(TBMM) – Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda konuşan Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Şimdi dönen tekere belki de çomak sokmak isteyenler olacak. Sürenin uzamaması lazım. Bu ülkenin sahadaki kabullenme oranının artması ile ilgili de kuşkular bir tarafa serilmesi lazım. Süre uzadıkça fitne çoğalır” dedi. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonları (TİSK) Başkanı Özgür Burak Akkol da bölgenin gayrisafi milli hasıla payının neredeyse 20 yıl önceki Türkiye seviyesinde olduğuna dikkati çekerek, “Özellikle bölgede kişi başı gelir seviyesinin artırılması bakımından ciddi fırsat görüyoruz. Türkiye’de yaklaşık yüzde 25 kayıt dışı istihdam oranı varken bölgede neredeyse yüzde 46 yani her iki çalışandan biri kayıt dışı olarak çalışıyor” diye konuştu.
Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında dokuzuncu kez toplandı. Toplantıda; TOBB, TESK, TİSK, TZOB, MÜSİAD, TÜSİAD ve ASKON başkanları veya temsilcileri dinleniyor. TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, ‘Terörsüz Türkiye’nin ülke için çok önemli olduğunu belirterek “Biz bu sürece daha önce de katkı verdik. ‘Elimizi taşın altına koyalım’ dedik. Böylelikle Akil İnsanlar Heyeti’nde daha önce planlanan ‘analar, babalar ağlamasın’ sloganıyla yollara düştük. Ben Karadeniz bölgesindeydim. Güneydoğu’daydım. Zaman zaman yer değiştiriyorduk. Allah rahmet eylesin. Sırrı Süreyya ile de arkadaştık. Hemşehriydik. Bir arada da çalıştık. Türkiye’deki esnaf sanatkarların en büyük güvencesi o bölgedeki insanları hizmet etmek. Esnaf tabiri caiz ise arabulucu demek” dedi.
“Süreçle beraber ekonomik veya turizmle ilgili o bölgelerde canlanma olacak”
Yıllarca ülkeye nifak sokularak gruplara ayrıldığını söyleyen Palandöken, şu görüşleri dile getirdi:
“Bin yıldır kardeşliği askerlikte, hastalıkta, yolda, kaderde birlikte mücadele veren insanları karşı karşıya getirdi. İnşallah ki bu süreç değerli milletvekillerimizin katılımıyla, zatıalinizin Meclis Başkanlığında çözülmüş olacak. Sayın Hisarcıklıoğlu’nun söylediği gibi ekonomik veya turizmle ilgili o bölgelerdeki canlanma, o bölgedeki insanlara ve bölgeye yapılacak yatırımları arttırmak suretiyle de onların sosyal yaşam alanları yapılacak. Artık o bölgelerde görev yapmaya giderken ‘acaba dönebilecek miyim?’ tereddütü veya akşam yatağa yatıp sabahleyin dükkan açarken ‘acaba benim benim başıma ne gelecek’ deyip helalleşip gitmek yerine gelene ‘hoşgeldin kardeşim’ diyecek.
“Şimdi dönen tekere belki de çomak sokmak isteyenler olacak”
Herkes bize gıpta ile bakıyor ama kıskançlıkla da hainliklerini yapmaya devam ediyor. ‘Bu sürecin sonu ne olacak ‘diye hala fitne sokmaya çalışıyorlar. Zaten bu sürecin başlaması demek sürecin bitmesi demek. Böyle de bir karar alındı. Bütün siyasi partiler uzlaşıcı olarak bu karara imza attı, bir araya geldi. Zaten bir arayaydı. Bu fitneyi sokanlar dışarıda kaldı. Şimdi dönen tekere belki de çomak sokmak isteyenler olacak. Sürenin uzamaması lazım. Bizlere vermiş olduğunuz süre ve bütün kesimlerin dinlenmesi gerçekten de çok önemli ama en önemlisi de tabii bu ülkenin sahadaki kabullenme oranının artması ile ilgili de kuşkular bir tarafa serilmesi lazım. Süre uzadıkça fitne çoğalır. O bakımdan bu süreyi kısa zamanda derleyip toplayıp yasal zemin üzerinde hukuki bütün prosedürleri tamamlanmış bir vaziyette halka sunulması lazım.”
