Hitit Üniversitesi’nde İdari Tarih Konferansı Düzenlendi

Hitit Universitesinde Idari Tarih Konferansi Duzenlendi Hitit Universitesinde Idari Tarih Konferansi Duzenlendi

Hitit Universitesinde Idari Tarih Konferansi Duzenlendi

Hitit Üniversitesi’nde düzenlenen konferansta İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökhan Kaya, Meşrutiyetten Cumhuriyet dönemine kadar ki idari tarihin gelişimini anlattı.

Hitit Üniversitesi’nde düzenlenen, “Meşrutiyetten Cumhuriyete İdari Tarihimizin Gelişim Süreci” konferansı, Ethem Erkoç Konferans Salonu’nda yoğun bir katılımla gerçekleşti. İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökhan Kaya’nın konuşmacı olarak katıldığı konferansta, Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemindeki sürece kadar devletin idari yapısı anlatıldı. Konferansta konuşan Doç. Dr. Gökhan Kaya, özellikle Osmanlı’nın modernleşmesini zorunlu kılan meseleler ve sorunlarlarla ilgili bilgiler aktardı. Konferansa üniversite öğrencileri, akademisyenler yoğun ilgi gösterdi.

“İlk mesele Rusya’nın Avrasya’daki stratejik yükselişi”

Osmanlı’nın idari yapısının dönüşümüne üç farklı meselenin sebep olduğunu ifade eden Kaya, “İlk mesele Rusya’nın Avrasya’daki stratejik yükselişi. Bu şöyle ya da böyle 1760’lardan 1950’lere kadar süren bir şey. Yani Rusya’nın, ilkin Osmanlı, sonra da Türkiye Cumhuriyeti’ne bir tehdit, potansiyel bir tehdit olma durumu biz NATO’ya girene kadar açıktan gizli ya da örtük olarak devam etti. Güçlü Rus ordusu Osmanlı toprakları için ciddi bir savunma problemi oluşturur. Mısır’ın işgali, Kırım’ın ilhakı imparatorlukta alarm zillerinin ve bir an önce bütün bu kendilerine göre çözülmekte olan düzeni, başta askeri düzeni yeniden kurmaya yöneltti. Bu haliyle eğer bunu yapamayacaklarını anladıkları anda ya da yapamazlarsa kendileri büyük oyun yahut doğu sorunu denilen sorunun hedefi olarak büyük güçler tarafından işaretlendi” dedi.

“Milliyetçi hareket ve isyanla karşı karşıya kaldı”

Fransız Devrimi’nin etkilerine de değinen Kaya, “İkinci mesele Fransız Devrimi’nin ardından yükselen milliyetçilikti. 19. yüzyılın başlarından 1. Dünya Savaşı’na kadar geçen dönemde Osmanlılar önce gayrimüslim topluluklar, ardından da Müslüman gruplardan gelen daha fazla özerklik talepleri ve bağımsızlık için mücadele eden bir dizi milliyetçi hareket ve isyanla karşı karşıya kaldı. Diğer iki meseleyi bir şekilde çözebiliyor. Ayakta kalmasının zaten şifrelerinden bir tanesi de bu. Bir şekilde idare edebilir ya da bir şekilde zor durumdan daha az zor duruma geçebiliyor” diye konuştu.

Osmanlı’nın idari yapısındaki en önemli sebeplerden birinin de ekonomik sorunlar olduğuna dikkat çeken Kaya, “Osmanlı Devleti’nin 18. yüzyıldaki en büyük zayıflığı vergi toplama konusundaki zayıflığı. 18. yüzyıl sonunda imparatorluk hazinesinin gelirleri aşağı yukarı 16. yüzyılın ortalarındaki imparatorluk hazinesinin gelirleri kadar. Gelirleri arttıramayan bir imparatorluk var. Devlet hazinesine giren toplam vergi gelirlerinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içinde payı yaklaşık olarak yüzde 3. Bu korkunç bir oran. 18. yüzyılda vergi toplayamayan Avrupa’nın en dibinde iki tane devlet var. Bir tanesi Polonya, öbürü Osmanlı. Ama Osmanlı bir şekilde ayakta kalmayı başarıyor, Polonya diye bir ülke kalmıyor. Ayrıca 1768’de başlayan 18. yüzyılın en büyük ekonomik krizi bu sorunları daha da zorlaştırmıştır” şeklinde konuştu. – ÇORUM

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Yerel