Türk Akademisi Siyasi Sosyal Stratejik Araştırmalar Vakfınca (TASAV) düzenlenen ” Tarım, Gıda ve Hayvancılık: Durum Analizi, Sorun Alanları ve Çözüm Önerileri” sempozyumunun sonuç bildirgesi yayımlandı.
Sempozyum, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin himayesinde, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın ve MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Türk Akademisi Siyasi Sosyal Stratejik Araştırmalar Vakfı (TASAV) Başkanı İsmail Faruk Aksu’nun da katılımıyla ATO Congresium’da gerçekleştirildi.
Bilim, üretim, kamu politikası ve toplumsal refahın kesişiminde, Türkiye’nin tarım-gıda ekosisteminin mevcut durumunun, yapısal sorunlarının ve çözüm yollarının bütüncül bir yaklaşımla ele alındığı sempozyumun bildirgesi kamuoyuyla paylaşıldı.
Bildirgede, iklim ve su yönetiminden hayvansal üretim politikalarına, gıda güvenliği ve güvencesinden dijitalleşme ve insan kaynağının dönüşümüne uzanan geniş bir perspektifte değerlendirmeler yapıldı, Türkiye tarımının geleceğine ışık tutacak bütüncül bir vizyon ortaya konuldu.
Türkiye’nin tarım, gıda ve hayvancılık politikalarında son yıllarda teknoloji temelli üretim, iyi tarım uygulamaları ve sürdürülebilir üretim modelleri doğrultusunda önemli adımlar attığı belirtilen bildirgede, tarımsal ürün çeşitliliği bakımından zengin bir potansiyele sahip olan Türkiye’nin dış ticarette geniş bir ürün yelpazesine ve dikkate değer bir ihracat hacmine ulaştığı kaydedildi.
Tarım sektöründe üretim ölçeklerinin küçülmesi, girdi maliyetlerindeki dalgalanmalar, su ve toprak kaynakları üzerindeki baskılar, pazarlama zincirindeki aksaklıklar ve kurumsal koordinasyon eksiklikleri gibi yapısal sorunlara dikkati çekilen bildirgede, “Bu tablo, mevcut kazanımların kalıcı hale getirilmesi ve geleceğe taşınması için stratejik ve bütüncül politikaların hayata geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. Tarım artık sadece bir ekonomik faaliyet değildir. Tarım, ulusal güvenliğin, toplumsal istikrarın, çevresel sürdürülebilirliğin ve insan sağlığının temelidir. Türkiye, iklim değişikliğinin, su kıtlığının, enerji maliyetlerinin ve küresel arz zinciri kırılmalarının tam ortasında, kendi kendine yeten, sürdürülebilir ve dirençli bir tarım-gıda sistemini inşa etmek zorundadır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Bildirgede, tarım ve gıda politikalarındaki çalışmaların yalnızca destek ya da üretim artışıyla sınırlı kalmaması, bunun yerine ekosistem yönetimiyle birlikte verimlilik, katma değer ve çevreyle uyumlu üretim biçimlerine odaklanılması tavsiye edildi.
“Sorunların kalıcı çözümü, bütüncül bir dönüşümle mümkün”
Türkiye tarımındaki sorunların yüzeysel değil, yapısal nitelik taşıdığına işaret edilen bildirgede, işletme ölçeklerinin küçük ve parçalı yapısının hem üretim verimliliğini hem de teknolojik dönüşümü sınırladığına dikkati çekildi.
Bildirgede, su kaynaklarının hızla azaldığı tarımda suyun büyük bölümünü tüketen bir ülke olarak havza bazlı planlamanın artık bir tercih değil, zorunluluk olduğu vurgulandı.
Hayvancılıkta yem ve mera bağımlılığının yüksek maliyetleri kalıcı hale getirdiği belirtilen bildirgede, biyogüvenlik ve hastalık yönetiminde bölgesel farklılıkların sürdüğü kaydedildi.
Bildirgede, tarımsal girdilerde dışa bağımlılık ile finansman maliyetlerinin, üreticinin gelir istikrarını olumsuz etkilediği, gıda zincirinde kayıp, israf ve izlenebilirlik eksikliklerinin hem üretici hem de tüketici güvenini zedelediği, veri temelli karar süreçlerinin politika tasarımında yeterince etkin kullanılmadığı ifade edildi.
Sempozyumda, tarım, gıda ve hayvancılık alanındaki sorunların kalıcı çözümünün parçalı müdahalelerle değil, bütüncül bir dönüşüm programıyla mümkün olabileceği yönünde ortak bir kanaat oluştuğu aktarılan bildirgede, bu kapsamda politika eksenlerinin tarımın ve gıdanın stratejik niteliği, sorunların kök nedenleri, su ve toprak yönetimi, ölçek, verimlilik, üretici birlikleri ve kooperatifçilik, bitkisel üretim, hayvancılıkta yapısal dönüşüm, gıda güvenliği, gıda güvencesi ve gıda egemenliği, yeşil dönüşüm, bilim, teknoloji ve insan 4.0, yönetişim, ölçülebilir hedefler ile 2035 ufku başlıklarında bütünleşik bir çerçevede ele alındığı bildirildi.
“Tarım, insanlığın geleceğini yaşatma mücadelesidir”
Toprak ve suyun, geçmişten emanet edilen, geleceğe taşımakla sorumlu olunan en değerli miras olduğu vurgulanan bildirgede, şu değerlendirmede bulunuldu:
“Bilgi ise bu iki değeri birleştiren, üretimi adaletle buluşturan en güçlü araçtır. Türkiye tarımı bilimin rehberliğinde, ortak aklın yol göstericiliğiyle, üreticisinin alın teri ve politika yapıcıların kararlılığıyla yükselmeye devam edecektir. Bugün dünya, gıdaya erişimde derin bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. Görevimiz aynı zamanda bu tabloyu değiştirecek adımları da atmaktır. Çünkü tarım, ülkenin ekonomisini büyütmenin ötesinde, insanlığın geleceğini yaşatma mücadelesidir. TASAV olarak bu bilinçle düzenlediğimiz Tarım, Gıda ve Hayvancılık Sempozyumu, toprağın, bilimin ve emeğin buluştuğu bir ortak akıl platformu olmuştur.”
Çalışma boyunca, alanında yetkin akademisyenlerin katkılarıyla Türkiye’nin stratejik öncelikleri ve politika önerilerinin bütüncül biçimde ele alındığı aktarılan bildirgede, yaşamın temincisi olan tarımın, aynı zamanda milli güvenliğin sac ayaklarından birini oluşturan stratejik bir sektör olduğunun altı çizildi.