Kıbrıs Türkleri sandığa gidiyor: Halkın gündemi ne? Adaylar ne savunuyor?

kibris turkleri sandiga gidiyor halkin gundem 19160374 amp kibris turkleri sandiga gidiyor halkin gundem 19160374 amp

Kıbrıs‘ın kuzeyindeki Türk yönetimi 19 Ekim’de yeni liderini seçecek.

Kıbrıslı Türklerin yapacağı cumhurbaşkanlığı seçimleri için sekiz isim adaylığını koydu.

Eski Ulusal Birlik Partisi (UBP) lideri ve mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve ana muhalefetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) lideri Tufan Erhürman en iddialı iki aday konumunda.

Diğer adaylar ise Osman Zorba ( Kıbrıs Sosyalist Partisi) ve hepsi bağımsız Arif Salih Kırdağ, Ahmet Boran, Mehmet Hasgüler, İbrahim Yazıcı, Hüseyin Gürlek.

Pazar günü atılacak geçerli oyların yüzde 50’sinden fazlasını alan aday, dünyada yalnızca Türkiye’nin tanıdığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) yeni lideri olacak.

İlk turda kimse bu oranı yakalayamazsa seçim ikinci tura kalacak.

Kayıtlı seçmen sayısı 218 bin 313 olarak açıklandı.

Adayların propaganda ve kampanya süresi 18 Ekim Cumartesi günü mesai bitiminde seçim yasaklarının devreye girmesiyle bitecek.

Adada cumhurbaşkanlığı büyük oranda sembolik bir rol.

Seçmen ne istiyor?

BBC Türkçe‘ye konuşan uzmanlar, Tufan Erhürman’ın geçtiğimiz aylarda Ersin Tatar ile oy farkını açtığını, ancak bu farkın son günlerde kapanmış olabileceğini söylüyor.

Ancak oy oranları konusunda farklılık gösteren anketler, Kıbrıslı Türk seçmenin yöneticilerinden beklentilerine dair ipuçları veriyor.

Göç Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi’nin (CMIRS) Eylül’de 500 kişi ile yüz yüze yürüttüğü ankete göre Kıbrıs Türklerinin büyük kısmı ülkede işlerin “yanlış yönde gittiğini” düşünüyor.

Seçmene göre en önemli sorunlar sırasıyla ekonomi, Kıbrıs meselesinin çözümü, sağlık sistemi, siyasi liderler ve altyapı.

CMIRS Direktörü Mine Yücel, seçmende mevcut işleyişe yönelik ciddi tepki olduğuna dikkat çekiyor ve “Bu seçim ne seçimi diye sorarsanız açıkçası ilk başta değişim seçimi olacak” yorumunu yapıyor.

Yücel, seçmenin yolsuzluk ve organize suç örgütlerinden de şikayetçi olduğunu belirtiyor.

İki devletli çözüm mü federasyon mu?

Ersin Tatar ve Tufan Erhürman Kıbrıs meselesi, Türkiye ile ilişkiler ve dış politika konularında farklı ekolleri temsil ediyor.

2020’den bu yana cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Tatar, Kıbrıs Cumhuriyeti ile federasyon temelli müzakerelere karşı çıkıyor.

Ankara’nın desteklediği Tatar, Kıbrıs Türklerinin egemen ve eşit bir devlete sahip olduğu “iki devletli model” çözümünü savunuyor.

Tatar, 3D adını verdiği “doğrudan uçuş, doğrudan ticaret ve doğrudan temas” talepleri karşılanmadığı müddetçe Kıbrıs Cumhuriyeti ile masaya oturmayacağını söylüyor.

KKTC’nin Cumhuriyet Meclisi 14 Ekim’de “Kıbrıs Sorununa İki Devletli Çözüm” adı verilen bir karar önerisini kabul etti.

Erhürman, “Kıbrıs sorunuyla ilgili bir kararın seçime beş gün kala alındığı tarihte görülmedi. Meclis, seçim maksadıyla kullanılacak bir enstrüman değildir” diyerek hamleye tepki gösterdi.

CTP lideri, seçilmesi durumunda Kıbrıs Cumhuriyeti ile sonuncusu 2017’de yapılan resmi müzakerelere yeniden başlayacağını söylüyor.

Erhürman, iki devletli çözümün Kıbrıs Türklerinin ekonomik ve siyasi izolasyonunu sonlandırmak için gerçekçi bir yaklaşım olmadığını savunuyor.

