Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025-2026 Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni’nde konuştu: (2)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Üniversitelerimiz dünya sıralamasında her geçen yıl üst basamaklara tırmanmaktadır. 2029’a kadar en az 2 üniversitemizin ilk 100, en az 10 üniversitemizin de ilk 500’de yer almasını öngörüyoruz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 2025-2026 Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni’ne katıldı.

Burada yaptığı konuşmada, ilhamını geçmişten alan parlak bir geleceği inşa etmek ve Türkiye’nin yükseköğretimde ulaştığı seviyeyi yukarılara çıkarmak için kararlı şekilde çalıştıklarını vurgulayan Erdoğan, teknik ve fiziki altyapıdan eğitim kadrosuna, müfredattan yurt ve barınma imkanlarına kadar her alanda yepyeni bir vizyonla hareket ettiklerini bildirdi.

Erdoğan, Cumhuriyet döneminde eğitimi en fazla önemseyen ve eğitime en büyük yatırımları yapanın AK Parti hükümetleri olduğunu, bundan da her zaman gurur duyduklarının altını çizerek, sözlerine şöyle devam etti:

“Nereden nereye geldiğimizi görebilmek adına çok kısa bir şekilde bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakınız, 2002’de yükseköğretime ayrılan bütçe yalnızca 2,5 milyar liraydı. Bugün yükseköğretim bütçemiz tam 488,5 milyar liraya ulaştı. 23 yıl önce üniversite sayımız 76’ydı. Bugün 81 ilimizin tamamında 79’u vakıf, 129’u devlet üniversitesi olmak üzere 208 yükseköğretim kurumumuz var. Bu şu demek, ailesinin maddi durumu ne olursa olsun okumak isteyen tüm gençlerimiz artık yükseköğretim imkanından çoğu zaman kendi ilinde rahatlıkla faydalanabiliyor.

Bir diğer önemli husus şudur, üniversitelerimiz dünya sıralamasında her geçen yıl üst basamaklara tırmanmaktadır. 2029’a kadar en az 2 üniversitemizin ilk 100, en az 10 üniversitemizin de ilk 500’de yer almasını öngörüyoruz.”

“Üniversite harçları sorununu da çözüme kavuşturduk”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de on yıllar boyunca bilimin, bilim insanlarının sorunlarının, üniversitelerin niteliğinin konuşulmadığını ifade ederek, “Üniversiteler, maalesef yıllarca kılık kıyafet yasakları, ikna odaları ve öğrenci olaylarıyla gündeme geldi. Biz işte bu çarpıklığa son verdik. Hem katsayı adaletsizliğini hem de 28 Şubat zihniyetinin kötü mirası olan kılık kıyafet yasaklarını ortadan kaldırdık.” diye konuştu.

Bugün Türkiye’nin dört bir yanında 7 milyonu aşkın öğrencinin üniversite eğitimlerini özgürce sürdürebildiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

“18-22 yaş aralığındaki gençlerimizin yüzde 13 olan net okullaşma oranını 4 kat artırarak yüzde 50 bandına çıkardık. Bu yaş grubunda kadın ile erkek öğrencilerimiz arasındaki yükseköğretime erişim farkını ise sıfıra indirdik. Aynı dönemde akademik personelimizin sayısını 76 binden 186 bine yükselttik. Nereden nereye. Barınma ve burs alanında da çok büyük bir atılım gerçekleştirdik. Toplam yurt sayımızı 875’e, yatak kapasitemizi ise 1 milyona çıkardık. Böylece ana muhalefetin ve marjinal örgütlerin her akademik yılı başında üzerinde tepindiği bir istismar alanını ellerinden aldık. Üniversite harçları sorununu da çözüme kavuşturduk. Artık harç sorunu var mı, yok. Ayrıca, üniversite öğrencilerimiz için kredi ve burs imkanlarını genişlettik. Artık başvuran her öğrencimize kredi veya burs veriyoruz.”

“Gençlerimizin ve üniversitelerimizin önünü açmaya devam edeceğiz”

Erdoğan, büyük veri, yapay zeka, nesnelerin interneti ve dijital öğrenme teknolojilerini de üniversitelere entegre ettiklerini vurgulayarak, “Şu an 100’ün üzerinde üniversitemizde yapay zeka ve bilişim tabanlı lisans ve ön lisans programı bulunuyor. Eğitim kurumlarımızın dijital altyapısını güçlendiriyor, açık bilim ve elektronik öğrenme platformlarını yaygınlaştırıyoruz.” dedi.

Üzerinde durdukları bir diğer konunun üniversite-sanayi işbirliği olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

“28 Şubat uygulamalarının mesleki eğitimde açtığı yaralar halen tam olarak kapanmamıştır. Sırf imam hatip okullarının önünü kesmek için devreye konulan katsayı zulmünün istihdamdaki olumsuz etkilerini bugün bile hissediyoruz.

Reel sektör özellikle üretim hatlarında çalıştıracak personel bulamazken, diğer tarafta gençlerimiz işsizlikten yakınıyor. Bu tenakuzu giderecek politikaları devreye alıyoruz. Öğrencilerimizin teorik bilgilerini sanayi ortamında uyguladığı organize sanayi bölgesi meslek yüksekokulu modelini hayata geçirdik. Bu okullarda eğitim alan öğrencilerin iş bulma oranı şimdiden yüzde 80 seviyelerine ulaştı. Her şehrimizde en az bir meslek yüksekokulunun o ilin sanayi odasıyla koordineli şekilde faaliyetlerini sürdürmesi için çalışmalarımıza hız verdik. Daha pek çok alanda attığımız adımlar ve yaptığımız düzenlemelerle gençlerimizin ve üniversitelerimizin önünü açmaya devam edeceğiz.”

(Sürecek)