimiz bir şey yok. Ancak isterdim ki bir insanın diplomalarının sorgulanmasına değil de aldığı eğitimlerin donanımına odaklanılabilseydi. Sormadan edemiyorum. Neden bir insanın kendini eğitmiş olması bu kadar rahatsız ediyor bazılarını? Bu çamur at izi kalsın mantığından başka hiçbir şey değil. ‘Anadolu Üniversitesinden dört bölüm nasıl bitirilir?’ Bunu diyen kişiler, okul, üniversite, akademik kariyer görmüş insanlar. Sınavsız ikinci üniversite nedir? ya da açık öğretimden bir bölüm bitirmek için gece gündüz okula mı gitmek gerekiyor? Bir de diyorlar ki ‘Bu durum ortaya çıkar çıkmaz, bu bilgiler silinmiş’. İlk günden itibaren bakanlık sayfamızdaki CV, daha sonra kişisel web sitesindeki CV’yi yan yana koyup iki farklı kaynağı yan yana koyup bir de büyük bir açıklık yakalamış gibi lanse ediliyor. Girin bakalım hala orada duruyor.”
“Ekran başında geçirilen ortalama süremiz 7 saat 21 dakika”
Ömer Fatih Sayan, dijitalleşmeyi sadece teknik bir dönüşüm değil, sosyal kalkınmanın bir anahtarı olarak gördüklerini, ekranların sadece bilgiye açılan bir pencereyle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda zihin dünyasında da yeni dehlizlere kapılar araladığını söyledi.
Ekran başında geçirilen süreyle ilgili veriler incelendiğinde sonuçların oldukça dikkat çekici olduğuna işaret eden Sayan, “Dünya genelinde bir birey günde ortalama 6 saat 40 dakikasını ekran başında geçiriyor. Bu sürenin 2 saat 23 dakikası sosyal medyada harcanıyor. Ülkemizde bu tablo daha da çarpıcı. Ekran başında geçirilen ortalama süremiz 7 saat 21 dakika. Sosyal medyada geçirilen süremiz ise 2 saat 44 dakika seviyesinde. Dolayısıyla dijital mecraların bu denli sınırsız olması sunduğu imkanlar kadar riskleri de beraberinde getiriyor.” ifadelerini kullandı.
Siber zorbalık, pornografi, kimlik hırsızlığı, dijital bağımlılık ve dijital dolandırıcılık gibi özellikle gençleri hedef alan tehlikelere dikkati çeken Sayan, teknolojiyi geliştirirken aynı zamanda bu teknolojiye dair toplumsal bir bilinç oluşturmak zorunda olunduğunu belirtti.
“Bizim kararımız net. Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalacak”
Veri güvenliğine ilişkin olası riskleri sonlandırabilmek adına yaptıkları çalışmalara da değinen Sayan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim kararımız net. Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalacak. İşte bunu yapmak zorundayız. Nasıl yapacağız derseniz yapay zeka konusunda da millileşerek. Hamdolsun bunu yapacak birikimimiz de irademiz de en önemlisi insan kaynağımız da var. Henüz yeni kullanılmaya başlayan yerli milli sosyal medya platformumuz, Next Sosyal bizim yerli ve milli duruşumuzun adeta bir yansıması. Gerekli adımları atıyor ve verilerimizin ülke sınırları içerisinde güvende olması için önlemleri alıyoruz. Dezenformasyon Yasası bu bakış açısının bir ürünü. Bununla ilgili çalışmalar tamamlanmış olsa da özellikle son dönemde yaşanan gelişmeler bize gösterdi ki bu konuya çok daha eğilmeliyiz. Sosyal medyanın daha güvenli, daha sağlıklı ve temiz mecra haline gelmesi için gerekli adımları da kararlılıkla atmaya devam edeceğimizi bir kez belirtmek istiyorum.”