(AFYONKARAHİSAR) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Meşruiyet almış, milletin gözünden düşmüş, meşruiyeti Amerika’da aramış, Trump’ın kendisini övmesiyle güya meşruiyet kazanmış. Hiçbir şey olmasaydı bile bu kadar tavize, bu kadar görüşmeye, bu kadar anlaşmaya bizim Amerika’da parası ödenmiş, üzerine Türk bayrağı yapışmış altı tane F-35 uçağımız var. Türkiye’nin parasını ödediği F-35’ler Amerika’da hangarda duruyor. Hiçbir şeyi beceremiyorsan, hiçbirini alamadıysan, F-35’lerimizi isteseydin, alıp getirseydin ama kendine meşruiyet arayan, maalesef Trump’ın altına çektiği sandalyeye güvenen Erdoğan’a söylüyorum: Sandalyeyi, makamı, mevkiyi, koltuğu millet verir, millet alır. Trump, altına sandalye çektiyse o sandalyeyi altından millet çekip alacak” dedi.
CHP’nin Silivri’de tutuklu bulunan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na özgürlük ve erken seçim talebiyle her hafta Türkiye’nin başka bir ilinde düzenlediği “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin 57’incisi, Afyonkarahisar’da yapıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mitingte yaptığı konuşmada, şunları söyledi:
“Siyaset öncelik belirleme işidir. Benim önceliğim, bizim önceliğimiz bu meydandır. Oradan bizleri dinleyenlerdir. Evlerinde, ekran başında bizi dinleyenlerdir. Ama Erdoğan’ın önceliği başkalarıdır. O, 19 Mart darbe sürecinde sizin, bizim rezervimizi sadece zenginlere, paralarını alıp gidenlere, borsadan çıkanlara, döviz yaptıranlara, yabancı yatırımcılara harcadı ve sen dönüp isteyince ‘yok’ diyor.
“Çoluğunun, çocuğunun boğazından geçecek lokması da Erdoğan tarafından haciz altındadır”
Bakın, o gün harcadığı para 160 milyar dolar. O günden bugüne bu, çiftçiye bir yılda ödenen desteklerin tam 100 katı. Bu, emeklilere bir asgari ücret vermek için ihtiyaç olan paranın tam 150 katı. Asgari ücreti 30 bin lira yapmak için gerekli paranın tam 120 katı. Yani size ‘para yok’ diyenler yalan atıyorlar. Size kaynak yok diyenler yalan atıyor. Polise mesai vermeden çalıştırıp ‘kaynak yok’ diyenler yalan atıyor. Jandarmanın da, polisin de, infaz koruma memurunun da, öğretmenin de, çoluğunun, çocuğunun boğazından geçecek lokması da Erdoğan tarafından haciz altındadır.
“Bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının devri başlayacak”
Mutlaka kurtaracağız bu ülkenin geleceğini. Çocuklarınızın geleceğini, bu ülkenin evlatlarının geleceğini kurtaracağız. Herkesi doyuracağız. Herkesin karnı doyacak. Herkes yarınlara umutla bakacak. Bakan çıkıyor diyor ki, ‘Tasarruf yapacaksak elbette emekliden, asgari ücretliden yapacağız’. Avrupa’da son 10 yılda asgari ücretin en az arttığı ülkeyiz. AKP geldiğinde 10 emekliden üçü çalışıyordu. Şimdi altısı çalışıyor. Yine Avrupa Birliği ülkelerinde emekliler gayrisafi milli hasılanın yüzde 10’unu alıyorlar. Ama Türkiye’de sadece yüzde 3,7’sini alıyorlar. ve bizde bakan çıkmış, hala daha emekliden tasarruf etmekten bahsediyor. Burada bakana şunu söylüyorum: Sen de haklısın, doğrusunu sen de biliyorsun, bu meydan da biliyor. Sandık gelecek, oylar sandığa girecek, bir devir kapanacak. Yeni bir devir başlayacak. Bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının devri başlayacak.
“Amerika’ya giderken hediye paketi yaptırmış. Hediye paketinin içinde yok yok…”
Erdoğan’ın kendine çalıştığı yetmedi, zenginlere çalıştığı yetmedi. Şimdi elde avuçta kalan da Trump’a çalışıyor. Trump’ın kapısını aşındırdı. Oralardan meşruiyet arıyor. Emekliye para yokken, asgari ücretliye para yokken, don vurmuş çiftçinin hasarı karşılanmazken, Amerika’ya giderken hediye paketi yaptırmış. Hediye paketinin içinde yok yok… 225 tane Boeing uçağı, sıvılaştırılmış gaz, bademden pirince, cevizden Amerikan otomobiline, Amerikan viskisine, makyaj malzemesine kadar tamamının gümrük vergilerini sıfırladı. Senin ürettiğinde vergi var, pahalı kalıyor. Amerika’dan gelen ucuz kalıyor, kapış kapış gidiyor. Türk çiftçisine, Türk üretimine atılan en büyük kazık. Kendi ülkesinden her şeyi verdi ama kendisi elleri boş döndü. Ne aldın? Hiçbir cevap yok.
