CEMİL ÇİÇEK: İÇ SİYASETİN MALZEMESİ HALİNE GETİRİLMEMELİ
25’inci Dönem TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Terörsüz Türkiye hedefi kapsamda TBMM çatısı altında komisyon kurulmasının önemli olduğunu belirtti ve komisyonun göreviyle ilgili muğlaklıkların ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi. Çiçek, “Biz olgular üzerinden bakmalıyız, buna bakarken de 3 şeyden kaçınmalıyız. Bu konu hamaset konusu yapılamaz, eğer yaparsak işi çıkmaza sokarız. Husumet konusu da yapılamaz. Hoşumuza gitse de gitmese de gerçekleri olduğu gibi kabul etmeliyiz ve çareyi de ona göre ayarlamalıyız. Bu partiler üstü bir konudur, iç siyasetin malzemesi haline getirilmemesi lazım. Bunu neden söylüyorum; PKK terörünü konuşuyoruz; kuruluşundan evvel yaşananları da konuşabiliriz ancak ilk eylem tarihini baz alacak olursak eğer 15 Ağustos 1984, tam 41 sene ama Türkiye’de terör örgütü bir tane değil ki, 80 öncesinin yaşadıkları ve sonrasının yaşadığı değişiklikler var. Peki, nerede yanlış yaptık? Biz bu olayları, dünyadaki diğer ülkelerde bunu yapmış ama sonra ne kadar erken fark ettilerse o kadar da hızlı bir şekilde çözüm bulmuşlar. Biz terör meselesini bir asayiş ve güvenlik meselesi olarak kabul edip bir hükümet meselesi olarak ele almışız. ‘İş başında A hükümeti var, o bu işleri beceremiyor, üstesinden gelemiyor, o hükümet gider ve bu dert biter’ demişiz ancak hiç de öyle olmadı, olmamış” ifadelerini kullandı.
İSMET YILMAZ: SİLAHLARIN BİR AN ÖNCE BIRAKILMASI İÇİN ORTAK BİR ÇAĞRI YAPILMALI
26’ncı Dönem TBMM Başkanı İsmet Yılmaz ise hiçbir gerekçenin terörü meşru kılmayacağını kaydetti ve Kürtçe ile ilgili yapılan çalışmalardan bahsetti. Yılmaz, “Komisyon üyelerinin bütünleştirici ve birleştirici tavrıyla birlikte her bir vatandaşımızın kendisini eşit, güvende ve değerli hissettiği bir iklimi tesis etmektir. Komisyonun temel görevi, ‘Terörsüz Türkiye’ vizyonuna katkı sunmaktır. Komisyonun dikkatini dağıtacak diğer siyasi tartışmalardan uzak durmak bu amaca hizmet verecektir. Bu ülke hepimizin, hiç kimsenin kendisini mağdur hissetmeyeceği; ötekileştirici, dışlayıcı ve kimlikleri hedef alan ve barış iklimine uygun olmayan bir dilin kullanılması, toplumun güven duygusunun pekişmesine ve toplumsal aidiyetin güçlenmesine olanak sağlayacaktır. Bu doğrultuda partiler üstü ortak bir akılla hareket etmek gerekir. ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine ulaşılmasının en önemli adımlarından birisi, örgütün silahları bırakmasıdır. Silah bırakma sürecinin zamana yayılmasını önlemek ve bu sürecin bir al-ver süreci olmadığını göstermek için komisyonun bir an önce silahların bırakılması için ortak bir çağrı yapması, toplumun sürece olan desteğini artıracaktır” diye konuştu.
İSMAİL KAHRAMAN: BÖLÜNDÜK VE DAHA DA BÖLMEK İSTİYORLAR
27’nci Dönem TBMM Başkanı İsmail Kahraman da “2 trilyon dolara mal olan, maddi yönü var olan bir sorun var. Manevi yönü ise izah edilemez. Bir söz var, ‘Biz 3 kıtada 40 kavmi aynı düğünde birlikte oynattık.’ Böyle bir diplomasiye sahibiz. Bir cihan devletiydik; ayrılığı aramıza soktular, bölündük ve daha da bölmek istiyorlar. 15 Temmuz Türkiye’yi işgal teşebbüsünde hep bir araya geldik. 4 siyasi parti vardı; o gece ortak bir bildiri yayınladık ve bir yumruk, vücut olduk. Hepimiz ay yıldızlı rozetin altında toplandık. O ruhu mutlaka yakalamalıyız. Türkiye’de tehdit başka türlü algılanıyor. İlla aleyhte konuşacaksınız. Mesela bir sanat eserinin iyi veya kötü yönlerini tenkit edebilirsiniz. Biz ise hep menfi tenkite alıştık, bu yıkıcı tenkit duygusunu ortadan kaldırmalıyız” dedi.
