Memur zam pazarlığında ilk teklif neyi karşılıyor?

Memur zam pazarliginda ilk teklif neyi karsiliyor Memur zam pazarliginda ilk teklif neyi karsiliyor

Memur zam pazarliginda ilk teklif neyi karsiliyor

İlk teklif, sendikaların yüzde 88 bandındaki taleplerinin altında kaldı. Gıda, konut ve eğitim harcamalarındaki artışlar ile vergi kaynaklı ücret kayıpları, alım gücünü belirleyen temel başlıklar olarak öne çıkıyor.Yaklaşık 4 milyon kamu çalışanı ve 2 milyondan fazla memur emeklisini ilgilendiren zam pazarlığında hükümetin ilk teklifi sendikaların beklentisinin oldukça altında kaldı.

Türkiye’de milyonlarca çalışan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında eriyen ücretlerinin düzeltilmesini talep ederken ekonomi yönetimi uyguladığı kemer sıkma politikaları çerçevesinde zam oranlarını düşük seviyede tutuyor.

Bu yıl için net asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak belirleyen ve temmuz ayında enflasyon farkı güncellemesi yapmayan hükümet, 6,5 milyon memur ve memur emeklisini ilgilendiren asgari ücretten sonraki en büyük zam pazarlığında 2026’da yüzde 10+6’lık bir ilk teklif sundu. Yetkili konfederasyon Memur Sen’in 2026 için zam talebi toplamda yüzde 88’i buluyordu. Pazarlık, toplam 11 hizmet kolunda ve kamu görevlilerinin geneli için yürütülüyor. Masada 10 hizmet kolunda Memur-Sen, 1 hizmet kolunda (kültür ve sanat) ise Türkiye Kamu-Sen oturuyor. Kamu-Sen de 2026 yılı için ortalama yüzde 88,6 zam talep etmişti.

Ağustos başında 600 bin kamu işçisini ilgilendiren 2026 toplu sözleşme protokolü de sendikaların taleplerinin yaklaşık yüzde 30’unu karşılamıştı.

Hükümetin teklifi ve süreç

Kamu işveren heyetinin masaya getirdiği paket, 2026’nın ilk yarısında yüzde 10, ikinci yarısında yüzde 6; 2027’nin her iki yarısında ise yüzde 4’er artış öngörüyor. Teklifte refah payı ya da taban aylığa seyyanen artış yer almıyor. Görüşmelerde uzlaşma çıkmazsa dosya Kamu Görevlileri Hakem Heyetine gidecek ve heyetin kararı toplu sözleşme hükmünde uygulanacak. Açıklama, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından duyuruldu. Yaşam maliyeti ve enflasyon

Resmi verilere göre yıllık TÜFE yüzde 33’ün üzerinde iken enflasyon gıda harcama grubunda yüzde 28, konut harcama grubunda yüzde 62, sağlıkta yüzde 37, eğitimde yüzde 75’i buluyor. TÜRK-İŞ’in Temmuz 2025 araştırmasına göre dört kişilik bir aile için açlık sınırı 26 bin 413 TL, yoksulluk sınırı 86 bin 36 TL, bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 33 bin 982 TL. Barınma ve gıda kalemlerindeki artış, sendikaların refah payı, seyyanen artış ve kira desteği taleplerini güçlendiriyor; hükümetin yüzde 10+6 paketinin alım gücünü ne ölçüde koruyacağı tartışmasının merkezinde de bu veriler yer alıyor.

DİSK-AR’ın 7 Ağustos 2025 tarihli “Ücret Kayıpları İzleme Raporu” ise geniş toplum kesimlerinin enflasyon ve vergi yoluyla maruz kaldığı gelir erimesini nicel olarak ortaya koyuyor. Rapora göre 2025’in yedi ayında işçi ücretlerinde enflasyon kaynaklı birikimli kayıp 525,5 milyar TL olurken, vergi kaynaklı birikimli kayıp 446 milyar TL’yi buldu. Toplam erime 972 milyar TL’ye ulaştı. DİSK-AR, Temmuz’da ara zam yapılmayan asgari ücretin enflasyon karşısındaki kaybının 4 bin 218 TL’ye ulaştığını, ortalama ücretlinin yedi aylık birikimli kaybının 58 bin 450 TL olduğunu hesaplıyor.

