(TBMM) – Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Üyesi EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, komisyondan bir heyetin İmralı‘yı ziyaret edeceği iddialarıyla ilgili, ” İmralı‘ya gitme konusunda evet bir çalışma, tartışma var kulislerde. Yürütülen çalışmalar bu açıdan belli bir olgunluğa da geldi, aslına bakarsanız. Gelinen aşamada İmralı‘ya heyetin gidip gitmeyeceği konusunda Erdoğan’ın kararı bekleniyor” dedi.
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sevda Karaca Demir ile EMEP İstanbul Milletvekili ve Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Üyesi İskender Bayhan, yeni yasama yılının başlaması dolayısıyla TBMM’de parlamento muhabirleriyle bir araya gelerek, çalışmalarını anlattı, soruları yanıtladı.
Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndaki çalışmalarla ilgili değerlendirmelerde bulunan İskender Bayhan, bu süreçte kalıcı barış ve demokratiklemenin önünün açılması için atılması gereken acil adımlar olduğunu belirtti.
Komisyonda bugüne kadar “eve dönüş yasası”, cezaevlerindekilere yönelik bir infaz veya genel af düzenlemesi, kayyum atamalarının önlenmesine yönelik yerel yönetimlerle ilgili düzenleme, “Öcalan’a tecridin kaldırılması ve umut hakkı” ile sonraki aşamada ana dil konusunda düzenlemeler yapılması gibi beş ana başlıkta toplanabilecek konuların tartışıldığını anlatan Bayhan, partisinin bu konudaki görüşlerini anlattı.
Bayhan, “eve dönüş” konusunda “silahını bırakan herkesin demokratik siyaset yapabileceğini” söyleyerek, “Düzenlemenin kapsamını kategorik olarak ayırarak ‘şu olabilir, önce şu gelsin bu gelmesin’ gibi bir tartışma olmamalı. Çok açık; geri dönüş yasası silahını bırakmış bütün PKK militanlarının Türkiye’ye gelip hepimiz gibi birer vatandaş olarak hayata katılabilmelerini sağlamalı” dedi.
Bayhan, insanlığa, bireylere, halklara karşı işlenmiş suçlar hariç politik suçları da kapsayan bir genel af düzenlemesinin daha gerçekçi olacağını ve beklentilere daha fazla yanıt vereceğini kaydetti. Bayhan, “Cezaevleri büyük bir kanayan yara Türkiye’de. Birçok kesimin beklentisi var. Covid mağdurlarından tutalım da çek senet mağdurlarına, ekonomik suçlara ilişkin birçok beklenti var. Üreticilerin, esnafın ekonomik açıdan; özellikle Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durum nedeniyle ciddi sorunlarla yüz olduğu süreçte talepleri var” diye konuştu.
Kayyumlarla ilgili muhalefet partilerinin bir araya gelerek bir kanun teklifi verdiğini anımsatan Bayhan, bu konuda Meclis’in bir düzenleme yapması gerektiğini ifade etti. Bayhan, “Tecridin kaldırılması, umut hakkı” konularının da önümüzdeki dönemde Meclis’in gündemine gelmesi gerektiğini söyledi.
Komisyonda hangi düzenlemelerin yapılması gerektiği konusunda Cumhurbaşkanı Danışmanı Mehmet Uçum’un açıklamaları dışında, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve saray yönetiminin ne dediğinin belli olmadığını söyleyen Bayhan, “Bizim görebildiğimiz iki şey var; çeşitli vesilelerle kamuoyuna da sızan, bizim ulaşabildiğimiz bilgiler açısından… En fazla iki şey üzerinde duruluyor ama onun da kapsamını bilemiyoruz: ‘Geri dönüş’ ve cezaevleri konusunda yapılabilecek düzenlemeler” diye konuştu.
İskender Bayhan, bu süreçte şimdiye kadar güveni ileriye taşıyacak somut adımlar atılmadığını belirterek, “İktidarın en somut söylediği, Meclis Başkanı’nın da saray yönetiminin de en somut söylediği şey ‘aman ha süreci akamete uğratmayın. Herkes sözüne dikkat etsin.’ Bunu söyleyip de yapmayan da kendileri ama. Sadece hamaset, nutuk dinliyoruz” şeklinde konuştu.
