İSTANBUL, 16 Ekim (Xinhua) — Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü akademisyenlerinden Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın, barışçıl kalkınma, başka ülkelerin iç işlerine karışmama ve kazan-kazan işbirliği ilkelerine bağlılığını sürdüren Çin’in belirsizliğin giderek arttığı dünyada kilit öneme sahip bir istikrar gücü olarak ortaya çıktığını söyledi.
Açıkalın, Xinhua’ya verdiği röportajda, Çin’in son yıllarda zorlayıcı güç kullanımını sadece son seçenek olarak gören tutarlı bir diplomatik yaklaşım sergilediğini belirtti. Açıkalın, Beijing’in egemenlik, toprak bütünlüğü ve başka ülkelerin iç işlerine karışmama ilkesini vurgularken, aynı zamanda dış politikada ekonomik büyüme, ticaret ve kalkınmaya odaklandığını ifade etti.
Açıkalın, Çin’in 2023’teki Suudi Arabistan-İran yakınlaşmasındaki rolü başta olmak üzere güçlenen arabuluculuk rolünün, ülkenin yapıcı diplomasisini ortaya koyduğunu söyledi.
Açıkalın, “Çin’in tüm bu stratejileri, ülkenin, askeri olmayan yaklaşım ve kalkınma odaklı ilişkilere bağlılık yoluyla dünya istikrarına katkıda bulunan bir arada yaşama yaklaşımının somut örnekleri olarak da değerlendirilebilir” dedi.
Açıkalın, Çin’in sergilediği istikrarlı büyüme ve inovasyonun, hem ülkenin iç kalkınmasına hem de küresel kalkınmaya ivme kazandırdığını kaydetti. Açıkalın, son beş yıldır ekonomik büyümesini sürdüren ve 2024 yılında yüzde 5 düzeyinde büyüme kaydeden Çin’in, bir zamanlar “dünyanın fabrikası” diye anılırken, günümüzde yüksek değerli, yüksek teknolojili ve yüksek kaliteli ürünlerin yenilikçi üreticisi haline geldiğini vurguladı.
Çin’i yüksek hızlı tren, güneş enerjisi ve elektrikli araçlar gibi ileri sektörlerde küresel bir lider haline getirmeyi amaçlayan “Made in China 2025” inisiyatifinin başarısına işaret eden Açıkalın, bu başarıların Çin’in rekabet gücünü artırdığını ve küresel ekonomiye olan güveni güçlendirdiğini ifade etti.
Açıkalın, Çin’in, küresel barış ve ekonomik istikrarın giderek artan zorluklarla karşı karşıya olduğu bir dönemde “gelişmekte olan ülkeler, özellikle de Küresel Güney için vazgeçilmez bir destekçi” olarak hareket ettiğini belirtti.
Ayrıca, Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin Çin’in dış politikasının temel taşlarından biri haline geldiğine de dikkat çekti. İnisiyatifin Asya, Afrika, Latin Amerika ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde demiryolları, karayolları, enerji boru hatları ve dijital altyapı aracılığıyla bağlantı imkanlarını teşvik ettiğini kaydeden Açıkalın, “Bu projeler hem bölgesel ticareti ve entegrasyonu destekliyor hem de gelişmekte olan ekonomileri küresel pazarlara bağlıyor. Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin yanı sıra Çin’in kalkınma modeli de altyapı ve elektrik arzına erişimi iyileştirmeleri ve yoksulluğu azaltmaları konusunda kırılgan hükümetlere yardım ederek farklı bölgelerde istikrarı destekliyor” dedi.
Çin’in gelecekte şeffaflık ve ortaklığı güçlendirmek üzere çok taraflı kurumlarla işbirliğini daha da ilerletebileceği öngörüsünde bulunan Açıkalın, “Çin, Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası ve bölgesel örgütler gibi mevcut kurumlarla çok taraflı işbirliğini derinleştirebilir, böylelikle de projelerinin meşruiyetini artırıp Çin’i jeopolitik bir rakipten ziyade ortak olarak konumlandırabilir. Çin, doğrudan askeri çatışmalardan kaçınırken arabuluculuk rolünü daha fazla geliştirmeye de odaklanabilir. Bu da Çin’i dünya istikrarına aktif katkı sağlayan bir ülke haline getirir” diye konuştu.