Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, son 2,5 yıldır uyguladıkları makro ekonomik istikrar ve reform programının birçok testten başarıyla geçtiğini belirterek, “2024 yılı itibarıyla milli gelirimiz 1,3 trilyon doları aştı. Bu yıl beklentimiz, henüz ikinci çeyrek tam rakamlarımız çıkmasa da 1,5 trilyon dolara yakın bir büyüklük.” dedi.
Yılmaz, “Sanayimizin Sorunlarına Yeni Nesil Bir Bakış Açısıyla Çözüm Arayışı” ana gündemiyle düzenlenen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi 2025 Yılı Ağustos Ayı Olağan Toplantısı’nda konuştu.
Türkiye’nin sanayideki gücünün, omurgasının, 24 bini aşkın üyesiyle İstanbul Sanayi Odası olduğunu, bu büyük ailenin Türkiye sanayi üretiminin üçte birinden fazlasını gerçekleştirerek toplam katma değerin yaklaşık yüzde 36’sını sağladığını ve sanayi istihdamının yüzde 30’una yakınını karşıladığını aktaran Yılmaz, Türkiye ihracatının yaklaşık üçte birini tek başına sırtlayan İSO’nun, Türkiye’nin büyüme ve kalkınma motoru olma vizyonunu somutlaştırdığını belirtti.
Orta Vadeli Program’ı (OVP) güncelleme çalışmalarını sürdürdüklerini, bakanlarla OVP’yle ilgili bir toplantı gerçekleştirdiklerini ve her yıl eylül ayının ilk haftasında OVP’yi güncellediklerini hatırlatan Yılmaz, “Güncellemeler üç temel başlıkta gerçekleşiyor. Birincisi makro ekonomik göstergeler. İkincisi bu makro ekonomik görünüm çerçevesinde 2026 yılı ve izleyen yıllarla ilgili temel bütçe büyüklüklerini Orta Vadeli Program’da şekillendiriyoruz. Üçüncü başlığımız ise yapısal reform.” diye konuştu.
Reform yapabilen bir ülke olmanın geleceğe dair beklentileri iyileştirdiğini, bu bağlamda reel ve beklenti kanalıyla oluşturacağı etkiler bakımından yapısal reformları önemli gördüklerini belirten Yılmaz, “Cumhurbaşkanımız çeşitli vesilelerle altını çiziyor. 2003 yılındaki Orta Vadeli Program’dan başlayarak hep ortak aklın, istişarenin, katılımcılığın altını çizdik. Dolayısıyla tarım sektöründen turizme, sendikalardan iş dünyasına, sanayicilerimize, toplumun tüm kesimleriyle hem merkezde hem yerelde istişare içinde bu politikalarımızı şekillendiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Sanayinin stratejik konumunun farkında olduklarını, küresel ekonomide belirsizliklerin yoğunlaştığı bir dönemde bulunulduğunu ve jeopolitik gerilimler, ticaret savaşları başta olmak üzere farklı bir uluslararası ortamın yaşandığını kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti:
“Kurallara dayalı kurumların güçlü olduğu bir uluslararası ekonomik mimariden, ülkelerin daha dar çıkarlarının ön plana geçtiği bir dönemden geçiyoruz. Yapısal bir dönüşüm var dünyada. Üretim merkezleri yer değiştiriyor. Kurumların, kuralların zayıfladığı bir dünyadayız. Dolayısıyla bu dönemi iyi okumamız lazım. Savunma sanayinin, savunma meselelerinin ön plana çıktığı bir dönemdeyiz. Türkiye olarak hem siyasi hem ekonomik konumlanmamızla bu gelişmeleri fırsata dönüştürmek zorundayız ve bunu da toplum olarak hep birlikte yapmak durumundayız.”
