Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Toplantısı… Tüsiad Başkan Yardımcısı Diren Açıklaması

(TBMM) –

Terörün Türkiye’nin gündeminden tamamen çıkartılması, toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi, milli birlik ve kardeşliğimizin pekiştirilmesi, özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti alanlarında çalışmalar yapılması gerçekten tarihi nitelikte bir misyon ifade ediyor. Parlamento çatısı altında geniş bir katılımla oluşturulan komisyonun bugünkü toplantısına davetiniz için teşekkür ediyorum. Bugün 12 Eylül.

Bu vesile ile konuşmama ülkemizin demokrasi tarihinde kara leke olarak yer alan darbeleri bir kez daha kınayarak başlamak istiyorum. Darbeler yalnızca parlamenter sistemin işleyişine antidemokratik müdahaleyle kalmadı. Temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, toplumsal hafızamızda ve maalesef siyasi reflekslerimizde derin yaralar bırakan dönemler oldu. Bugün bu acı tecrübeyi unutmadan demokrasiyi daha da güçlendirme yönünde hareket etmek herkesin sorumluluğudur.

Tüsiad olarak tüzüğümüz doğrultusunda yaklaşık 55 yıldır insan hakları evrensel ilkelerinin, düşünce, inanç ve girişim özgürlüklerinin, laik hukuk devletinin, katılımcı demokrasi anlayışının, liberal ekonominin, rekabetçi piyasa ekonomisinin kurulum ve kurallarının sürdürülebilir çevre dengesinin benimsendiği bir toplumsal düzenin oluşması ve gelişmesine katkı sağlamak amacıyla faaliyet gösteriyoruz.

Tüm bu çalışmalarımızda bize güç veren motivasyonumuz Atatürk başta olmak üzere Cumhuriyetimizin kurucu kuşağından devraldığımız mirasa ve gelecek kuşaklara karşı sorumluluğumuzu yerine getirmektir. Yeni bir çağın eşiğindeki dünyamızda ülkemizin hak ettiği konuma ulaşmasının yolu cumhuriyetin kazanımlarını gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye vizyonu ile yeniden canlandırmaktan geçmektedir.

Biz de bu inançla insani gelişim ve yetkinleşmeyi temel alan, çağın gerektirdiklerini bilim, teknoloji ve inovasyonla karşılayan siyasal ekonomik toplumsal kurum ve kurallarını güçlendirmeye odaklanan bir geleceğe katkı sağlamak için fikir üretiyoruz. Uluslararası iş dünyasındaki temsil gücümüz ile ülkemizin yüksek menfaatleri doğrultusunda çalışıyoruz. İş dünyamızın önceliklerini ülkemizin AB entegrasyonu perspektifinde gündeme taşıyoruz.

Ülkemizin küresel entegrasyonunun ve rekabetciliğinin artışına katkı sağlamak amacıyla Asya-Pasifik, Körfez Bölgesi, Orta Asya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde girişimcilik ağları ve yeni teknolojiler odağında kapsamlı çalışmalarda yürütüyoruz. Sayın Başkan, Sayın Komisyon üyeleri, küresel ekonomide büyük belirsizliklerin ve değişimlerin olduğu bir süreçten geçtiğimiz malumdur. Ülkeler korumacılık önlemleri ile içlerine kapanıyor. Gümrrük vergilerinin artışıyla uluslararası ticaret derinden etkileniyor.

bölgeselleşme eğilimleri güçleniyor. Jeopolitik riskler günden güne artıyor. Neredeyse 100 yıl önce uluslararası işbirliğini güçlendirmek için kurumlar kurulmasına öncülük eden ülkeler, bugün aynı kurumların etkisizleşmesine neden oluyor. Belirsizlikler öngörüde bulunmayı ve karar almayı zorlaştırıyor. Küresel ekonomide rekabetin çerçevesi yeniden belirlenirken daha sağlam ve daha rekabetçi bir ekonomi yaratmanın önemi giderek artıyor.

