(BOLU) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’nin açılışında siyasi parti liderleri ile bir araya geldiği görüntüleri kastederek, “Birileri kendini gayrimeşru görüp, CHP’nin olmadığı yerde ‘aman aman’ deyip yıllardır bayramlaşmadığı partileri davet edip çay içti diye, yıllardır elini sıkmadıklarına şimdi çeşitli umutlarla el uzattılar diye esas kızılacak dururken, hiçbir günahı olmayan kişilere, parti seçmenlerine ağır gelecek sözler, laflar söylenmesin. Çünkü bildiğimiz bir şey var. Biz Cumhuriyet Halk Partisi‘ni bir cephe olarak savunmuyoruz. Biz Türkiye’nin bütün demokrasisini savunuyoruz. Bunun için muhalefete muhalefet devrini çok gerilerde bıraktık” dedi.
CHP’nin Silivri’de tutuklu bulunan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na özgürlük ve erken seçim talebiyle her hafta Türkiye’nin başka bir ilinde düzenlediği “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin 59’uncusu Bolu’da yapıldı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mitingde yaptığı konuşmada, TÜİK’in bugün açıkladığı eylül ayı enflasyonuna ilişkin, “Yüzde 3,2 enflasyon aylık. Bir de çıkıp diyorlar ki: ‘Enflasyon dünyanın sorunu’. Dünya enflasyonu önce yendi, sonra pandemi geldi. Enflasyonlar yükselmeye başladı. Almanya’da 3 olan enflasyon 6’ya çıktı, paniğe kapıldılar. Avrupa ülkelerinde 4 olan enflasyon 8 oldu. Hızla harekete geçtiler. Faiz silahını doğru kullandılar ve enflasyonları aşağı çektiler. Bugün Avrupa Birliği’nin enflasyon oranı yıllık yüzde 2,7. Bizim bir aylık enflasyon Avrupa’nın yıllık enflasyonundan fazla. Yani enflasyon her yerde var. Hayat pahalılığı dünyanın sorunudur diye söyleyen kim varsa yalan atıyor” dedi. Özel, şunları kaydetti:
“Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu ülkeyi Avrupa Birliği’nin tam üyesi yapacağız. Enflasyonu onlar gibi yüzde 1,5 yapacağız. Bolu’nun çiftçisi de Atatürk’ün dediği gibi ‘milletin efendisi’ olacak, emeklisi de, asgari ücretlisi de onurlu bir yaşam sürecek.
Bu yılın ilk 9 ayının enflasyonu yüzde 25’i aştı, kendi rakamlarıyla. Asgari ücreti yılbaşında 22 bin lira yaptılar. Şimdi onun satın alma gücü o güne göre 16 bin 500’e düştü. Yalvarıyoruz, mücadele ediyoruz. Seçimde ‘asgari ücrete dört kez zam yapabiliriz’ diyenler yılda bir sefer veriyorlar. Onu da enflasyonun altında veriyorlar. Bir daha asgari ücretliye selam bile vermiyorlar.
“Asgari ücretliye yılda bir kere ver, sonra selam bile verme”
Buradan hem asgari ücretlilere hem de ona oranlı olarak biraz üzerinde maaş alan herkese açıkça söylüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında insanca bir asgari ücret, aynı dünyadaki gibi bir yıldan sonra kıdemle hızla ondan uzaklaşan bir ücret politikası ve bu asgari ücretle her ay maaşı enflasyona göre ayarlanan ve otomatik olarak zamlanan asgari ücret verilecek.
Asgari ücretliye yılda bir kere ver, sonra selam bile verme. Bu devir bitecek. Her yıl bir önceki ayın enflasyonu maaşlara yansıtılacak. Söz veriyoruz. Buradan sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin yaptığı her mitinginde, her eyleminde, her toplantısında sizler böyle kendi geleceğinize sahip çıktıkça, kendi demokrasinize sahip çıktıkça Cumhuriyet Halk Partisi’nin de size nasıl sahip çıkacağını, sorunları nasıl çözeceğini, her soruna hangi çözüm önerisini ürettiğini daha sık ve daha çok duyacaksınız.