“Uyguladığımız makro ekonomik istikrar ve reform programı birçok testten başarıyla geçti”
Yılmaz, küresel ekonominin tarihsel ortalamanın altında bir büyüme performansı gösterdiğini ve son 20 yılda yüzde 3,5 civarında bir büyüme olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
“Ticaretteki büyüme, ekonomik büyümenin gerisine düşmüş vaziyette. Jeopolitik gerilimleri hepimiz biliyoruz. Bu zorlu koşullara rağmen Türkiye ekonomisinin belli bir yere geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Son 22 yılda, dünya ortalama yüzde 3,5 büyürken, Türkiye ekonomisindeki büyüme 5,3 olmuş. Dünya ekonomisinden 1,8 puan daha fazla büyümüşüz. Bir yıl için bu çok önemli olmayabilir. 22 yılın ortalamasında her yıl 1,8 daha hızlı büyüdüğünüzü düşündüğünüzde, Türkiye bugün dünyada farklı bir yere gelmiş durumda. Dünyada 17’nci büyük ekonomiyiz. 2024 yılı itibarıyla milli gelirimiz 1,3 trilyon doları aştı. Bu yıl beklentimiz, henüz ikinci çeyrek tam rakamlarımız çıkmasa da 1,5 trilyon dolara yakın bir büyüklük. 2002’de 230 milyar dolarlardan bugün 1,5 trilyon dolara yakın bir büyüklüğe gelmiş durumdayız. Bu önemli bir büyüklük.”
Türkiye’nin mevcut büyüklüğüyle birlikte dünya ekonomisinde daha fazla pay alır bir konumda olduğuna dikkati çeken Yılmaz, “Türkiye 22 yılda alt orta gelirden üst orta gelire terfi etti. Beklentimiz 2026’da yüksek gelirli ülkeler ligine adım atmak. Kişi başına gelirimiz 15 bin 500 dolar oldu geçen yıl. Bu yılı göreceğiz. 17 bin dolarlar civarında bir rakam bekliyoruz. Ekonomimiz 19 çeyrektir kesintisiz büyümeye devam ediyor. Bu kolay değil. Böyle bir uluslararası konjonktürde 19 çeyrektir kesintisiz bir büyümemiz var. Ana ticaret ortağımız olan Avrupa başta olmak üzere düşük büyüme ve zayıf dış talep koşullarına rağmen 2025 yılı temmuz ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracatımız Cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdı. 70’in üzerinde bir rakamla bu yılı kapatacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
Makro rakamlara bakıldığında, gelişmenin olumlu yönde seyrettiğini ve ihracatın artmaya devam ettiğini vurgulayan Yılmaz, “Cari açığımız Orta Vadeli Program’daki tahminimizden daha iyi bir durumda. Son 2,5 yıldır uyguladığımız makro ekonomik istikrar ve reform programı birçok testten başarıyla geçti. Ülkemiz içinde ve uluslararası ortamda yaşanan birçok stres testini başarıyla atlattı.” dedi.
6 Şubat 2023’teki depremlerin ardından 11 ilde başlatılan inşa seferberliğine ilişkin konuşan Yılmaz, şunları söyledi:
“Ülke büyüklüğünde bir coğrafyayı etkileyen bir deprem yaşadık. Bugüne kadar yaptığımız harcama bugünkü fiyatlarla 3 trilyon lirayı bulmuş durumda. 70 milyar doların üzerinde bir harcama yapmış durumdayız. Tamamladığımızda 100 milyar doları aşan bir harcama yapmış olacağız. Bu güzel bir şey, bir taraftan yatırım niteliğinde yapılan bu harcamanın büyük bir kısmıyla şehirlerimizin altyapılarını yapıyoruz. Hastaneler, okullar, yollar, tüneller inşa ediyoruz. Yüz binlerce konut yapıyoruz. Bu yıl sonu itibarıyla 450 bin konutu hak sahiplerine teslim etmeyi hedefliyoruz. AK Parti hükümetleri döneminde Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bütçe ve mali disipline verilen önem Türkiye’yi bu anlamda daha şanslı bir konuma taşıdı. Yüksek borçluluğu olan bir ülke olsaydık bugün bu deprem yükünü çok zor kaldırırdık. Şehirlerimizi geleceğe çok daha dirençli bir şekilde hazırlıyoruz.”
“Gelecek yıl finansal koşulların da yatırım ortamının da çok iyi olacağı bir yıl olacak”
Enflasyonun temel meseleleri olduğunu ve sosyal medyada isminin önüne ekonomist sıfatı koyan birçok insanın karamsarlık yayma peşinde olduğunu aktaran Yılmaz, “Kaynağı belli olmayan, farklı güç odaklarınca kullanılan, birtakım terör yapılarıyla da aynı zamanda irtibatlı bir karamsarlık oluşturma, kurumlara güveni zedeleme, toplumsal umudu zayıflatma çabası olduğunu da görüyoruz. Bizi umutsuzluğa, karamsarlığa sevk etmeye çalışanlara güçlü bir cevap vermemiz lazım. Kararlı, koordineli bir şekilde enflasyonla mücadelemizi sürdüreceğiz. Yıl sonunda inşallah 20’li rakamlardan bahsedeceğiz. Bunu teknik olarak görüyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’nin üniversite dahil ücretsiz bir eğitim sunduğunu dile getiren Yılmaz, “Özel okullarda çok ciddi artışlar var ve bunun enflasyona yansımaları var. Kira çok daha önemli. Orada da toplumumuzun yüzde 28’i kirada oturuyor. Bu mesele özellikle metropollerde önemli bir sorun. Buna dönük de birtakım tedbirler tartışıyoruz. Sadece para politikasıyla gitmiyoruz.” dedi.