Bizim gelecek nesillere karşı sorumluluğumuz ülkemizi bu kritik kavşakta dünyada olumlu ayrışan, öne çıkan bir konuma getirmek için çalışmaktır. Ortak geleceğimizi kimseyi geride bırakmadan, eşitlik temelinde inşa etmek için en çok ihtiyaç duyduğumuz şey ise toplumsal dayanışma ve işbirliğidir.

Ülkemizin geleceği için fikir üreten, çalışan, tüm politika yapıcılarının, kanaat önderlerinin, akademinin, farklı toplum kesimlerini temsil eden sivil toplum örgütlerinin, basının ve de vatandaşlarımızın katkı ve katılımına ihtiyacımız var. Milli dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun da bu ihtiyacı gören, bu ihtiyacı gideren uzlaşmalara zemin olmasını bekliyoruz.

Sayın Başkan, Sayın yönetim, Sayın komisyon üyeleri, devlet ile birey ve toplum arasındaki ilişki tarihimizde neredeyse hiçbir zaman tam olarak dengeli ve demokratik olamadı. Genelde devlet, birey ve topluma karşı orantısız bir şekilde güçlü oldu.

Bu gücün sınırlarını belirlemek, denge ve denetleme mekanizmalarını, yargı bağımsızlığını, merkezi yönetim, yerel yönetim dengesini ve insan haklarını koruyan mekanizmaları mutlaka haklar ve özgürlükleri güçlendirerek hayata geçirmek gerekiyor. Yüksek standartlarda bir demokrasinin temeli iyi yetişmiş, yurttaşlık bilinci gelişmiş, özgür bireylerdir. Bu bireylerin varlığı, çoğulcu ve katılımcı bir yönetim anlayışını mümkün kılar.

Bu anlayış kuvvetlere ait ayrılığı, özel kurumlar, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleriyle zenginleşir. Katılımcı, çoğulcu ve kapsayıcı bir anlayışın varlığı demokrasimizin 21. yüzyılın gerektirdiği derinliğe ulaştırır. Biliyoruz ki toplumsal ilerleme refaha, refah küresel ekonominin kurallarına uymaya, bu uyum ise demokratik bir toplumsal yapıya bağlıdır.

Böyle bir yapının oluşturulması ülkemizdeki sivil top ülkemizdeki tüm sivil toplum kuruluşlarının siyasi partilerin kurumların ve bireylerin ortak hedefi ve kültürü olmalıdır. Çünkü bireyler de kurumlar da kendi farklı ideallerini gerçekleştirme konusunda eşit fırsatları her türlü fikre ve gelişmeye açık uzlaşma kültürü olan bir demokrasi toplumsal yapıda bulabilirler. Sayın Başkan, Sayın Komisyon üyelerim.

Bu anlayış çerçevesinde TÜSİAD olarak ekonomik ve demokratik açıdan gelişme mutlaka eline verilmesi gereken süreçler olarak gördüğümüzü vurgulamak isterim. Demokratikleşme konusunda çalışmalarımız 1990 yılında yasalarımız haklarımız kitabı ile başladı ve 1997 yılında Profesör Bülent Tanör’ün Türkiye’de Demokratikleşme Perspektifleri başlıklı raporu ile ilme kazandı.

AB oyun sürecinin hız kazandığı yıllarda giderek çeşitlenen bu çalışmaları derneğimizin kuruluşunun 50. yılında 2001’de yayınladığımız yeni bir anlayışla geleceği işveren çalışması izledi. Ekonomide de, demokraside de kurumlar ve kuralların yaşamsal önemini vurguladık. Cumhuriyetimizin 100. yılında ise farklı kesimlerden katılımlarla düzenlediğimiz çalıştaylarda Cumhuriyet değerlerini ve demokratik standartları birlikte nasıl güçlendireceğimizi ele aldık.

