İsrail‘in Gazze‘de işlediği savaş suçlarını araştırmak üzere kurulan Gazze Mahkemesinin nihai oturumunda konuşmacılar, medya, üniversiteler, hükümetler ve şirketlerin, İsrail‘in soykırımı sürdürmesine destek olduğu görüşünü paylaştı.
İsrail‘in Gazze’de işlediği savaş suçlarını araştırmak üzere kurulan küresel ve bağımsız girişim olan Gazze Mahkemesinin nihai oturumunun üçüncü günündeki panelde, “medyanın, üniversitelerin, hükümetlerin ve şirketlerin suç ortaklığı” ele alındı.
“Medyanın suç ortaklığına” ilişkin konuşan Amerikalı gazeteci ve film yapımcısı Katie Halper, Batılı haber kuruluşlarının sivillerin çektiği acılarla ilgili gerçekleri gizleyerek kamuoyunun algısının şekillendirilmesinde merkezi bir rol oynadığına işaret etti.
Büyük medya kuruluşlarını İsrail‘in iddialarını desteklemekle suçlayan Halper, “2020’de The Hill’de çalışırken, yapımcılar İsrail‘in bir apartheid devleti olduğunu savunduğum kısmı yayımlamayı reddetti.” diye konuştu.
“Üniversiteler aktif olarak İsrail‘i destekliyor”
Yazar ve akademisyen Maura Finkelstein, üniversitelerin “suç ortaklığına” ilişkin konuştu.
Yükseköğretim kurumlarının, finansman, ortaklık ve muhalefetin bastırılması yoluyla İsrail‘in soykırımını aktif olarak desteklediğini vurgulayan Finkelstein, üniversitelerin ayrıca “istihbarat ve araştırma” yoluyla yaptığı desteklere de değindi.
Finkelstein, bu kapsamda ABD’deki South California Üniversitesinin (USC), yakın zamanda Gazze’de travma cerrahisi eğitimi için ABD ve İsrail ordusuna insan kadavraları sağladığının ortaya çıktığını söyledi.
Öte yandan üniversite öğrencilerinin bunun tam tersi bir tutum sergilediğini anlatan Finkelstein, “Öğrenciler, etnik temizlik ve soykırıma karşı boykot yolunu tercih etti.” dedi.
Finkelstein ayrıca, Filistin‘e olan desteğin bastırılması konusundaki çabaların yoğunlaştığı uyarısında bulunarak, öğrencilere yönelik uzaklaştırma ve polis müdahalesine dikkati çekti.
ABD sivil kayıplardan haberdardı
ABD İçişleri Bakanlığındaki görevinden “ABD hükümetinin, İsrail’in Gazze’de süren soykırımına verdiği korkunç destek nedeniyle” istifa eden siyasi aktivist Lily Greenberg ise “suç ortaklığı” kapsamında hükümetlerin duruşlarını ele aldı.
Hükümet yetkililerin sivil kayıplardan ve çöken altyapıdan haberdar olduğunu belirten Greenberg, “(Bu kayıplara ilişkin) Raporlar ortadaydı ancak yine de bu uyarıların hiçbiri politikaları değiştiremedi.” ifadesini kullandı.
Bu kapsamda Greenberg, İsrail’e askeri desteğin askıya alınması ve İsrail yanlısı lobilerin siyasi etkisini azaltacak reform çağrısında bulundu.
“İsrail’in Gazze’deki soykırımı küreselleşmiş piyasa ekonomisinin bir sonucu”
Akademisyen Shad Hammouri, “Şirketlerin ve Silah Endüstrisinin Suç Ortaklığı”na ilişkin değerlendirmelerini paylaştı.
İsrail’in Gazze’deki soykırımını “küreselleşmiş piyasa ekonomisinin” bir sonucu olarak niteleyen Hammouri, küresel piyasanın ve yatırımcıların, İsrail ile bağlantılı şirketlerin yürüttüğü “militarizasyon girişimlerinden” kar elde ettiği yorumunu yaptı.
Hammouri, “İsrail, ekonomisi militarize bir devlettir. İsrail, Gazze’deki soykırımda yüz bin tonun üzerinde patlayıcı üretti ve Gazze’de yeni silahlar denedi.” ifadelerini kullandı.
“Gazze Mahkemesi” girişimi
Gazze Mahkemesi, İsrail’in saldırıları altındaki Gazze’de yaşananların hukuki, siyasi ve etik yönlerini araştırmak üzere kuruldu.
Bağımsız bir inisiyatif olarak kurulan, insanlık ve vicdan mahkemesi olan “Gazze Mahkemesi”, uzun hazırlık sürecinin ardından İngiltere’nin başkenti Londra’da ilk uluslararası toplantısını gerçekleştirdi.
Eski BM Filistin Özel Raportörü Richard Falk’ın liderliğinde yürütülen projenin başkanlık heyetinde eski BM özel raportörlerinden Michael Lynk ve Hilal Elver gibi isimlerin yanı sıra Raji Sourani, Susan Akram, Ahmet Köroğlu, Diana Buttu, Cemil Aydın ve Penny Green de bulunuyor.
Önemli bileşenlerden biri olan “mahkeme üyeleri” arasında dünyanın farklı bölgelerinden birçok tanınmış isim yer alıyor.
Bunlar arasında Ilan Pappe, Jeff Halper, Ussama Makdisi, Ayhan Çitil, Cornel West, Avi Shlaim, Naomi Klein, Aslı Bali, Mahmood Mamdani, Craig Mokhiber, Hatem Bazian, Mehmet Karlı, Sami Al Arian, Frank Barat, Hassan Jabareen, Willy Mutunga, Victor Kattan ve Victoria Brittain bulunuyor.
Halk vicdanına dayanan mahkemenin kuruluşu ve hazırlık toplantısı Kasım 2024’te Londra’da, ikinci ayağı ise Mayıs 2025’te Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da düzenlendi.
Mahkeme, İsrail’in Gazze soykırımını ve Filistin halkına yönelik işlediği hak ihlallerini çok boyutlu inceleyerek gündeme taşımayı ve uluslararası toplumun dikkatini çekmeyi hedefliyor.