“TBMM Başkanı’nın Diyarbakır programına katılmayacağız”
İskender Bayhan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un yarın Diyarbakır’daki programına Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerini de davet ettiğine anımsatarak, sürece destek ve beklentiler açısından komisyonun belli yerlere ziyarette bulunmasına olumlu yaklaştıklarını, ancak Numan Kurtulmuş’un programının bu çerçevede olmadığını kaydetti. Bayhan, “Böyle bir geziye katılmayı doğru bulmadık ve katılmayacağız. Ama bu komisyonun artık somut adımlar atması ve halkla yüz yüze gelecek etkinlikler yapması gereken bir çizgide duracağız” dedi.
İskender Bayhan, önümüzdeki muhalefet güçleriyle halkın, emekçilerin yüz yüze geldiği etkinliklere devam edeceklerini, direniş alanlarında işçilerle bir arada olacaklarını anlatarak, 25 Ekim’de İstanbul Esenyurt’ta geniş katılımlı bir halk toplantısı yapacaklarını kaydetti.
“Meclis Başkanı’nın da ret yönünde bir açıklaması olmadı AKP’li üyelerden de duymadım”
Soruları da yanıtlayan İskender Bayhan, komisyondan bir heyetin Abdullah Öcalan’ı ziyaret edeceği yönündeki haberlerle ilgili şunları söyledi:
” İmralı‘ya gitme konusunda evet bir çalışma, tartışma var, kulislerde söylenen. Yürütülen çalışmalar bu açıdan belli bir olgunluğa da geldi aslına bakarsanız. Burada da Erdoğan’ın kararı bekleniyor. Gelinen aşamada İmralı‘ya heyetin gidip gitmeyeceği konusunda Erdoğan’ın kararı bekleniyor. Meclis Başkanı’nın da burada söylemekte sakınca görmüyorum, herhangi bir ret yönünde açıklaması olmadı. Yani İmralı‘ya gidilsin demedi ama gidilmesin de demedi. Bu kadar tartışmanın olduğu koşullarda ben bunu kendisinin de bir formül bulunup gidilmesi gerektiği yönünde düşündüğü kanaatinde olarak yorumluyorum. ‘Hayır, gitmemeli komisyon’ diye bir görüşü, herhangi bir beyanatı olmadı. Komisyondaki AKP’li üyelerden de bir böyle bir şey duymadım. AKP grubunun sözcüsü Abdülhamit Gül’den de duymadım, gidilsin veya gidilmesin diye. Ama kulislerde ‘gidilmesinde bir sakıncası olmadığı’ yönünde bilgiler duyuyoruz. Ama peki o zaman kim engel oluyor ya da bizi kim dövüyor? Bu komisyonu kim engelliyor, kim tutuyor? Bu kadar şey konuşuldu, adım atılsın.”
“İmralı heyetinde, Meclis’te grubu bulunan partiler yer almalı. Davul başkasının sırtında topmak başkasında olmaz”
İskender Bayhan, İmralı‘ya gidilmesi halinde heyetin, TBMM’de grubu bulunan partilerden oluşması gerektiğini vurgulayarak, “Bizim olup olmamamızdan da öte, komisyonda grubu olmayan partilerden de öte, grubu olan partiler mutlaka olmalı bu heyette. AKP, MHP, CHP, DEM, Yeni Yol grubu olmalı. Biz de katılmak isteriz, katılmamak diye bir şeyimiz yok ama 5 kişi dendiyse onların olması gerekir. Çünkü birinci derecede bu işin sorumlusu onlar. Öyle davul başkasının sırtında topmak başkasında vaziyetlerini doğru bulmuyoruz” ifadelerini kullandı.
İskender Bayhan, İmralı‘ya gitme konusunda komisyonda karar alınması halinde kararın “nitelikli çoğunluk” değil “salt çoğunluk”la alınması gerektiğini kaydetti. Baylan “İmralı ziyareti için eğer oylama yapılacaksa nitelikli çoğunluk değil salt çoğunluktur koşul ki bence o da olmamalıdır. Ona ihtiyaç yoktur. Gidilmeli yani” şeklinde konuştu.
