Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Toplantısı… TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “Büyük Ekonomik, Sosyal ve Psikolojik Kayıpların Devamını ve Yeniden Yaşanmasını Kesinlikle…

(TBMM) – Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, iş dünyasının görevinin üretmek, istihdam ve yatırım yapmak olduğunu belirterek, “Ancak bunlar huzurun, güvenliğin ve demokrasinin olduğu bir ülkede mümkündür. Huzurun olmadığı yerde ticaret, ticaretin olmadığı yerde de kesinlikle zenginlik olmaz. Uzun yıllar maruz bırakıldığımız terör belası, ekonomi ve dolayısıyla bizim camiamızı da son derece olumsuz etkilemiştir. Ticareti yavaşlatmış, yatırımları kaçırmış, insanlarımızın refahını ve huzurunu bozmuştur.Netice olarak ortaya çıkan büyük ekonomik, sosyal ve psikolojik kayıpların devamını ve yeniden yaşanmasını kesinlikle istemiyoruz” dedi.

Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplandı. Toplantıda, işveren odaları, konfederasyon ve derneklerinin temsilcileri dinleniyor.

Numan Kurtulmuş, toplantıda her bir kurumun temsilcisine 20 dakika süre verdi.

İlk sözü alan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, böyle bir komisyonun kurulmasında emeği geçenlere teşekkür ederek, komisyonun Meclis çatısı altında kurulmasının, önemli bir meselenin milletin yetki verdiği vekiller tarafından ele alınmasının doğru bir karar ve isabetli bir teşebbüs olduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu “Milli dayanışma olmazsa olmazımızdır. Bu olmadan hiçbir sorunu çözemeyiz, aynı hedefte ilerleyemeyiz. Milli dayanışmanın ortaya çıkması için de kardeşlik hukukunu korumaya ve canlı tutmaya mecburuz. Tüm bunların bir anlam ifade edebilmesi de ancak demokrasinin kuralları ve kurumlarıyla işler halde bulunmasıyla mümkün olabilecektir” şeklinde konuştu.

Rifat Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi:

“Dolayısıyla bizler hepimiz burada terörsüz, huzurlu, güçlü bir Türkiye’yi hep birlikte icra etmek için bir arada bulunuyoruz. Böyle ulvi bir amaçla toplanmışken üç şeyden de özellikle uzak durulması gerektiğine inanıyoruz. Tüm bu meseleleri tartışırken hamaseti, husumeti ve günlük siyaseti malzeme yapmayı buraya karıştırmamalıyız.

Nihayetinde bu bir parti siyaseti değil, bir devlet politikasıdır. Türkiye’nin en kronik sorunlarından birini çözmek için tarihi bir fırsat yakalanmıştır. Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu ile Meclisimizin de en geniş bir katılımla sürece dahil olması sağlanmıştır. Temennimiz bu yapıcı atmosferin korunmasıdır. Zira diyalog ve istişare herkesin hayrınadır. Elbette her konuda aynı düşünmek zorunda değiliz ama terörsüz Türkiye’yi gerçeğe dönüştürmekle hepimiz mükellefiz. Türkiye’nin istikbal yürüyüşünde önemli bir dönüm noktası olacak bu hayırlı sürece katkı vermeyi bir milli duruş olarak görmeliyiz. Bunun heba edilmesinde de fırsat vermemeliyiz. Ezeli ve ebedi kardeşliğimizi perçinlenmeli, istikbali beraberce inşa etmeliyiz.”

TOBB’un her sektörden küçük, orta, büyük 2 milyondan fazla üyesiyle ülkenin dört bir yanındaki iş alemini temsil ettiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Bizde her siyasi kesimden, her inanç ve düşünceden, her etnik kökenden insan bulunmaktadır. Yönetim kademelerimizin tamamen yine tüm üyelerimizin aday olup oy kullanabildiği seçimlerle belirlenmektedir. Dolayısıyla önemle vurgulamak isterim ki ülkemizde katılımcı demokrasinin yayılması açısından da örnek gösterilecek bir meslek örgütüyüz. 81 il ve 160 ilçedeki oda borsalarımızın her biri demokratik yapısıyla ülkemize demokrasi kültürünün gelişmesine, kök salmasına katkıda bulunmaktadır.

