CHP’nin Zeytinburnu Mitingi… Özgür Özel: Ak Parti’ye Koltuk Değneği Olan Muhalefet Partisi Olacağıma Kabre Gireyim Daha İyi. Teslim Olmak Yok

CHPnin Zeytinburnu Mitingi Ozgur Ozel Ak Partiye Koltuk Degnegi Olan CHPnin Zeytinburnu Mitingi Ozgur Ozel Ak Partiye Koltuk Degnegi Olan

CHPnin Zeytinburnu Mitingi Ozgur Ozel Ak Partiye Koltuk Degnegi Olan

(İSTANBUL) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin İstanbul il yönetiminin mahkeme kararıyla görevden alınmasıyla iktidarın kendisine, “İstediğimiz gibi muhalefet partisi ol” mesajı göndermek istediğini ifade ederek, “Buradan tarihi cevabımızı veriyorum. Elinizi korkak alıştırmayın, sizden korkan sizden beter olsun. Sizi biz yeneceğiz. Tayyip Erdoğan’ın hoşuna gidecek ana muhalefet lideri olacağıma yerin dibine geçeyim daha iyidir. Devlet Bahçeli’nin istediği gibi onunla uyumlu, o sus deyince susan, o ‘pıs’ deyince pısan, ete süte karışmayan, milletin sesini duymayan, AK Parti’ye onun gibi vagon olan, yedek lastik olan, koltuk değneği olan muhalefet partisi olacağıma yere gömüleyim, kabre gireyim daha iyi. Tarih, Özgür Özel’i de Özgür Çelik’i de bir mücadeleyi sürdürenler, arkadaşlarını satmayanlar, meydanları boşaltmayanlar, mücadeleyi kazananlar olarak yazacak. ya tarihe böyle geçeriz ya da defolup gideriz. Teslim olmak yok” ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun özgürlüğüne kavuşması için başlatılan “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” miting serisinin Zeytinburnu ilçesindeki 15 Temmuz Meydanı’nda gerçekleştirilen 52’ncisinde konuştu. Özel, partisinin İstanbul il yönetiminin mahkeme kararıyla görevden alınmasının ardından ilk mitingde, “Bu meydana bakınca, bu coşkuyu duyunca, bu morali görünce birilerinin uykusu kaçacak. Bu akşam Ekrem İmamoğlu başını yastığa koyduğu gibi uyuyacak, Özgür Çelik öyle uyuyacak. Çünkü ahlaki üstünlük bizdedir, psikolojik üstünlük bizdedir, çoğunluk enerjisi bizdedir” dedi.

Özel, şunları kaydetti:

“Kimse Erdoğan’ı da partisini de ittifakını da cuntasını da gözünde büyütmesin. Büyük olmak, güçlü olmak, cesur olmak önce haklı olmayı gerektirir. Öz güven gerektirir, korkaklıkla, kalleşlikle siyaset yapanlar asla ve asla başarılı olamazlar. Artık normal yollarla iktidarlarını sürdüremezler. Onun için ülkenin varlıklarını heba etmeye, borsayı düşürmeye, faizleri artırmaya, hayat pahalılığını artırmaya, hepsini göze almaya ama bir seçimden kaçmaya çalışıyorlar. Erdoğan’a sesleniyoruz. Ey Erdoğan, ben halkım, ben milletim. Ben milli iradeyim. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Adayımı bırak, sandığı getir. Sandıktan kaçma. Hodri meydan.

“Dünyanın en pahalı eti de interneti de bu ülkede”