“O bölgedeki esnafın, zanaatkarın kalıcı bir şekilde orada muhafaza edilmesi gerekiyor”
Süreç başladıktan sonra Türkiye’de yaklaşık 47 vilayeti kongreler dolayısıyla dolaştığını söyleyen Palandöken, sözlerini şöyle tamamladı:
“Her gördüğümüz insan özellikle temel sorunu işsizlik, ekonomik haksızlıklarla mücadele ve bölge insanının büyükşehirlere göçüyle ilgili sıkıntılarını dile getirdi. Bir noktada da o bölgedeki esnafın, zanaatkarın kalıcı bir şekilde orada muhafaza edilmesi, o bölgeyi tanıyan köprünün kırılmaması, o bölgeye yabancı sermaye gelmeli ama bizim insanlarımız, bizim yatırımcıların o bölgede olmasını isteyeceğiz. ‘Biz orada ev sahibiyken kiracı yapmasınlar’ diyeceğiz. O bölgede biz emek verdik. Hep birlikte ağladık. Ölen kim olursa olsun. Artık bundan sonraki süreç çok samimi bir çerçeve içerisinde, çok candan ve katılımcı Meclis’in tamamının oy birliğiyle alınan kararların zaman geçirilmeden kısa bir süreçte bu meselelerin hali ile ilgili kararın alınması gerekir. Yoksa insanlar hep tereddüt içinde düşünür. ‘Acaba bundan önceki süreç gibi bunun da sonu gelmez mi?’ diyor.”
“Sürece ilişkin her türlü katkı sağlamaya hazırız”
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonları (TİSK) Başkanı Özgür Burak Akkol da süreç için Konfederasyonun da yapabilecekleri ve yapamayacakları olduğunu ancak sürece ilişkin her türlü katkı sağlamaya hazır olduklarını belirterek, “Mutlaka farklı görüşler olacaktır. Öneriler olacaktır, eleştiriler olacaktır. Bu önerilerin farklı görüşlerinde dinleneceği, dikkate alacağı, alınacağı kapsayıcı bir süreç yürütülüyor. Bu bütünleştirici yaklaşımla çözülmeyecek bir problemin olmayacağını düşünüyoruz” dedi.
Bir işveren örgütü olarak kuvvetli oldukları konunun işveren konuları olduğunu söyleyen Akkol, “Biz ‘Terörsüz Türkiye’nin çalışanlara, öncelikli olarak bölge halkına akabinde sadece bölge halkına değil tüm Türkiye’ye, işverenlere nihayetinde de devletimize daha doğrusu bütün oyunculara ciddi bir katkı sağlayacağını bu ‘Terörsüz Türkiye’ süreciyle hedeflenen güven, istikrar, yatırım, üretim ve kalkınmanın ülkemize çok ciddi fayda getireceğine canı gönülden inanıyoruz” diye konuştu.
“Bölgenin gayrisafi milli hasıla payı neredeyse 20 yıl önceki Türkiye seviyesinde”
Akkol, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Altıncı Bölge olarak adlandırdığı bölgelere ilişkin bazı verileri sunarak şunları kaydetti:
“Terörden etkilenen iller -ki bu kabaca veriler, bir miktar sapma olabilir bu verilerde- bölgede 10.7 milyon kişilik bir nüfus var. Ülke içindeki payı yüzde 12.4. Ülke içindeki ekonomik payı ise yüzde 5.4. İhracattaki payı ise yüzde 1.1. Zaten bu rakamlar bölgeyi ciddi şekilde kalkındırmak gerektiğinin ve burada çok ciddi bir potansiyel olduğunun da önemli bir kanıtı. 2023 rakamlarına göre ülkemizde son dönemde dolar bazında önemli bir artış var fakat bölgenin gayrisafi milli hasıla payı neredeyse 20 yıl önceki Türkiye seviyesinde. Burada da özellikle bölgede kişi başı gelir seviyesinin artırılması bakımından ciddi fırsat gördüğümüzü ifade etmek istiyoruz. Terörden etkilenen bölgelerde istihdam çok kritik bir konu. 1.4 milyon kayıtlı, 1.2 milyon kayıtlı dışı istihdam var. Bu kayıt dışı anlamında çok büyük bir rakam. Kayıt dışı istihdama TİSK çok ciddi şekilde karşı. Kayıt dışı istihdam öncelikle çalışanın sigorta hakkını elinden alıyor. İstihdam haricinde iş sağlığı güvenliği sıkıntılarını getiriyor. Devlete vergi kaçağı oluşmasına sebep oluyor. Türkiye’de yaklaşık yüzde 25 kayıt dışı istihdam oranı varken bölgede neredeyse yüzde 46 yani her iki çalışandan biri kayıt dışı olarak çalışıyor. Bölgede nasıl bir potansiyel var diye baktığımızda terörden etkilenen bölgelerde bizim tespitimize göre yaklaşık 900 bin kişilik ilave bir istihdam yaratmak çok mümkün.