İskender Bayhan, komisyonda ‘vicdani retçiler’ ile LGBT bireylerin de dinlenmesini önerdiklerini, ancak kabul görmediğini aktardı.
Bayhan, bugün yaşanan sürecin “İmralı süreci” olduğunu belirterek, “Bu süreç, Kürt siyasi hareketi açısından tamamen Öcalan’ın sorumluluğunda yürüyor. Dolayısıyla bu süreç bir İmralı süreci her haliyle” dedi.
Sevda Karaca Demir: “Önümüzdeki dönem çok daha sert bir süreç olacak, bunu durdurabilmenin yolu birleşik muhalefet gücü oluşturmak”
EMEP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir de partilerinin 27 Eylül’de yayımladığı “Ekmek, Barış, Özgürlük İçin Saray Düzenine Son” başlıklı bildirgeye değinerek, önümüzdeki süreçte izleyecekleri yolu anlattı. “Bildirgenin başlığı bizim önümüzdeki döneme ilişkin öngörümüzü özetliyor” diyen Sevda Karaca Demir, bildirgeyi beş temel öngörü üzerine hazırladıklarını ifade etti. Orta Doğu’da yaşanan gelişmelere işaret eden Sevda Karaca Demir, şöyle konuştu:
“Saray rejiminin önümüzdeki dönemde çok daha sertleşeceğini, faşizmin inşasını hızlandıracağı bir dönem olacağını ifade ediyoruz. Bu süreci iktidar, içerde muhalefeti bir bütün olarak bastırıp dışarda halkın öfkesini bastırmaya yönelik bir politikayla ilerletiyor. Bu saldırganlığı, bu çatışmalı süreci ortaya çıkaran tablo, aslında kapitalizm krizinin geldiği noktada yer altı ve yer üstü kaynaklarının yeniden ilhakı, yeniden talanı olarak görünüyor. Bizim bildirgemiz bu saldırganlık sürecinin, birkaç saray adamının çılgınlıklarından ibaret olmadığını kapitalizmin gelişme sürecinde yaşanan kırılma anının, yeni bir ilhak sürecinin olduğunu tespit ediyor.”
“AKP iktidarı müflis tüccar olarak devletin elindeki her şeyi pervasızca bir talana açacak”
TBMM’de geçen dönem maden kanunu, hayvanlarla ilgili yasa ve iklim yasasının çıkarıldığını, çıkarılan yasaların üç-beş kişinin rantı etrafında döndüğünü söyleyen Sevda Karaca Demir, şunları kaydetti:
“Geniş halk kesimlerini siyasetin dışında bırakan bir siyaset sürecinin derinleştiği açık. Meclis siyasetine hapsedilmiş olan bu siyaset anlayışının halk kesimlerine yansımasını konuşabilen bir düzlem yok. Biz genel seçimlerin hemen arkasından Mehmet Şimşek gölgesinde gövdeye kavuşan, 2,5 yıllık sürecin bilançosunun çok ağır olduğunu görüyoruz. Mehmet Şimşek programının ortaya koyduğu sonuçları, bu dönemin emperyalist güç odakları bakımından nereye düştüğünü tartışmalıyız. Memleketin yer altı ve yer üstü kaynaklarının daha pervasızca, büyük tekeller lehine talana açılacağı bir döneme giriliyor. Bunların çeşitli yasal düzenlemeler yapılmadan fiilen yürüdüğünü de görüyoruz. AKP iktidarı müflis tüccar olarak devletin elindeki her şeyi pervasızca bir talana açacak.”
İktidarın, önümüzdeki dönemde muhalefetten “koltuk değnekleri” bulmaya çalışacağını ifade eden Sevda Karaca Demir, “Biz, muhalefetin saray rejiminin koltuk derneği değil, muhalefetin iktidarın önünde bir dayanak değil, halka sorumlulukları olduğunu biliyoruz. Bizim bütün muhalefete dönük bir çağrımız var: Önümüzdeki dönem, halklar açısından geçtiğimiz dönemden çok daha zor, çok daha sert bir süreç olacak ve bunu durdurabilmenin tek yolu birleşik bir muhalefet gücü oluşturmak” ifadelerini kullandı.