BİNALİ YILDIRIM: TARİHİ BİR SIÇRAMA FIRSATI OLACAK
28’inci Dönem TBMM Başkanı Binali Yıldırım ise vatandaşlık tanımının üniter devlet yapısı gözetilerek kapsamlı şekilde gözden geçirilebileceğini ve çalışmalar sonucu ortaya çıkacak ihtiyaca göre yasal düzenlemelerin yapılabileceğini vurguladı. Yıldırım, “Önümüzde bir fırsat var. Terörün gündemden çıkmasıyla birlikte artık enerjimizi kalkınmaya, gençlere, teknolojiye yönlendirebileceğiz. Bu yalnızca ekonomik değil tarihi bir sıçrama fırsatı olacaktır. Şunu da açıklıkla ifade etmek isterim; provokasyonların, sabotajların, kirli senaryoların da elbette ki olacağını farz ediyoruz ama bir, beraber ve kardeş olursak bunların hiçbirine yol vermeyiz. Terörle mücadeleyi yalnızca ülke sınırları içerisinde görürsek, her ne kadar PKK terör örgütü kendini feshettiğini ifade etse de bunun sembolik düzeyde kalmaması ve komisyonun yapacağı çalışmaları beklememesi ve her gün fesih yönündeki adımları hayata geçirmesi sürecin başarısı açısından hayati öneme sahiptir. Ancak meseleyi yalnızca Irak sahasında görmek tarihi bir yanılgı olur. Bugün Suriye’nin kuzeyindeki SDG, YPG ve PYD yapılanmasını da ‘Terörsüz Türkiye’ projesi içerisinde önemle dikkate alınmalıdır. Yani bir terör örgütü kendini feshedecek ancak bir başka formatla karşımıza çıkarsa bu çok büyük bir hayal kırıklığı olur. O yüzden emperyal devletlerin ikircikli açıklamalarını da önemle takip etmek gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
MUSTAFA ŞENTOP: GÜÇLÜ BİR TOPLUMSAL DESTEĞE DÖNÜŞTÜRÜLMELİ
29’uncu Dönem TBMM Başkanı Mustafa Şentop ise komisyonun kısa süre içinde güçlü, etkili ve somut öneriler sunarak çalışmalarını tamamlayacağını aktararak, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de özellikle 2013-2015 yılları arasında ‘Çözüm Süreci’ olarak anılan bu süreç bize şunu gösterdi. Barışı sağlamak için sadece iyi niyetli başlangıçlar yetmez; süreci kapsayıcı, şeffaf, kurumsal, çok boyutlu ve sabırla yürütülmesi gerekir. Şu an kurulan komisyon tam da bu eksiklikleri gidermek için büyük bir fırsattır. Tüm siyasi partilerin temsilcileriyle, katılmayanlar olsa da çoğunluğunun iştirakleriyle 51 üyeli bir komisyonun Meclis çatısı altında çalışmaya başlaması barışı içsel inisiyatiflerden çıkararak kurumsallaştırmak adına çok önemli ve değerli bir adımdır. Milli birlik ve kardeşlik arayışı ilk kez millet iradesinin tecelligahı olan Gazi Meclis zeminine hep birlikte taşınmıştır. Ayrıca gerçekleştirilmiş olan bu siyasi kapsayıcılık, toplumsal kapsayıcılığa da dönüştürülmelidir. Bu bakımdan komisyon çalışmalarının şeffaf ve açık bir biçimde yürütülmesi çok önemlidir. Sadece hükümet veya güvenlik birimleri değil; siyasi partiler, sivil toplum, akademisyenler ve gerektiğinde kanaat önderleri bu sürecin parçaları olmalıdır. Yapılanlar ve yapılmak istenenler ya da yapılamayacak olanlar açık yüreklilikle milletimize anlatılmalı, toplumun farklı kesimlerinden endişeler ve sorular giderilmeli, bu güçlü siyasi destek tatmin edilmiş güçlü bir toplumsal desteğe dönüştürülmelidir.”
TOPLANTI SONA ERDİ
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, eski TBMM başkanlarının sunumlarından faydalandıklarını söyledi ve komisyonun bir sonraki toplantısında iş dünyasının temsilcilerini, memur ve işçi sendikaları ile çatışma çözümleri üzerine çalışan akademisyenlerin davet edileceğini ekledi. Ardından Kurtulmuş, komisyon toplantısını kapattı.