Kısacası son 35 yıl gelişmiş bir ekonomi ile gelişmiş bir demokrasinin vazgeçilmez öneminin altını çizen çalışmaları ve etkinlikleri ülkemizin birikimine birer katkı olarak sun 1997 tarihli Tanar raporu Türkiye’nin demokratize tarihinde yayınlanan raporlar ve etkisi açısından bir kilometre taşı niteliğindeydi. Bu raporun TÜSİAD Yönetim Kurulu önsözünde yer alan şu ifadeyi hatırlatmayı kıymetli buluyorum.

Ekonomik ve siyasal demokrasinin kurumsallaşması Türkiye’nin önünde sonunda yaşayacağı zorunlu bir süreç değildir. Bu ancak ülkenin aydınlık geleceği için demokrasinin tek tek şikayet olduğunu düşün düşünenlerin kesintisiz çabalarının bir ürünü olabilir. Bu mesaj bugün de geçerliliğini koruyor. Çünkü demokrasinin gelişimi yalnızca siyasi iradenin değil tüm toplumun ortak ve kararlı çabasıyla mümkündür.

Demokratik kurumlar ve hukukun üstünlüğü ile birlikte gelir adaleti, dengeli bölgesel kalkınma, eğitim ve sağlık sisteminin yetkinliği, temiz bir çevre gibi unsurlar toplumsal güveni yükseltir. Bu unsurlar bir arada mutlu ve huzurlu yaşama iradesini pekiştirecek. Karşılaşılan zorlukları aşıp müreffeh bir gelecek kurmayı mümkün kılar. 2013 yılında Cizre’de yapılan yapılan bir konuşmada dönemin TÜSİAD Başkanı şu ifadeleri kullanmıştı.

Yıl 2013. Başarının tesis edilmesi ve ilerleme sürmesi gerektiğine inanıyoruz. Çözüm sürecinin toplumun geneli tarafından benimsendiğini de görüyor, fark ediyor, inanıyoruz. Artık bu noktadan geriye dönülemez diyor ve toplumsal enerjimizi kalkınmamıza, refahımıza ve huzuru derinleştirmeye odaklama zamanıdır diyoruz. Sona eren şiddetin ardından ülkemizi direğe taşıyacak demokratik reformların idari yapılanma adımlarının atılmasını bekliyoruz.

Bunların yaratacağı olumlu havanın bölgedeki yatırım ortamını her geçen gün geliştireceğine, iyileştireceğine inanıyoruz. Kürt meselesinin çözülmesi de demokrasi anlayışımızın çok daha özgürlükçü, katılımcı, bireysel hakları ve kimliklere saygılı bir derinlik kazanması mümkün olacaktır. AK-AK’nın durması büyük bir fırsat kapısını açmıştır. Bunu mutlaka değerlendirmek zorundayız. Bu 2019 yılındaki dönemin başkanının, Tusiyat başkanının konuşmasından bir alıntı.

2019 yılındaki Tusiyat başkanımız zamanında şöyle diyor: Bölgesel kalkınma ve ülkenin tümünde yatırım ortamının iyileştirilmesinde yerel yönetimlerin rolü çok önemlidir. Yerel demokrasinin hayata geçmesinde tüm aktörlerin sorumluluğu vardır. Ülkemizin yaşadığı tüm tüm olumsuzluklar ve güvenlik sorunlarına rağmen sorunlarımızı demokratik çerçeve içerisinde Özgürlükleri kısıtlamadan çözme kapasitesine sahibiz.

Günümüzde de terörsüz Türkiye sürecinin başladığı yaklaşık son 1 yılda her fırsatta terörün sona erecek olması, barışın gelecek olması umudunu paylaştık. 2024 yılında Diyarbakır’da yaptığı konuşmasında başkanımız Orhan Turan şu ifadeleri kullanmıştı. Hepimizin ortak arzusu ülkemizde ve dünyada her türlü şiddetin son bulması. Dünyada terörden en çok etkilenen ülkelerden biriyiz. Terörün geri dönülmez bir şekilde Gündemden kalkması elzemdir.