Oda Borsa camiamız istişare ve diyalog kapısına her zaman açıktır. İşte bu sayede her toplumsal kesim, her farklı düşünce, her farklı anlayış burada kendisini temsil etme imkanı bulmuştur. Çünkü ticaret uzlaşma demektir. Her alışveriş aslında bir uzlaşmadır. Dolayısıyla bizim camiamızda ayrımcılık ve dışlama kesinlikle yoktur. Müzakere, istişare ve birlik vardır. Bugün komisyonun da amacı işte budur. Birlikte düşünmek, birlikte çözüm üretmek. Zira hepimizin ortak hedefi zenginleşen, özgürleşen ve terörsüz bir Türkiye’dir.

“Terörle mücadele sadece güvenlik güçlerinin değil, hepimizin ortak görevidir”

Terör sadece canlarımızı alıyor. Yatırım ortamını bozuyor, üretimi aksatıyor, işsizliği arttırıyor. Ülkenin de itibarını zedeliyor. Terörün olduğu yerde güven olmuyor. Güvenin olmadığı yerde de ekonomi büyümüyor. Kısacası terör hem milletimizin huzurunu hem de ülkemizin geleceğini tehdit ediyor. Bu yüzden diyoruz ki terörle mücadele sadece güvenlik güçlerinin değil, hepimizin ortak görevidir. İş dünyasının görevi üretmek, istihdam ve yatırım yapmaktır. Ancak bunlar huzurun, güvenliğin ve demokrasinin olduğu bir ülkede mümkündür. Huzurun olmadığı yerde ticaret, ticaretin olmadığı yerde de kesinlikle zenginlik olmaz. Zengin olmak istiyorsak ticaretin önüne açacağız. Ticaretin de tek istediği şey huzurdur. Uzun yıllar maruz bırakıldığımız terör belası, ekonomi ve dolayısıyla bizim camiamızı da son derece olumsuz etkilemiştir. Ticareti yavaşlatmış, yatırımları kaçırmış, insanlarımızın refahını ve huzurunu bozmuştur. Tüm bunlar Türkiye genelindeki büyümenin dengesiz dağılımına ve buna bağlı olarak da yoğun bir göçe neden olmuştur. Netice olarak ortaya çıkan büyük ekonomik, sosyal ve psikolojik kayıpların devamını ve yeniden yaşanmasını kesinlikle istemiyoruz. Milletimizin Meclis’teki temsilcilerinin büyük bir duyarlılıkla üstlendikleri sorumluluğun farkında olduklarından şüphemiz yoktur. Nitekim bu süreci yürütebilecek tecrübe, cesaret ve irademiz var. Yeter ki yanlış anlamalara neden olmayalım. Yüzyıllarca yıllarca beraber süren beraberliğimiz ülkemizin en büyük sermayesi, çimentosu, başarısı ve gücü olduğunu aklımızdan çıkamayalım. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği camiası ekonominin, toplumsal refahın zenginliğin, sosyal hayatın gelişmesinin temelinde uzlaşma kültürü, işbirliği, güven ve istikrarın yattığını da bilinmektedir.”

Mensuplarının tüm faaliyetlerinin uzlaşma üzerine yürüttüğünü vurgulayan Hisarcıklıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Nitekim mensuplarımızın tüm faaliyetleri uzlaşma üzerine yürümektedir. Bu vizyon çerçevesinde terörsüz Türkiye hedefine ulaşılması, risk unsurlarını kayda değer şekilde azaltacak, ticaret ve yatırım iklimini canlandıracak pek çok yeni pozitif kazanım getirecektir. Ülkemizde huzur, istikrar ve güvenin güçlenmesi, ekonomide yeni fırsat pencerelerinin açılmasını sağlayacaktır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da tarım, turizm, sınır ticareti ve ihracatta yeni iş imkanları ortaya çıkartacaktır. Örneğin Mardin’deki Taş evler, Diyarbakır Surları, Van Kalesi, Şanlıurfa Göbeklitepe ve daha niceleri turistler için müthiş bir çekim merkezi olacaktır. Kırsal alanlarda tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yeniden başlaması bölge halkının gelirini artıracak ve göçü yavaşlatacaktır. Aynı zamanda Türkiye’nin stratejik hedeflerinden biri olan Kalkınma Yolu Projesi de böylelikle ciddi bir ivme kazanacaktır. Devletimiz yıllardır bu bölgeye önemli altyapı yatırımlarını yaptı. Bu hazır ve daha da geliştirilecek zemin üzerinde Orta Doğu pazarının en önemli ihracatçısı ve mal tedarikçisi olabilme potansiyeline de sahibiz.”

