Memur-Sen, Bütçe İçin TBMM Önünde Eylem Yaptı

(ANKARA) – Memur-Sen, “Emeği gören, hakkımızı veren bütçe istiyoruz” sloganıyla TBMM önünde açıklama yaptı. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Kamu görevlileri, ‘dirsek çürüterek aldığımız eğitimin, gece-gündüz uykusuz kalarak kazandığımız sınavların karşılığı bu muydu’ diye tepki gösteriyorlar. ‘Başkanım, daha düşük ücret almak için ne kadar daha okumamız gerekir’ diye bize soruyorlar. Toplu sözleşme görüşmelerinde hem işverene hem de hükümete bu konuyu anlattık. Şimdi de milli iradenin tecelligahı gazi Meclisimizin önünde haykırıyoruz; ‘memurun bütçesi görülmedi, bütçede memuru görün’ diyoruz” dedi.

2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanunu Teklifi, yarın TBMM Başkanlığı’na sunulacak. Memur-Sen üyeleri, bütçe talebini dile getirmek için TBMM Dikmen Kapısı’nda bir araya geldi. Memur-Sen üyeleri, “Market, pazar yanıyor; hükümet görmüyor”, “Memuruz, haklıyız, kazanacağız”, “Hak, emek, adalet; haykırmaya devam et”, “Güçlü memur, güçlü Türkiye”, “Emekliye adalet, memura hakkaniyet”, “Susma haykır, adalet haktır”, “Meclis uyuma, memuruna sahip çık” sloganları attı.

Burada basın açıklaması yapan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, şunları söyledi:

“Biliyorsunuz, 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci uzlaşmazlıkla sonuçlandı. İşveren, kamuda çalışma barışını bozacak 2 farklı sonuca imza atarak, çalışanlar arasında büyük bir haksızlığa neden oldu, memurun talepleri görmezden gelindi, sorunları çözümsüz bırakıldı. ve bu haksızlık artık sadece maaşlarda değil vicdanlarda da derin bir yara açtı. Bütçe Kanunu, yarın TBMM’ye sunulacak. Personel giderleri, fazla çalışma ücreti ve harcırah tutarları Bütçe Kanunu ile netleşecek. Bütçede bu adaletsizlik ve dengesizlik giderilmeli, bütçeye memurun alın teri girmeli. Maaş/ücret dengesizliği, ocak ayı gelmeden bütçe görüşmelerinde düzeltilebilir. Bu yanlışın düzeltilmesi ve daha büyük maliyetler oluşmadan önlem alınması için bugün buradayız.

“Memur ve memur emeklisinin kayıpları artarak devam ediyor ve edecek”

7. Dönem Toplu Sözleşme’de hükümet, memurun sesini duymadı, Hakem’in kararına havale etti. Hakem de adaleti sağlamadı, verdiği adaletsiz karar 1,5 yılda enflasyona yenildi ve buharlaşıp gitti. 2 ve 3. aydan itibaren enflasyon farkı oluştu. Önümüzde daha 3 ay var; memur ve memur emeklisinin kayıpları artarak devam ediyor ve edecek. Biz bu tablo yaşanmasın diye 8. Dönem Toplu Sözleşme masasında sonuna kadar mücadele ettik, uyarılarımızı yaptık. Tepkimizi de çözümü de ortaya koyduk.

“Müdahale edilmezse; önümüzdeki yıl ilk maaş gününde bu sorun daha da görünür olacak”

Bize masada ‘haklısınız’ dediler. ‘Maaş ve ücretlerde dengesizlik oluştu’, ‘çalışma hayatında huzursuzluğun sesi yükselmeye başladı’ dediler. Fakat sorunu masada çözme imkanı heba edildi, sorunu büyütecek anlayışta ısrar edildi. ve müdahale edilmezse; önümüzdeki yıl ilk maaş gününde bu sorun daha da görünür olacak ve büyüyerek devam edecek. Önümüzdeki 2 yılın sonunda ‘yine haklı çıktık’ demek istemiyoruz, ‘memur hak ettiği ücreti aldı’ demek istiyoruz. Kamuda ücret dengesi, gelir adaleti ve çalışma barışı sağlansın istiyoruz. Bunun için Meclis eksiği tamamlamalı, yanlışı düzeltmelidir.

