TÜRKİYE Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) telif bilinci ve yeni mevzuat çalışmalarıyla sanatçı emeğini koruyan sürdürülebilir bir kültür inşa ettiğini bildirdi. Birlikte yapılan bilgilendirmede “Bir dönem yalnızca ‘duygularla yapılan bir iş’ olarak görülen sanatın sınırları, bugün ekonomik ve hukuki bir boyutla yeniden oluşturuluyor. Türkiye’de son yıllarda yapılan yasal düzenlemeler ve meslek birliklerinin yürüttüğü bilinçlendirme çalışmaları sayesinde, sanatçılar artık eserlerinin sadece duygusal değil, maddi değerini de sahipleniyor” denildi.
Birlikten yapılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Bu dönüşümde, müzik alanında telif sisteminin işlerliğini sağlayan MESAM gibi kuruluşların rolü büyük. MESAM hem yurt içi hem de uluslararası lisanslama anlaşmalarıyla müzik emekçilerinin gelirlerini güvence altına almayı amaçlıyor. Aynı zamanda kamuoyunda ‘telif bir sanatçının hakkıdır’ bilincinin yerleşmesi için çalışmalar yürütüyor.Telif gelirleri ve dijital lisanslama sistemlerinin güçlenmesi, müzikten sinemaya kadar her alanda üretim motivasyonunu artırdı. Sanatçılar artık ‘yaratırken geçinebilir’ hale geliyor; bu da daha özgün, daha cesur işlerin ortaya çıkmasını sağlıyor.
“Uzun yıllar boyunca birçok sanatçı, geçim kaygısı nedeniyle üretimden uzaklaşmak zorunda kalmış, hatta eserini paylaşmaktan çekinir hale gelmişti. Ancak bugün, emeğin karşılığını güvence altına alan sistemlerin gelişmesiyle tabloda olumlu değişimler gözlemleyebiliyoruz. MESAM’ın yürüttüğü telif dağıtımları, sanatçılar için yalnızca maddi destek değil, aynı zamanda bir tür “sanatsal sigortaö denilebilir. Sanatçılar artık yalnızca yaşamak için değil, sürdürülebilir bir kültür inşa etmek için üretim yapabiliyor. Bu durum yalnızca bireysel kazanç anlamına gelmiyor; toplumun sanata bakışını da dönüştürüyor. Çünkü korunan her eser, gelecek kuşaklara aktarılacak bir kültürel hafıza parçası olarak yerini alıyor.
“Dijital platformların yükselişi, sanat üretiminde yeni fırsatlar kadar yeni riskleri de beraberinde getirdi. Fakat son yıllarda yapılan lisans anlaşmaları, dijital ortamda üretilen her içeriğin yasal olarak korunmasını mümkün kılıyor. MESAM’ın YouTube, Spotify, Netflix ve benzeri platformlarla imzaladığı ve anlaşmalar sayesinde, müzik üretenlerin, bestecilerin, söz yazarlarının ve aranjörlerin dijital mecralardaki gelirleri artık dikkate değer bir seviyeye ulaşmış görünüyor.
“Telif farkındalığı, yalnızca sanatçıyı değil, toplumun sanata yaklaşımını da değiştiriyor. İnsanlar artık ‘korsan bir şarkı indirmenin’, ‘bir diziyi kaçak izlemenin’ bu eserleri var eden yaratıcılar üzerindeki yıkıcı etkilerini anlamaya başlıyor, bu üretimlerin ardında yatan yoğun emeği fark etmeye başlıyor. Bu da toplumsal düzeyde bir kültür dönüşümünü beraberinde getiriyor. Sanatın değeri artık alkışla değil, hak ettiği ekonomik karşılıkla ölçülüyor. Bu noktada MESAM sanatçıların emeğini korumanın ötesinde, yeni bir etik kültür inşa ediyor. Çünkü sanatın yaşaması, onu üretenlerin ayakta kalmasına bağlı.
“Bugün Türkiye’de sanatın geleceği, artık yalnızca ilhamla değil, sistemle şekillenerek hem dinleyiciyi hem sanatçıyı koruyor. Telif bilinci arttıkça, yaratıcı üretim alanları güçleniyor; genç sanatçılar için daha adil ve güvenli bir ortam doğuyor. Bu farkındalığın topluma yayıldığı bir dönemde, sanat yalnızca üretilen değil, korunan bir değer haline geliyor. Telif bilinci, belki de Türkiye’nin kültürel kalkınmasının en sessiz ama en güçlü devrimi olmaya aday.
“Sanatın sürdürülebilirliği için sadece farkındalık değil, sağlam bir hukuki altyapı da gerekiyor. Telif haklarının etkin biçimde korunabilmesi, yasal düzenlemelerin çağın gerekliliklerine uygun olarak güncellenmesiyle mümkün olabilir. Dijitalleşmenin ve yapay zeka temelli içerik üretiminin hız kazandığı günümüzde, mevcut mevzuatın bu yeniliklere uyum sağlaması sanatçının geleceğini korumanın temel şartı haline geliyor. Bu kapsamda MESAM, yalnızca uygulayıcı değil; aynı zamanda politika geliştirici bir rol üstlenmiş durumda. Kurum bünyesinde oluşturulan ‘MESAM Bilim Kurulu’, kültür politikalarının geliştirilmesi, telif yasalarının uluslararası standartlara uyumlu hale getirilmesi ve dijital çağın gerektirdiği yeni düzenlemelerin hazırlanması yönünde çalışmalar yürütüyor.
“Sanatçıların emeğini koruyan, üretim özgürlüğünü güvence altına alan bu çabalar, Türkiye’nin kültürel kalkınmasının temel taşlarından biri olarak öne çıkıyor. Çünkü sanatın geleceği, yalnızca ilhamla değil; adaletle, sistemle ve güncel mevzuatla birlikte var olabilir.”