Üyelerinin geçen yıl Güneydoğu’dan 11 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini belirten Hisarcıklıoğlu, “Huzur ve güven ortamının güçlenmesiyle, bu hızla iki katına çıkabilir. Irak, İran, Suriye ile ticaretin atması, buralarda ticari entegrasyonumuzu artıracak ve Türkiye’yi bölgesel bir ekonomik lider haline getirecektir. Bölgenin genç nüfusu burada başlatılacak dönüşümün de itici gücü olacaktır. Mesleki eğitim programlarıyla desteklenen gençler sanayi ve hizmet sektörlerinde istihdam edilerek ekonomik canlanmaya da katkı sağlayabilecektir” dedi.

TOBB olarak yürüttükleri çalışmaları anlatan Hisarcıklıoğlu, bölgede ortaya çıkan yeni durumda yapılabilecekler üzerine Aralık 2024’ten beri çalıştıkları ifade etti. Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:

“Takdir edersiniz ki bölgenin hem ekoturizm hem de kültürel turizmi varlığı terör ortamında bir kalkınma stratejisinin merkezine maalesef yerleştirilememiştir. Ancak tüm bunlar artık mümkün hale gelebilecektir. İstikrarlı ve huzurlu bir Türkiye AB üyelik süreci için de önemli ve gereklidir. Terörün kökünü kurutmanın, huzuru kalıcı kılmanın ve kardeşliği güçlendirmenin yolu sadece güvenlik önlemleriyle de sınırlı değildir. Demokrasi, vatandaşlarımızın kimliği, kültürü, inancı ve yaşam tarzı ne olursa olsun kendilerini özgürce ifade edebilmesinin de teminatıdır. Kimsenin inancından, fikrinden, kökeninden ya da aidiyetinden dolayı ayrımcılığa uğramaması gerekir. Herkesin ticarette, eğitimde, siyasette ve sosyal hayatta eşit fırsatlara sahip olmalıdır. İşte bu yüzden demokrasi, huzurun, kardeşliğin ve terörsüz bir Türkiye’nin en sağlam temelidir. Demokrasi olmazsa bu hakların hiçbiri güven altında olmaz. Güçlü bir ekonomik yapı da kurulamaz. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü temelinde çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur. O halde Türkiye iyi işleyen, yöneten, denetlenebilir, hesap verebilir, şeffaf, birinci sınıf bir demokrasiye de sahip olmalı, üniter yapısı korunmalıdır. Türkiye hedefi başta bu bölge olmak üzere vatandaşlarımızın ekseriyetinde olumlu bir hava ve heyecan yaratmıştır. Zaten kültürümüz ve inancımızda bu yöndedir.

Peygamber Efendimiz iyi ve müspet bir nazarla bakmayı ve hayra yormayı esas kılmıştır. Dolayısıyla milletimiz ümitvadır ve beklentisi de bu yöndedir. Ancak elbette bu sürece yönelik kafa karışıklıkları ve muğlaklıkları da bulunmaktadır. Başta Suriye olmak üzere yurt dışındaki bazı gelişmelerde sisli bir hava oluşmasına neden olmaktadır. Tüm bunların netleşmesine, sürecin şeffaf bir şekilde ilerlemesine ihtiyaç vardır.

“Çözümün amacı TBMM’dir”

Milletin iradesinin temsil edildiği Millet Meclisi’nde uzlaşmayla ve ortak zeminde buluşarak ilerleme sağlanacak ve belirsizlikler azaltılacaktır. Önemli olan sürecin sonuna kadar uzlaşma yollarını aramak ve istişareyi korumaktır. Bütün sorunların çözüm yolu demokrasidir. Çözüm adresi de Türkiye Büyük Millet Meclisidir.

Meclisimizin, ülkemizin en mühim sorunlarının başta gelen teröre karşı böyle bir komisyon kurulması bu bağlamda son derece kıymetli ve önemli bir adımdır. Siyasi zemini ve toplumsal kabiliyeti, temsil kabiliyeti son derece kuvvetli ve geniş olan bu komisyonun yapısı partilerimizin bu  meselenin çözümüne ne kadar büyük değer verdiklerini de göstermektedir. Ayrıca siyasi uzlaşmaya katkıda bulunmakta ve bu süreçte yapılacak düzenlemelerin güçlü bir meşruiyetin sahibi olması da sağlanacaktır.”