Buradan soruyoruz. Türkiye tüm bunları niye yaşıyor. Bir kişi ve onun besledikleri iktidarda kalsın diye mi? Bir savcı, bir seyyar giyotin 56 milyon lira bugünün parasıyla tadilat yaptığı yalısında otursun diye mi, kırk haramiler milletin parasını yesinler diye mi? Daha geçen hafta darbenin maliyeci ayağı ‘Rezervleri toparladık, yeni şoklara hazırız’ diyordu. Bu büyük kötülüğe giriştiler. Dün borsa yüzde 6,5 düştü. Ne zaman açıkladık ki, ‘teslim olmayacağız’, bir miktar toparlanmaya başladı. Buradan dünyaya ilan ediyoruz: Bir tarafta sırf iktidara tutunmak için bir siyasi partinin iki yıl önce yaptığı seçimlerine, alakasız yetkisiz bir mahkemeyle müdahale edip Türkiye’yi bu duruma düşürmeye çalışanlar var. Açlık sınırı 26 bin lirayken asgari ücret 22 bin lira. 88 bin lira yoksulluk sınırıyken, 4 asgari ücretli bir araya gelse yoksulluk sınırını aşamıyor. Devletin memuru da, emeklisi de emekçisi de hem yoksulluğun hem açlığın altında can çekişiyor. Dünyanın en pahalı eti de en pahalı interneti de bu ülkede. Dünyanın en pahalı ve en yavaş internetini bu ülkenin gençlerine kullandırtana da, dünyanın en pahalı etini bu millete yedirtmeyene de yazıklar olsun.

Tayyip Erdoğan Zeytinburnu’nu sevmez, sizi fakir bıraktı. O zengini sever, beşli çeteleri sever. And olsun ki seçim gelecek, sandık gelecek, kısa çöp uzun çöpten, Zeytinburnu uzun adamdam, yoksullar kırk haramilerden hesap soracak.

Avukat tutan savcılarla, kadınları küçük çocuklarla tehdit eden savcılarla, hasta arkadaşlarımızı ölüme terk eden savcılarla bu ülkeye düzen gelmeyecek. Bu ülkeye cesur, birbirine güvenen, AK Toroslar çetesinden korkmayan, Cumhur İttifakı’nın korku iklimine teslim olmayan cesur meydanlar kazanacak, bu meydan haklı çıkacak. Dalga dalga operasyonlar 9 değil 99 olsa teslim olacak mıyız? Hep beraber mücadeleye devam edecek miyiz? Bu kötülükler gelirse çağrıldığımız meydana sel olup akacak mıyız? Gerekirse dağılmamak üzere toplanacak mıyız? Korkuyor muyuz? Korksunlar mı? Hepinizle gurur duyuyoruz.

“Akın Gürlek’ten korkusuna tango yapmaya başladı”

168 gündür bir yargısız infaz süreci var. Yargı yok, kanıt yok, iddianame yok, iftira var, televizyonda yalan var, çökünce onu bırakıp başka iftira atmak var. Neler söylediler neler. Hepsi yalan çıktı. Şimdi utanmadan savcı çıkıp açıklama yapıyor. Oysa açıklama yapmak için HSK’dan izin alması lazım. Çıkmış gazetecilere ‘yüzyılın en büyük yolsuzluğu’ diyor. Bu yapılan yüzyılın en büyük arsızlığıdır, yüzyılın en büyük yüzsüzlüğüdür. Yargılama bitene hüküm kesinleşene kadar herkes masumdur. Bırakın yargılamayı, sorgulama aşamasından her sabah yalanları yayanlar sorduğumuz sorulara cevap vermek yerine iftiraya sığınıyorlar. Bu ülkenin Adalet Bakanı’na 7 soru sorduk, sorulara cevap vereceğine, Akın Gürlek’ten korkusuna tango yapmaya başladı. Ben, Adalet Bakanı’na sesleniyorum. bu savcı bunları izinsiz yaparken, bunu izlemen yakışıyor mu? Günde iki kere çıkıp, ‘Yargı bağımsızdır’ diyor, kutusuna geri giriyor. Bu Adalet Bakanı guguk kuşudur. Adalet Bakanı, savcıyı sevmediğini, hakkında dosya yaptığını, onun da senden nefret ettiğini biliyoruz. Tarihe bir korkak olarak geçeceksin, bir guguk kuşu olarak geçeceksin.

