Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Terörsüz Türkiye süreci sadece Cumhur İttifakı’nın değil, aynı zamanda hükümetimizin, devletimizin, hepsinden önemlisi milletimizin projesidir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Kabine Toplantısı’nın ardından millete seslendi.
17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nın (IDEF 2025) açılışını yapmak üzere 22 Temmuz’da İstanbul olduklarını hatırlatan Erdoğan, kendi alanında dünyanın en etkili ve en kapsamlı ilk üç organizasyonundan biri olan fuara yönelik ilginin yoğun olduğunu söyledi.
Son teknolojiye sahip ürünlerin görücüye çıktığı IDEF 2025’e 103 ülke ve uluslararası kuruluşlardan 231 heyet ile 980 heyet üyesinin iştirak ettiğini aktaran Erdoğan, fuarda 907 yerli ve 584 yabancı olmak üzere toplam 1491 firmanın 5 bine yakın ürününü sergilediğini, bunların 1100’den fazlasının ilk kez tanıtıldığını kaydetti.
Yaklaşık 120 bin kişinin ziyaret ettiği organizasyonda, TAYFUN BLOK-4 hipersonik balistik füze, EJDERHA Anti-Dron Sistemi, ASELFLIR 600 Elektro-Optik Kamera, GÖKBORA Görüş Ötesi Hava Füzesi, Şimşek-2 Uzay Fırlatma Aracı gibi ürünlerin büyük beğeni topladığının altını çizen Erdoğan, Ataköy Marina’da ise 18 farklı deniz platformunun sergilendiğini vurguladı.
IDEF 2025’te 270 imza töreni düzenlendiğini, bu imzaların yüzde 65’inin ihracat odaklı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Fuarda imza edilen sözleşmelerin ticari hacmi 9 milyar doları aşmıştır. 48 adet KAAN uçağının Endonezya’ya tedarikini öngören sözleşme ile Eurofighter alım mutabakatı ülkemiz açısından fevkalade önemlidir. Böylece bir taraftan ihtiyaçlarımız kapsamında caydırıcılığımızı artırma, diğer taraftan kendi projelerimizi hayata geçirme irademizi teyit ettik.” diye konuştu.
“Yeter ki ‘Türkiye partisi’ olmayı başarsınlar”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayisi alanında son 23 yılda yerlilik oranını yüzde 20’lerden yüzde 80 seviyesinin üzerine çıkardıkları savunma yatırımlarını hız kesmeden sürdüreceklerini bildirdi.
“Ana muhalefet partisi genel başkanının kameralar önünde şikayet ettiği ülkesine, kapalı kapılar ardında sahip çıktığını iddia etmesi şayet doğruysa, muhalefetin yerlileşmesi ve millileşmesi adına elbette kıymetli bir adımdır.” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Biz bundan kesinlikle rahatsız olmayız. Dünyanın hemen hiçbir siyasi partisinde olmayan kendi ülkesini kötüleme alışkanlığından muhalefetin kurtulması bizi sadece memnun eder. Bunun somut işaretlerini görürsek, hiç merak etmesinler, onları teşekkür dilenme zahmetinde bırakmaz, kendilerini takdir ve tebrik etmekten asla yüksünmeyiz. Yeter ki ‘Türkiye partisi’ olmayı başarsınlar, yeter ki Ankara merkezli siyaset yapsınlar, yeter ki bu ülkeye ve millete zarar vermekten vazgeçsinler.”
IDEF 2025’e katılan uluslararası heyetlere ve kuruluşlara, Milli Savunma Bakanlığına, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığına, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfına ve tüm savunma sanayisi şirketlerine teşekkür eden Erdoğan, 2027’de 18’incisinin düzenleneceği fuara savunma sanayisi şirketlerini davet etti.
“Bu savaşın artık bitmesi gerektiğine inanıyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yakın çevrede krizler, çatışmalar, savaşlar ve gerilimler artarak devam ederken, Türkiye olarak barış diplomasisine hız verdiklerini bildirdi.