Genel Merkez bütçesinden aldığı paya bakıldığı zaman toplam içindeki yüzde 13,5’luk bir gider payına karşılık yüzde 1.4 bir gelir payı var. Bu da esasında kendi başına resmin önemli noktalarına değiniyor. Rıfat Başkan da bahsetti. Biz barış ortamı sayesinde ülkenin sadece bölgeye değil ama öncelikli olarak bölgeye akabinde de ülkemizin diğer bölgelerine yatırım, istihdam ve vergi tabanının güçlendirilmesi anlamında ciddi bir potansiyel görüyoruz. Yüksek katma değerli üretim ve milli gelir artışı potansiyeli, daha fazla doğrudan yatırım potansiyeli, düşük ve uzun vadeli borçlanma imkanı, fiyat istikrarı çok kritik bir konu. Düşük kayıt dışı ekonomi ile adil rekabet ortamı, yine yüksek verimlilik ve inovasyon ortamının dengeli ve istikrarlı bir yerli para birimi, beşeri sermayenin gelişimi ve etkin kullanımı yani Türk lirasının da stabilizasyonu anlamında çok kritik bir sürecin içinde olduğumuzu düşünüyoruz. Biz buradaki yapılması gereken hamlelerin önemli bir kısmını yapabilirsek sadece bu jenerasyon değil ama bizden sonraki jenerasyonlara çok önemli bir miras bırakacağız.”
“Dünyada terörsüz ülkeler, terörle veya iç karışıklıklarla mücadele ülkelerin 5 katı ortalamada bir büyüme gösteriyor”
1960’tan beri dünyadaki terörsüz ülkeler terörle veya iç karışıklıklarla mücadele ülkelerin 5 katı ortalamada bir büyüme gösterdiğine dikkat çeken Akkol, “İçerisinde terör olan, barış düzeyi çok düşük olan ülkelerdeki faiz oranlarında çok ciddi oynaklık olduğunu, barış düzeyi çok yüksek olan ülkelerde ise faiz oranlarının kendi para birimlerinin çok stabil olduğunu 60 yıllık verilerde görebiliyorsunuz. Buradaki barış ortamının tesis edilmesinden en başta bölge halkı bölgedeki vatandaşlarımız olmak üzere tüm Türkiye’deki vatandaşlarımız, işçi, işveren ve devlet kazanacaktır” dedi.
“Her yıl 100 milyar dolarla 2,5 milyon konut, 12 tane Kuzey Marmara Otoyolu…”
Dünyada 14,5 trilyon dolarlık küresel terör ve şiddetin ekonomik maliyeti olduğunu belirten TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol, sözlerini şeyle tamamları:
“Bizim hesabımıza göre minimumda 140 milyar dolarlık yıllık, maksimumda da 240 milyar dolarlık bir bu sürecin maalesef her yıl ortalama maliyeti var. Diyelim ki 100 milyar dolar olsun bu terör sürecinin maliyeti ülkemize maliyeti. 100 milyar dolarla neler yapılabilirdi her yıl? Her yıl 100 milyar dolarla 2 buçuk milyon konut yapılabilirdi. 12 tane Kuzey Marmara Otoyolu, 9 tane İzmir İstanbul İzmir Otoyolu, 50 tane Yusufeli Barajı yapılabilirdi. 100 tane 3700 yataklı şehir hastanesi, 100 tane 1 GB kapasiteli güneş enerjisi santrali, 160 bin özel okul, 1000 özel enerji yapılabilirdi.
Büyük teknoloji firmaları belirli bölgelere gönderildikten sonra yanlarına doğal olarak startup’lar, ARGE merkezleri, KOBİ’ler, yatırımcılar, üniversiteler, kuluçka merkezleri gibi o büyük teknoloji merkezlerinin oluşturduğu huba dahil oluyorlar. Bununla da hakikaten bölgesel bir gelişme oluyor. Bunun dünyadaki en büyük örneği gözümüzün önündeki esasında Silikon Vadisi. Bu süreç tamamlandıktan sonra kıymetli komisyonumuzun da büyük katkılarıyla Milli Danışma Kardeşlik ve Demokrasi süreci tam tesis edildikten sonra biz eminiz ki bölgeye ciddi şekilde göç olacaktır.”