Guguk kuşu değilsen not al şimdi, sorun hesabını. Geçmişte büyükelçiliklerimizin illallah dediği bir adam vardı. Yurtdışı numaralarını taklit ederek, ‘Berlin Büyükelçiliği’nden arıyorum, Japonya’dan arıyorum’ diyerek Türkiye’deki yargı makamlarından randevular alıyorlardı. Bunlardan birine Akın Gürlek randevuyu verdi. Bu kişinin işi gücü yargı üzerinde etkisi varmış gibi yaparak milleti dolandırmaktı. Bu kişiye randevu verdiği, daha sonra dolandırıcı olduğunu bildiğimiz bu kişiyi tuttu Akın Gürlek. Kişinin adı Celal Çakmak. Ekrem İmamoğlu dosyasında aldı onu iftiracı yaptı. Murat Ongun’a 20 milyon para verdim diye ifade kullandırdı. Şimdi Akın Gürlek’e soruyorum Celal Çakmak’a onun ayarladığı randevuyla o çeteye randevu verdin, dolandırıcı olduklarını biliyorsun. Nasıl olur da bu kriminal tipi, her türlü suça karışan bu kişiyi, bu dosyada iftiracı yapıp arkadaşlarımızı lekelemeye çalışıyorsun. Bunun hesabı senden sorulur.

“Eninde sonunda hesabını vereceksiniz”

Bir dolandırıcıdan iftiracı yapan bu zihniyete şunu söylüyoruz. Siz bizi imha etmek, yok etmek, hapsetmek üzere talimat almış olabilirsiniz. Bunu yaparken suça bulaşıyorsunuz, suça karışıyorsunuz, eninde sonunda bunun hesabını vereceksiniz. Mübarek Kandil gecesinde söylüyorum. Bu çetenin bu dünyada da iki elimiz yakasındadır, öbür dünyada da hakkımızı helal etmiyoruz. Bize saldırmak için dolandırıcıları, üçkağıtçıları, uyuşturucu ticaretine bulaşmışları, torbacıları, baronları, suç örgütü liderlerini kullananlar, bize iftira attırıp onları serbest bırakanlar, AK Parti’nin bu kara düzenini kuranlar, bu mübarek gecede size yemin ederim ki, biz de sizden bunun hesabını soracağız, Allah da bunun hesabını sizden soracak. Şundan emin olun, şu koca meydanda ben korkan kimse görmüyorum da, en korkağınız ben olayım. Erdoğan en korkağımızdan 10 kat fazla korkuyor. O meydanlardan, kalabalıklardan korkar, biat etmeyenlerden, ses yükseltenlerden korkar. Onu korkutacağız, onu eninde sonunda yeneceğiz.

“Sizden korkan sizden beter olsun”

Beni tehdit ettiler, Meclis’te saldırdılar, sokakta saldırdılar, ailemi tehdit ettiler ama asla ve asla bir adım geri atmadık. Şimdi aylardır bana diyor ki, ‘Gel Ankara merkezli siyaset yap’. Öz Türkçesi ‘Ekrem’i bırak, Ankara’ya gel.’ Bir diğeri de demişti ki ‘Gel, ortalıkta dolanma, partinin başında otur.’ Şimdi şu mesajı yolluyorlar. Diyorlar ki ‘Bak il kongresini feshettik. Oraya kayyım atadık. Sıra sana gelebilir. Direnmeyi bırak. Meydanları bırak. Gel, Ankara’da otur. İstediğimiz gibi muhalefet partisi ol, yıllarca ellemeyelim.’ Buradan tarihi cevabımızı veriyorum. Elinizi korkak alıştırmayın, sizden korkan sizden beter olsun. Eyleme devam, mücadeleye devam. Sizi biz yeneceğiz. Cesaretiniz varsa gelin, Zeytinburnu merkezli siyaset yapın bu meydanda. Biz Anadolu’dayız, biz Trakya’dayız. Biz meydandayız. Tayyip Erdoğan’ın hoşuna gidecek ana muhalefet lideri olacağıma yerin dibine geçeyim daha iyidir. Devlet Bahçeli’nin istediği gibi onunla uyumlu, o sus deyince susan, o ‘pıs’ deyince pısan, ete süte karışmayan, milletin sesini duymayan, AK Parti’ye onun gibi vagon olan, yedek lastik olan, koltuk değneği olan muhalefet partisi olacağıma yere gömüleyim, kabre gireyim daha iyi. Tarih, Özgür Özel’i de Özgür Çelik’i de bir mücadeleyi sürdürenler, arkadaşlarını satmayanlar, meydanları boşaltmayanlar, mücadeleyi kazananlar olarak yazacak. ya tarihe böyle geçeriz ya da defolup gideriz. Teslim olmak yok.”

(SON)