Haber : Uğur İSTANBULLU
(ARTVİN)- Artvin‘in Şavşat ilçesine bağlı Maden (Bazgiret) Köyü’nde, yeniden başlatılmak istenen madencilik faaliyetlerine karşı bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Toplantıya katılan KTÜ Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, madencilik faaliyetlerinin özellikle Afrika ve benzeri bölgelerde yoğunlaştığını belirterek, “Maden zengini ülkelerde en büyük sorun açlıktır. Çünkü bu sistem, zenginlik üretmez; sömürür,” dedi.
Artvin‘in Şavşat ilçesine bağlı Maden (Bazgiret) Köyü’nde, yeniden başlatılmak istenen madencilik faaliyetlerine karşı bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Toplantıda söz alan Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan köydeki faaliyetler için gösterilen MAPEK onaylı izin belgesinin sahte olduğunu, e-devlet sisteminde böyle bir belgeye rastlanmadığını vurguladı.Toplantıya katılan bir köy sakini ise “Onları bu dereye sokmayacağız. Başka yolu yok!” dedi.
Katılımcılar, maden faaliyetlerinin sadece doğayı değil, bölgenin ekonomik ve kültürel yapısını da tehdit ettiğini vurguladı.
Maden Köyü’nden Ayvaz Işık: Yıkımlara karşı dayanışma içinde olmamız gerekiyor
“Toplumumuz son yıllarda ekonomik, kültürel ve siyasal anlamda büyük sorunlar yaşıyor. Bunun sonucunda uluslararası sermaye, yerüstü ve yeraltı kaynaklarımızı talan etmeye başladı. Biz de bundan nasibimizi alıyoruz. Enerji üretiyoruz diye derelerimize, sularımıza el konuldu. Ormanlarımız talan ediliyor; maden arıyoruz diye yaşama alanlarımız tahrip ediliyor. İşte bizler, bu yıkımları yaşamamak için dayanışma içinde olmak zorundayız.”
“Sahte diploma gibisinden sahte belge üretmeye başlamışlar”
Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan şöyle konuştu:
“Bugün buraya, yaklaşık 15 gün önce gelen bir duyum üzerine geldik. Bana, şirketin izin aldığını ve köy gençlerine iş vereceklerini söylediler; vadiyle ilişkili olarak tekrar köye madene girmek istediklerini duydum. Hatta Artvin’de yaşayan bir köylümüz, kendisine de ‘tüm izinleri aldılar’ denildiğini aktardı. Biz de ‘ne izin almışlar, bir bakalım’ diye belgeyi istedik. Gelen belge, görünüşte MAPEK’in bir belgesiydi; incelediğimizde ise aslında ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verildiğini, bunun 2019’da dava edildiğini ve 2020’de kesinleştiğini gördük. Yani firmaların yeniden ÇED başvurusu yapması gerekiyordu ki buraya girebilsinler. Bu belgeyi incelediğimizde, belgeyle ilgili arama kriterlerine uygun bir kayıt bulunamadı. Sahte diploma gibisinden sahte belge üretmeye başlamışlar. E-devlet’ten kontrol ettiğimizde, bir başvuruda ‘faaliyetleri durdurulmuş’ yazıyor; bir diğerinde ise böyle bir belge bulunamadı. Peki, bu izin kimin izni? Bir izin yok.”
“Dünyada madencilik yapan ülkeler açlık haritasında başı çekiyorlar”
KTÜ Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ise şunları kaydetti:
“Bu sorunu çözmek için pek çok sıkıntı yaşayacağız; bundan sonra da avukatlar tutacağız, davalar açacağız. Neden yapıyoruz bunları? Bir politik sistemin baskısı nedeniyle yapıyoruz. Dayanışma içinde olmalıyız. Dünyada madeni en çok olan bölgeler Afrika’nın güneyine kadar uzanıyor; altın, gümüş, bakır, elmas gibi madenlere sahipler. Peki, açlık haritasına baktığınızda, bu haritalar bire bir örtüşüyor. İlginç değil mi? Maden olduğu halde neden o ülkeler kalkınamıyor? Çünkü burada çıkan madenin çok küçük bir kısmı o ülkeye kalıyor; kalanını şirketler alıp kendi ülkelerindeki fabrikalara götürüyor.
Burayı geleneksel haliyle koruyan halkımız için devletin takdirname vermesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak eğer burada madenciliğe izin verilirse, çok büyük ölçekte bir madenciliğe açılacaktır. Ruhsat alanı bin 980 hektar diye gösteriliyor; raporda ise 22 hektar yazıyor. Bu doğru değil; bu hem devleti kandırmaktır hem de burada yaşayan insanları kandırmaktır.”