İklim Kanunu’na değinen Yılmaz, enerjide madenciliği, yenilenebilir enerjiyi etkileyecek bir düzenleme olduğunu, emisyon ticaret sistemi oluşturulacağını söyledi.
Yılmaz, kanuna ilişkin sürdürülen algılara dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Propagandayla karşı karşıya kaldık. ‘İnsanlara yapay et yedireceksiniz.’ diye bir kampanya yapılıyor. ‘Çiftçileri, tarımı öldüreceksiniz, bu ülkede tarım kalmayacak, sanayicilerimizi emperyalistlere peşkeş çekeceksiniz.’ deniyor. Biz bu kanunları yapıp emisyon ticaret sistemini kurmazsak, sanayi, özellikle belli sanayilerimiz Avrupa’ya ihracat yapamayacak veya bedelini ödeyecek. Bu para Avrupa’ya gidecek. Biz emisyon ticaret sistemini kurup, Avrupa’nın alacağı bu vergiyi biz almış olacağız ülke olarak. Bunu da bir fonda toplayacağız. Bu fonu da sanayinin yeşil dönüşümü için sanayimize geri vereceğiz.”
Türkiye’deki sanayi üretim endeksinin haziran ayında yıllık bazda yüzde 8,3 artış kaydettiğini ve genel istihdamda güçlü bir görünüm olduğunu vurgulayan Yılmaz, şu ifadelere yer verdi:
“26 aydır tek haneli seviyelerde seyrediyor işsizlik oranımız. Organize sanayi bölgelerimiz, endüstri bölgelerimiz ve sanayi alanlarımızda yürütülen projeler hız kesmeden sürüyor. Bugün İstanbul’da 9 OSB’de 335 bin kişi istihdam edilmektedir. Tüm parsellerin üretime geçmesiyle bu rakamın 435 bine ulaşacağı öngörülüyor. Biz de sanayicimizin yatırım ortamını iyileştirmek için elimizden gelen tüm gayreti sarf ediyoruz. İçinden geçtiğimiz dönemin zorluklar barındırdığının farkındayız. Gelecek yıl finansal koşulların da yatırım ortamının da çok iyi olacağı bir yıl olacak. Türkiye, her ortamda barışı, diplomasiyi savunan bir ülke olarak istikrarlı bir şekilde yoluna devam ediyor. Etrafımızdaki gelişmelere baktığımızda Türkiye’deki bu istikrarı takdir etmemiz ve bunun bize getireceği avantajı görmemiz lazım.”
Mevcut süreçte sıkıntı çeken sektörlerin farkında olduklarını dile getiren Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
“Tekstil, deri, mobilya… Bu alanlarda prim destekleri vermeye başladık, altıncı bölge desteklerimiz var, İstanbul’dan Anadolu’ya geçişleri özendiriyoruz. Bunlardan vazgeçme diye bir niyetimiz yok. YTAK programımız var. 500 milyar Merkez Bankamız buraya bir fon ayırdı. Belli büyüklükte, ithalatı azaltıcı, teknolojik düzeyi yüksek projelere iki yılı geri ödemesiz, on yıl vadeli düşük faizli kredi veriyoruz. Bunu da bir komite seçiyor. Ardından finansal piyasalar bu onaylanan projelerle ilgili finansal değerlendirmelerini yapıyorlar. Hit30 dediğimiz program ise genel teşvik, teknolojik hamle programlarımız. Bütün bunlarla sanayiciye seçici destek veriyoruz, önümüzdeki dönemde de bu tür destekleri vermeye hazırız. Yeter ki anlamlı olsun, programımızın genel çerçevesini bozmasın, ülkemizin kalkınmasına, daha yüksek katma değer üretmesine vesile olsun. KOBİ’lerimize, girişimcilerimize fon sağlamaya çalışıyoruz ve bütün bunlarla ülkemizin kapasitesini büyütüyoruz.”