Dönerin, Avrupa Birliği ülkelerinde de Türkiye’deki standartlar baz alınarak üretilmesi için yapılan başvuruda beklenmedik bir gelişme yaşandı.
Uluslararası Döner Federasyonu (UDOFED), 2022’de yaptığı başvuruyu geri çektiğini, 23 Eylül’de AB Komisyonu’na bildirdi.
Başvuru özellikle Almanya’daki döner sektörünün büyük tepkisine neden olmuştu.
Türkiye’den yapılan başvurudaki döner tanımının, AB’de üretilen şekliyle uyumlu olmamasından kaynaklanan sorun, bir anlamada Türklerle Türkleri karşı karşıya getirmişti.
AB’ye yapılan başvuruda, dönere ilişkin tanım, şu başlıklarda yapılıyordu:
Ancak Türkiye’deki dönercilik sektörünün öncelikleri karşısında Avrupalı dönercilerin farklı uygulamaları var.
UDOFED’in başvurusunun AB yönetimince tescillenmesi halinde buna uymayan başta Almanya olmak üzere diğer AB ülkelerinde üretilen dönerlerin söz konusu tanıma uygun hazırlanması ve sunulması gerekecekti.
Bu da Avrupa’daki sektörü için oldukça ciddi bir ekonomik sorun yaratma riski taşıyordu.
Avrupa Türk Döner İmalatçıları Üreticileri Derneği (ATDID), Avrupa’da günde yaklaşık 400 ton döner üretildiğini, bunun yaklaşık 60 bin kişiye istihdam sağladığını kaydediyor
ATDID yıllık cironun yaklaşık 3.5 milyar Euro olduğunu belirtiyor.
Türkiye’deki federasyon, başvurunun Alman pazarına zarar vermek amacıyla yapılmadığını savundu.
UDOFED, tek amacın, geleneği ve etin hazırlanış şeklini korurken dönerin Türkiye’den geldiğinin kabul edilmesi olduğu tezini işlediler.
Döner, Almanya’daki kadar olmasa da Fransa ile Avusturya’nın da aralarında bulunduğu bazı Avrupa ülkelerinde, fast food alanında önemli bir pazar payı alıyor.
Başvuru Birlik ülkeleri için tescillenmiş olsaydı, tanıma uygun olmayan örnekler, isim değişikliğine gitmek zorunda kalacak ve “döner” ismini kullanamayacaktı.
UDOFED’din yaptığı başvuru 24 Nisan 2024’te AB Resmi Gazetesi’nde yer aldı.
Bu aşamadan sonra da üç aylık itiraz süreci başlatıldı.
Sürenin dolmasına az bir süre kala Almanya’daki döner üreticileri ilgili Alman makamlarına başvurdu.
Almanya’nın ilgili bakanlığı da sayıları 10’u bulan itirazları Brüksel’e iletti.
İtirazlar Alman hükümetinin resmi politikasından ziyade Alman üreticilerin yaklaşımını yansıtmasıyla dikkat çekiyordu.
Benzer bir durum Türkiye’den yapılan başvuru için de geçerliydi.
Bununla birlikte dönemin Alman Tarım Bakanı Cem Özdemir, “Döner Almanya’nın bir parçasıdır. Burada nasıl hazırlanacağı ve yenileceği konusunda herkesin kendi kararını verebilmesi gerekir. Ankara’dan talimat gelmesine gerek yok” ifadelerini kullanmıştı.
İtiraz sürecine katılım sadece Almanya’yla sınırlı kalmadı.
Resmi süre dolmadan çeşitli Avrupa ülkelerinden yapılan toplam itiraz sayısı 17’yi buldu.
Ret eğilimi güçlüydü
Üç aylık itiraz sürecinin tamamlanmasının ardından, 25 Temmuz 2024’te, altı aylık uzlaştırma süreci başladı.
AB Komisyonu, UDOFED yetkilileriyle AB ülkelerinden itirazda bulunan sektör temsilcilerini bir araya getirdi. Ancak bu temaslardan uzlaşı çıkmadı.
BBC Türkçe‘ye bilgi veren dosyaya hakim bir AB yetkilisi, Komisyon’un eldeki veriler ve yapılan itirazları da dikkate alarak başından itibaren başvuruya çok olumlu bakmadığını söyledi.
Aynı yetkili süreçte öne çıkan eğilimin de başvurunun reddedilmesi yönünde olduğunu belirtti.
AB Komisyonu, ret dışında iki opsiyon daha bulunduğunu ilgili taraflara iletti.
Bunlardan ilki başvurunun içeriğinde değişikliğe gidilmesi, diğeri ise başvurunun tamamen geri çekilmesiydi.
UDOFED, AB Komisyonu nihai kararını vermeden önce, artık süreci devam ettirmek istemediğini ve başvuruyu geri çekmek istediğini Brüksel’e iletti.
Başvuruyu geri çekme, tescil sürecinin otomatik olarak durması anlamına geliyor.
TSG tescili ne anlama geliyor?
Geleneksel ürün adı (TSG), coğrafi işaret korumalı menşe (PDO) ve korumalı coğrafi işaretten (PGI) farklı.
TSG logosu verilen ve koruma altına alınan ürünlerin özel bir coğrafi alanla bağlantılı olması gerekmiyor ve bu ürünler farklı ülke ve coğrafyalarda üretilebiliyor.
Bir ürünün TSG logosuyla tescil edilebilmesi için iki şarttan en az birini karşılaması gerekiyor.
Bunlardan ilki ürünün geleneksel uygulama yöntemiyle üretilmesi, işlenmesi ya da bu yönde bir bileşimi olması.
İkincisi ise geleneksel olarak kullanılan hammadde veya bileşenlerden üretilmesi.
TSG, geleneksel üretim metodlarının ve tariflerin korunmasını amaçlıyor.
Türk kahvesi, Türk lokumu ve Türk yoğurdu için de TSG başvurusu yapılmıştı.
Bu ürünlerin aksine döner için yapılan başvuruda “Türk döneri” ifadesinin kullanılmaması dikkat çekmişti.
Dönerin tarihi
Dönerin diklemesine yöntemle hazırlanması 16. yüzyıla dayanıyor.
İstanbul’dan diğer Osmanlı şehirlerine yayılması ise 19. yüzyılın başına kadar gidiyor.
Dönerin sınırları aşarak yayıldığı ilk ülke ise “gyros” adını tercih eden Yunanistan.
Dönerin Avrupa’ya Türk göçünün kültürel sembollerinden biri haline geldiği ilk ülke ise Almanya.
Bu ülkede ilk döner 1972’de Berlin’de yapıldı.