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen, Erhürman’ın yaklaşımını şöyle değerlendiriyor:

“İki eşit devletin kuracağı bir ortaklık. İki ayrı devlet demiyor ama iki ‘oluşturucu devlete’ vurgu yapıyor. Siyasi eşitliğe vurgu yapıyor.”

Uzman, Ersin Tatar’ın iki devletli çözüm modelinin ise Ankara’nın Kıbrıs meselesine yaklaşımıyla örtüştüğü ve Tatar’ın Türkiye’nin “çıkarları doğrultusunda hareket ettiği” yorumunu yapıyor.

İngiltere’deki Middlesex ve York Üniversitelerinde araştırmacı olarak çalışan Dr. Sinem Arslan, iki devletli çözüm önerisinin uluslararası anlamda kabul görmediğini hatırlatıyor ve şunları söylüyor:

“‘3D’yi kabul etmeden masaya oturmayacağım’ demek Kıbrıs’ta çözüm olmaması, halkın yıllar yılı izolasyon altında bir gri ekonominin altında durması demek.”

Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı ise Kıbrıs Türklerinin çoğunluğunun Kıbrıs meselesinin çözülmesini istediğini vurguluyor:

“Kıbrıs Türkünün sağı solu fark etmeden yüzde 70 civarında çözüm istemesinden dolayı iki tarafın da bu pozisyonu destek buluyor.

“Bir yanda ‘Rum tarafı çözüm istemiyor’ görüşüyle iki devletlilik yüzde 80’lere varan destek bulurken diğer tarafta da ‘acaba çözüm olur, ciddi bir imkan yakalanır mı?’ diye diğer tarafa destek veriliyor.”

Türkiye ile ilişkiler nasıl tartışılıyor?

Uzmanlar, kim seçilirse seçilsin Türkiye ile iyi ilişkiler kurmayı hedefleyeceğini ve ön plandaki iki adayın da söylemlerinin bu yönde olduğunu belirtiyor.

Ersin Tatar’ın 2020 cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki rakibi Mustafa Akıncı, seçim sürecinde kendisinin ve ailesinin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) aracılığıyla tehdit edildiğini ve adaylıktan çekilmesinin talep edildiğini iddia etmişti.

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği ve Ersin Tatar, Akıncı’nın iddialarını reddetmişti.

Büyükelçilikten yapılan açıklamada “Türkiye Cumhuriyeti devleti ve onun bütün kurumları, Kuzey Kıbrıs Türk seçmeninin tercihinin kutsal bir hak olduğu bilinciyle hareket etmeye devam etmektedir ve edecektir” ifadeleri kullanıldı.

Tatar, Akıncı’yı ikinci turda yüzde 51,74’e karşı yüzde 48,26 oyla yenerek cumhurbaşkanı oldu.

Akıncı ve diğer siyasilerin müdahale iddiaları daha sonra aralarında Mine Yücel’in de olduğu araştırmacılar tarafından raporlaştırıldı.

Türkiye’nin 19 Ekim’de yapılacak seçimde oynadığı rol de Kıbrıs’ta gündem oldu.

Tatar lehine kampanya yürütmek için adaya Türkiye’den birçok üst düzey siyasetçi geldi.

Adayların belirlenmesinden bu yana Kıbrıs’ın kuzeyine giden isimlerin arasında eski İçişleri bakanı Süleyman Soylu, eski Savunma Bakanı Hulusi Akar, Büyük Birlik Partisi (BBP) lideri Mustafa Destici, Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ ve eski futbolcu Mesut Özil gibi isimler var.

Norveç Araştırma Konseyi’nin desteğiyle yürütülen Kıbrıs ile ilgili derinlemesine bir araştırmanın parçası olan Dr. Sinem Arslan, şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Türkiye’nin eskiden daha makro düzeyde müdahale ettiği Kıbrıs siyaseti artık daha mikro düzeyde, kişilere varana kadar müdahale ettiği bir seçime dönüşüyor.”

Yusuf Kanlı da Türkiye’nin yaklaşımının “özellikle kökeni Kıbrıslı olan seçmende çok ciddi bir rahatsızlık yarattığını” söylüyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

“CTP kanadından bir tepki var ama bunu da Türkiye’ye karşı bir gerginlik olmaması için alt düzeyde tutmaya çalışıyorlar. Çünkü söylenecekler de yanlış anlaşılıp daha sonrayı zehirleyebilir diye bir korku var.”

CMIRS Direktörü Mine Yücel ise Tatar’ı destekleyen UBP’de de Türkiye’nin parti işlerine müdahale iddiaları sebebiyle memnuniyetsizlik olduğunu ifade ediyor.

BBC