Rusya-Ukrayna savaşında ilk günden beri dengeli, hakkaniyetli ve barışı savunan bir politika benimsediklerini belirten Erdoğan, “Savaş baronlarının sözcülüğünü yapan muhalefetin bizi çekmek istediği tuzağa düşmedik. Tahıl koridoru mutabakatı, esir takasları ve İstanbul, Antalya gibi şehirlerimizde yapılan görüşmeler barışa olan inancımızın neticeleridir.” şeklinde konuştu.
İstanbul’da 16 Mayıs’ta gerçekleştirilen ilk tur müzakerelerin ardından karşılıklı 1000 esir takası yapıldığını anımsatan Erdoğan, 2 Haziran’daki ikinci turun ardından 7 bin 60 kadar Ukraynalı askerin naaşına karşılık, 97 Rus askerin cenazesinin teslim edildiğini, 1200 kişiden müteşekkil esir takasının tamamlandığını hatırlattı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın kolaylaştırıcılığında 23 Temmuz’da yapılan üçüncü tur müzakerelerde ise en az 1200 kişi olmak üzere savaş esirlerinin takasının kararlaştırıldığını söyleyen Erdoğan, “Bu savaşın artık bitmesi gerektiğine inanıyoruz. Liderler düzeyinde bir görüşmeye ev sahipliği yapmaya hazır olduğumuzu her fırsatta vurguluyorum. Türkiye’nin samimi temennisi şudur: Nasıl müzakere masası İstanbul’da kurulduysa, uzak olmayan bir tarihte barış masası da yine Türkiye’de kurulacak, bu kanlı savaş noktalanacaktır.” dedi.
“Polisimizin ve yargı mensuplarımızın hedef haline getirilmesine müsamahamız yoktur”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’da Polis Akademisinin mezuniyet törenine katıldıklarını, akademinin farklı birimlerindeki eğitimlerini tamamlayan toplam 8 bin 238 öğrencinin mezuniyet sevincini paylaştıklarını belirtti.
Mezun olanları tebrik eden Erdoğan, “Rüşvet, irtikap ve yağma düzenlerini deşifre ettiği için polisimizin ve yargı mensuplarımızın hedef haline getirilmesine müsamahamız yoktur. Hırsıza değil de hırsızı ve rüşvetçiyi suçüstü yakalayana kızanlar ya kumpas iddialarını ispat etmelidir ya da çıkıp hakkına girdikleri emniyet ve yargı mensuplarından özür dilemelidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Güçlü bir Türkiye
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hükümet olarak bölgemizde barış için çabalarken, kendi içimizde huzuru zedeleyen, milli birlik ve beraberliğimizi örseleyen, şer güçlere istismar zemini sunan sorunların üzerine de kararlılıkla gidiyoruz. Terörsüz Türkiye süreci sadece Cumhur İttifakı’nın değil, aynı zamanda hükümetimizin, devletimizin, hepsinden önemlisi milletimizin projesidir. 86 milyonun tamamının özlemi, beklentisi, hayalidir. Bu hayalin adım adım gerçeğe dönüşmekte olduğunu görüyoruz. Kimsenin endişesi olmasın. Evelallah girdiğimiz bu yol bizi demokrasisiyle de, ekonomisiyle de güçlü bir Türkiye’ye ulaştıracaktır. Yolun solunda kardeşlik vardır, kalkınma vardır, barış, huzur, dayanışma ve istikbali birlikte inşa etme iradesi vardır.
Dolayısıyla sorumluluklarımızın ne kadar büyük olduğunu biliyoruz. Bunun için ne umut tacirliği, ne de muhalefet gibi ucuz popülizm yapıyoruz. Devlet ciddiyetine, bulunduğumuz makamın ağırlığına ve itibarına yakışır şekilde bu yolda itina ile ilerliyoruz. Milletimiz de bizim bu çabalarımızı, hasbi ve harbi mücadelemizi yakından görmekte, menzile kazasız belasız varmamız için dua etmektedir. Süreç ilerledikçe zihinlerdeki soru işaretleri hızla kaybolmakta, temkin ve ihtiyatın yerini güven ve umut almaktadır.”
(Sürecek)