“Hiçbir şeyi beceremiyorsan, hiçbirini alamadıysan, F-35’lerimizi isteseydin, alıp getirseydin”
Meşruiyet almış, milletin gözünden düşmüş, meşruiyeti Amerika’da aramış, Trump’ın kendisini övmesiyle güya meşruiyet kazanmış. Hiçbir şey olmasaydı bile bu kadar tavize, bu kadar görüşmeye, bu kadar anlaşmaya bizim Amerika’da parası ödenmiş, bitmiş, üzerine Türk bayrağı yapışmış altı tane F-35 uçağımız var. Geçen dönem bunlara el koydular. Bizi F-35 programından attılar. İsrail’de F-35 var, Yunanistan’da var. Türkiye’nin parasını ödediği F-35’ler Amerika’da hangarda duruyor. Hiçbir şeyi beceremiyorsan, hiçbirini alamadıysan, F-35’lerimizi isteseydin, alıp getirseydin ama kendine meşruiyet arayan, maalesef Trump’ın altına çektiği sandalyeye güvenen Erdoğan’a söylüyorum: Sandalyeyi, makamı, mevkiyi, koltuğu millet verir, millet alır. Trump, altına sandalye çektiyse o sandalyeyi altından millet çekip alacak.
“Erdoğan’ın dostu Trump’tır, Trump’ın dostu Netanyahu’dur, Erdoğan Netanyahu’nun dostudur”
Gazze’de çok büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. 65 bin çoğu çocuk ve kadın, öldü. 165 bin kişi sakat kaldı, savaştan etkilendi. Bu soykırıma karşı, Erdoğan Amerika’ya giderken Filistin’in bir ümidi vardı. Bizim hakkımızı savunur mu? Biz de dedik ki, ‘Git, Filistin’in hakkını savun. Netanyahu’nun bir savaş suçlusu olduğunu söyle. Trump’a, ‘İsrail’i desteklemekten vazgeç’ de ve oradan Filistin için iyi bir sonuç al. Ben Amerika dönüşü Esenboğa Havaalanı’nda seni karşılayıp tebrik edeceğim’ dedim. ‘En büyük teşekkürü ben edeceğim’ dedim. Gitti Amerika’ya, görüşmeyi yaptı. Görüşmede Boeing’in B’si var, nükleer enerjinin N’si var, sıvılaştırılmış doğal gazın N’si var. Ama maalesef Gazze’nin G’si yok. Gazze’nin G’sini konuşmadı. Çünkü bana, dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. Dostumun dostu dostumdur, dostumun düşmanı benim de düşmanımdır. Erdoğan’ın dostu Trump’tır. Trump’ın dostu Netanyahu’dur, Erdoğan, Netanyahu’nun dostudur.
“Trump’la öğle yemeği yiyen Erdoğan’dan Filistin’e dost olmaz”
Filistin bizim dostumuzdur. Netanyahu Filistin’in düşmanıdır. Biz Netanyahu’ya düşmanız, Filistin’e dostuz. Biz, 3. Cumhurbaşkanımız Bülent Ecevit’in Yaser Arafat’a nasıl destek verdiyse, Mahmud Abbas’a o desteği veririz. Biz Deniz Gezmiş ve arkadaşları, Filistin’e nasıl destek verdiyse, Filistin’e o desteği veririz. Ama işi gelince milli görüşçü olan, işi gelince milli görüş gömleğini çıkaran, işine gelince ‘Filistin davası benim davam’ diyen ama şimdi gidip Netanyahu’ya ‘savaş kahramanı’ diyen, Trump’la öğle yemeği yiyen Erdoğan’dan Filistin’e dost olmaz. Buradan, bütün dünyanın gözü önünde Sumud Filosu Filistin’e doğru ilerlerken, İspanya cesaret gösterip filoyu koruyor, İtalya filoyu koruyor ama esas koruması gerekenler Trump’tan korkularına susuyorlar. Sumud Filosunu, Deniz Kuvvetleri korumalıdır. Türkiye, Filistin’e sonuna kadar sahip çıkmalıdır. Her şey bittiğinde mazlum Gazzeliler bugünlere bakınca, tepelerine yanan bombaları değil belki onu unutacaklar. Ama Netanyhau’nun dostu Trump’la yemek yiyen, şakalaşan ve kendilerini unutan Erdoğan’ı asla affetmeyecekler.
“Trump, Erdoğan’ın 19 Mart darbesini görünce ‘bizim çocuklar başardı’ demiştir”
19 Mart darbesinden sonra, yani bu milletin sofrasından kalkıp Trump’ın sofrasına oturanlar, ondan icazet alanlar Cumhurbaşkanı adayımıza, siz takdir ederseniz, millet takdir ederse bir sonraki cumhurbaşkanımıza Ekrem İmamoğlu’na, geleceğin iktidar partisi Cumhuriyet Halk Partisi’ne darbe yapmaya kalkıştılar. Biliyorsunuz bu darbeciler hep Amerika’dan icazet alır. Kenan Evren, 1980’de Amerika’dan icazet almış, darbeyi yapmıştı. Ertesi gün Amerikalılar haberi birbirine ‘bizim çocuklar başardı’ diye duyurdular. 1980 darbecileri Amerika’nın bizim çocuklarıydı 31 Mart’ta seçimleri kaybedince demokrasiden ayrılanlar, 19 Mart darbesine kalkışanlar Trump’ın bizim çocuklarıdır. Trump, Erdoğan’ın 19 Mart darbesini görünce ‘bizim çocuklar başardı’ demiştir.”
(Sürecek)