Geçmişte defalarca bölgede çözümün denendiğini hepimiz hatırlıyoruz. Somut ve demokratikleşme adımlarıyla pekişmeyen girişimlerin bu sorunu çözemeyeceğine dair bir deneyime sahip olduk. Parlamentomuz tüm partileriyle temel hakları güçlendirecek adımlar için şeffaflığa ve güvene dayalı şekilde çalışmalıdır. Bu da 2024 yılındaki Orhan Turan’ın Diyarbakır konuşmasında.

Sayın Başkan, Sayın Komisyon Üyeleri demokrasi konusu Türkiye İçinde Türkiye içinde ilkesel bir konudur. Demokratik çerçeve ve katılımcılığın önemine olan inancı nedeniyle Türkiye’de demokratik seviyemizi yükseltmeye yönelik tüm girişimleri önemsiyor ve destekliyoruz. Bu konunun çalışmaları ile somutlaşacak adımların ülkemizin ekonomik kalkınması kalkınma ve demokrasi ortamına uyumlu yansımasını temenni ediyoruz.

Toplumsal kutuplaşmanın yerine toplumsal uyuma bırakmasının sorunlarımızın çözümü için elverişli bir zemin hazırlayacağını düşünüyoruz. Çalışmalar biraz önce iki başkanımızla bu konuda veriler de paylaştı. Demokrasi alanında ilerleme kaydeden ülkelerin gelişmiş ülke ligine daha kolay atladıklarını gösteriyor. Yalnız Sadece ekonomide değil, temel hak ve özgürlükler, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi konularda da ilerleme kaydetmek zorundayız.

Özgürlük alanlarının genişlemesi, düşüncenin özgürce ve korkmadan açıklanabilmesi, yaratıcı ve eleştirel düşüncenin gelişebilmesi için şarttır. Bu komisyonun amacında vurgulanan özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti alanlarında çalışmalar yapılmasını bu açıdan çok önemli buluyoruz. Komisyonun terörün ülke gündeminden çıkarılması ve toplumsal bütünleşmenin sağlanması amacının kalıcı olarak hayata geçmesi, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün tam olarak tesis edilmesine bağlıdır.

Demokrasi ve hukuk devletini tartışma konusu edilemeyecek bir düzeye getirmek, içeride ve dışarıda ülkemize, kurumlarımıza, demokrasimize güveni arttırmak hiç şüphesiz ekonomimizi de güçlendirecektir. Aslında demokratikleşme bir mevzuat reformu olmanın yanı sıra bunun da ötesinde zihniyet değişikliğini içeren toplu bir süreçtir.

Devletin bireye, idarenin vatandaşa, siyasetin sivil topluma, devlet içindeki erklerin birbirine yaklaşımlarında yaklaşımlarında demokrasi ve hukukun üstünlüğü tam olarak yaşanmalıdır. Bizler üreten, değer ve istihdam yaratan iş dünyası olarak ekonominin, yatırımların, demokrasi ve hukuku ile ne denli yakın, ne denli iç içe olduğunun son derece farkındayız.

Demokrasi ve hukukun üstünlüğü yönünde doğru adımlar hayata geçtikçe iş dünyasında girişimci dinamizmi, güçlü sanayi Altyapısı ve krizlere dayanıklı ile bölgesel kalkınmanın başarılmasında üzerine düşen sorumluluğu tam olarak yerine getirilecektir. Böylelikle ülkemizin küresel rekabet ortamındaki performansı hem artacak hem sürdürülebilir hale gelecek, toplumsal refahımız yükselecek ve en önemlisi gençlerimize umutlu bir gelecek sunmuş olacağız.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarının amacına ulaşmasını dilediğimize ve beklerimize tekrar vurdular. Bugün Görüşlerimizi fırsat Görüşlerimizi paylaşma fırsatı bulmaktan öte öte teşekkürlerimiz sunuyoruz. Sağ olun, başkanım. Sağ olun. Değerli konuşmacılarınızı