Temmuz ayı itibarıyla aile yardımı ödeneği dahil en düşük memur maaşı 50 bin 503 lira, en düşük memur emekli aylığı 22 bin 671 lira seviyesinde bulunuyor. Unvan, derece ve kıdeme göre maaşlar bu seviyenin üzerinde değişiyor. Bu nedenle sendikalar, yalnızca oransal artışların alt gelir dilimlerini korumaya yetmeyeceğini; refah payı ve taban aylıkta seyyanen artışın zorunlu olduğunu savunuyor. Yetkili sendikalar: Sorunu masada çözelim

Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın, hükümetin zam teklifinin çok düşük olduğunu vurgulayarak sunulan teklifi eleştirdi. Yalçın, “Ortada pazarlık yapacak bir teklif görmüyoruz. Bu teklif ücret adaletsizliğini gidermez. Biz sorunlar masada çözülsün dedik, kamu işvereni bize sahayı işaret ediyor” dedi. Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci de teklife ilişkin olarak, “Biz ocak ayı itibarıyla en düşük memur maaşının 70 bin lira, ortalama memur maaşının da 84 bin lira olmasını talep ediyoruz. 10 artı 6’lık rakamla bu talebimizin karşılık bulması mümkün değil. Biz istiyoruz ki, bu sorunları masada çözelim, bizi sendikacılığın gereği olan alanlara itmesinler ifadelerini kullandı. Memur-Sen’in talepleri neler?

Yetkili sendika Memur-Sen, 2026 yılı için 10 bin lira taban aylığa zam yapılmasını, yüzde 10 refah payı ile ilk 6 ay için yüzde 25 oransal zam verilmesini talep etmişti.

2027 yılı için ise 7 bin 500 lira taban aylığa zam yapılması ve ilk 6 ay için 20, ikinci 6 ay için yüzde 15 zam istenmişti. Böylece 2026 için yüzde 88, 2027 için yüzde 47 oranında zam talep edilmişti. Ayrıca enflasyon farkının, dönemsel artışı geçtiği aydan itibaren ve 2 puan artırımlı olarak ödenmesi de talep edildi.

Memur-Sen’in talepleri arasında kamu görevlilerine aylık 17 bin 600 TL de kira yardımı, ücretsiz kreş hizmeti sunulması, sunulamayan yerlerde her çocuk için 8 bin 780 TL kreş yardımı verilmesi, gelir vergisinin memurlar için yüzde 15’e sabitlenmesi, ücretsiz doğum ve süt izninin uzatılması gibi talepler de yer alıyordu. Giyecek, yiyecek, evlenme, doğum, ölüm yardımlarını da artırılması talep ediliyordu.

KESK’in saha bulguları: Geçim ve barınma sorunu

Toplu sözleşme masasında yer almayan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde, Kamu İşveren Heyeti’nin 2026-2027 yıllarını kapsayan zam teklifine ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, iktidarın teklifinin milyonlarca kamu emekçisi ve emekliye “sefalet, yoksulluk ve güvencesizlik” dayattığını söyledi.

KESK’in 76 ilden 4 bin 778 kamu emekçisiyle yaptığı ankete göre katılımcıların yüzde 43’ü evin geçimini tek başına üstleniyor, yüzde 65’i 15-30 bin TL arası kira ödüyor. Ortalama kira ise İstanbul’da 24 bin TL, Ankara’da 20 bin TL, Van’da 15 bin TL’yi geçiyor. “En temel sorun” yanıtlarında geçim sorunu yüzde 75 ilk sırada yer alırken onu yüzde 57 ile anti-demokratik uygulamalar ve yüzde 49 ile liyakat sorunları izliyor. Katılımcıların yüzde 69’u yetkili sendikaların görevini yapmamasını en büyük sorun olarak görürken yüzde 98’i daha önceki 7 toplu iş sözleşmesi sürecinin kamu emekçileri lehine sonuçlanmadığını düşünüyor.

Bundan sonra ne olacak?

Tarafların kısa süre içinde revize tekliflerini açıklaması bekleniyor. Hükümetten refah payı veya taban artışı içeren bir güncelleme gelip gelmeyeceği, sendikaların eylem takvimi ve Hakem Heyeti sürecinin devreye girip girmeyeceği önümüzdeki haftaların seyrini belirleyecek. Masadan çıkacak çerçeve, memur emeklisi dahil milyonlarca kişinin gelirini doğrudan etkileyecek.