“Et, süt ve yumurta fiyatını etikete bakarak değil emekçiye sorarak anlayabilirsiniz”

Ekonomide dönemsel olarak beklenmedik artışlar yaşanıyor. Altın, kur sürekli artarken; kira, elektrik, gıda harcamaları sabit gelirliyi zorlarken; maaşlar piyasa gerçeklerine göre artırılmıyor. Piyasayı ve marketteki fiyatları; emekçiye, emekliye, sabit gelirliye sorun. Et, süt ve yumurta fiyatını etikete bakarak değil emekçiye sorarak anlayabilirsiniz. Evlilik maliyetlerini gençlere; çocuk bezi, mama ve kreş paralarını anne babalara sorarak anlayabilirsiniz. Kira fiyatlarını ev sahiplerine değil kiracıya sorarak geçim derdini görebilirsiniz. En düşük memur emeklisi asgari ücret kadar maaş alıyor, Ankara, İstanbul ve birçok şehirde asgari ücretin altında kiralık ev bulunamıyor. Bu nasıl olacak? Kamu görevlilerimiz maaşlarının yüzde 50’den fazlasını kiraya ödüyor. Bırakın tasarruf yapmayı ay sonu, ucu ucuna anca denkleşiyor. Emekli kamu görevlilerimiz ise sokağa adım atmaya, marketin önünden geçmeye korkuyor.

“Yemekhanelerde sohbet yerine maaşlar konuşuluyor”

Bakın, şu anda aynı işi yapan farklı statüler arasında üretilen çarpıklık çalışma hayatını daha da çalkantılı hale getirdi. Şimdi bütün kamu kurum ve kuruluşlarında oda oda bordrolar dolaşıyor. Koridorlarda maaş/ücret kıyaslaması yapılıyor. Yemekhanelerde sohbet yerine maaşlar konuşuluyor. Kamu görevlileri; ‘dirsek çürüterek aldığımız eğitimin, gece-gündüz uykusuz kalarak kazandığımız sınavların karşılığı bu muydu’ diye tepki gösteriyorlar. ‘Başkanım, daha düşük ücret almak için ne kadar daha okumamız gerekir’ diye bize soruyorlar. Toplu sözleşme görüşmelerinde hem işverene hem de hükümete bu konuyu anlattık. Şimdi de milli iradenin tecelligahı gazi Meclisimizin önünde haykırıyoruz; ‘memurun bütçesi görülmedi, bütçede memuru görün’ diyoruz.

“1. dereceye 3600 yılsonuna kadar yasalaşsın”

Toplu sözleşme görüşmeleri sürerken Meclis’i işaret edenler vardı. Biz o süreçte hükümete ve hakeme cümle kurduk, mücadelemizi verdik. Bugün de Meclis’e cümle kuruyor ve diyoruz ki; işte Meclis’in önündeyiz. İşte bütçe görüşmeleri başlıyor. Memurun ve emeklinin durumunu Meclis’teki bütün vekillerimiz, bütün partiler, hükümetin bütün yetkilileri biliyor. Bu çarpık tabloyu düzeltmek için gazi Meclis iradesini kullansın, bütçe memuru görsün, hakkımızı versin. Öncelikle emekliye de yansıyacak şekilde seyyanen zam bütçeye girsin, kamuda çalışma barışı sağlansın. 1. dereceye 3600 yılsonuna kadar yasalaşsın, harcırah ve yiyecek yardımına ilişkin sorunlarımız çözülsün, fazla çalışma ücretinde statüler arasında adalet sağlansın.

“Öngörümüzde haklı çıktık”

Ben buradan bir hususun daha altını çizmek istiyorum; Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu artık ömrünü tamamladı. Toplu görüşmeden toplu sözleşmeye geçerken, bizim öngörülerimiz ve önerilerimiz vardı. Bunların bir kısmı dikkate alınmadı. Biz, o zaman bu toplu sözleşme sistemiyle en fazla 4-5 toplu sözleşme ancak yapılabilir, sonra sistem tamamen tıkanır dedik. 15 yıllık süreçte 8 defa toplu sözleşme yaptık. Bunun yarısında uzlaşılamadı. Öngörümüzde haklı çıktık. Onun için feveran ediyoruz. Bu çarpıklığın faturasını memurlar olarak biz ödüyoruz. Böyle bir kanunla, yasaklarla, adaletsiz hakem sistemiyle artık daha fazla yol yürüyemeyiz.

“TBMM’den kesin, net ve kararlı adım bekliyoruz”

Bu kanun, ne ILO normlarına, ne toplu sözleşme mantığına ne de demokratik Türkiye idealine yakışıyor. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Bu sistemin zinciri kırılmış, pedal boşa dönüyor. Gelin bu kanunu değiştirelim. Toplu sözleşme kapsamını genişleten, grev hakkını içeren, masayı güçlendiren, müzakereye yeterli süre veren, devlet ciddiyetine uygun bir tutanak sistemi getiren, adil ve tarafsız bir hakem kurulu tesis eden, alternatif uzlaştırma yöntemleri geliştiren, yetkinin hukukunu koruyan, toplu sözleşmenin özerkliğini ise teminat altına alan yeni bir sendika kanununu hayata geçirelim. TBMM’den kesin, net ve kararlı adım bekliyoruz. Biz Memur-Sen olarak, memur hakkını alıncaya, emekli refaha kavuşuncaya, sorunlarımız çözülünceye kadar durmayacağız, susmayacağız. Kararlı mücadelemize devam edeceğiz.”