“Cumhuriyet Halk Partisi adayıyla, grubuyla, örgütüyle, milletiyle birlikte adım adım iktidara yürüyor”
Cumhuriyet Halk Partisi grubu yarın Bolu’da yaptığı kamptan sonra hem Meclis zemininde sorunlar kadar çözümleri söyleyen, hem sokaklarda, meydanlarda katıldıkları her toplantıda Türkiye’yi yönetmeye hazır kadrolarımızın ve Türkiye’yi nasıl yöneteceğimizi, ilk 100 günde, 500 günde neler yapacağımızı, kalıcılaşmış görünen sorunları nasıl hızla ortadan kaldıracağımızı teker teker anlatacaklar. Cumhuriyet Halk Partisi adayıyla, grubuyla, örgütüyle, milletiyle birlikte adım adım iktidara yürüyor.
“Ekrem Başkan o diplomasızı üç kez üst üste yendi”
Ekrem Başkan’ın sebebsiz yere içeride yattığını kimse sanmasın. Büyük bir suçu var. Çünkü, örneğin 31 yıl önce birisi bir cinayet işlemiş olsa, bugün itiraf etse, yargılanmıyor, ‘zaman aşımı var’ diyorlar. Ekrem Başkan’ın 35 yıl önce, 17 yaşındayken, kayıt yaptırıp 34 yıl önce nakille geldiği, diploma aldığı üniversitenin diplomasını 31 yıl sonra iptal ediyorlar. O başımızdaki diplomasızı gönderip yerine helal diplomasıyla Ekrem Başkan’ı getirmeye kararlı mısınız? Şimdi öyle bir suçu var ki, Ekrem Başkan o diplomasızı üç kez üst üste yendi. Dördüncüyü yenmeye de karar verdi. O yüzden saldırıyorlar bu kadar.
“Çok kıymetli mineralleri, nadir elementleri Trump istediği için, aynı Ukrayna’da olduğu gibi, Trump’a vermeye çalışıyor”
Erdoğan kendine çalıştı, yetmedi. Zenginlere çalıştı, yetmedi. Şimdi kime çalışıyor? Trump’a çalışıyor. Öyle bir şey ki, Trump’ın istedikleriyle kendi isteğini Trump’a ediyor. Dünyanın en acımasız alışverişi, o kadar zengin ülke, bu kadar yoksulluk, zorluk içinde yaşayan bir ülke, onların bize katkı yapması gerekirken, gidiyor, anlaşma yapıyor. 250 tane Boeing alacak. Fahiş fiyata Amerika’dan sıvılaştırılmış gaz alıyor. Türkiye’de Eskişehir’dekiler başta olmak üzere çok kıymetli mineralleri, nadir elementleri Trump istediği için, aynı Ukrayna’da olduğu gibi, Trump’a vermeye çalışıyor.
Peki bunları yapıp da karşılığında ne alıyor? Hiçbir şey. Ne almış biliyor musunuz? Kendisi için meşruiyet almış. Ben söylemiyorum. Ben söylesem çıkıp itiraz etmekte haklı. Demesi lazım ki, ‘Ya ben seçime girdim de, seçimden çıktım da, o da bu da’… Meşruiyetin iki ayağı var. Birisi sandıktan çıkacaksın ama sonra demokratik ve adil yöneteceksin. Ben, sandıkla ilgili kısmıyla bunu getiren anayasa değişikliğinin öncesinde, sırasında, sonrasında olanlar; başta OHAL olmak üzere zaten meşruiyeti tartışmalı ama dese ki, ‘Son sandıktan çıktım, devamında da adil yönetmedin, demokratik yönetmedin’. Ama bunları ana muhalefet lideri olarak ben değil; gidip de icazet aldığı, yan yana poz vermek için uğraştığı Trump söylüyor.
“Türkiye’de bir meşruiyetinin kalmadığını, Amerikan kamuoyunun da onu meşru bir aktör görmediğini kendi tespit etmiş”
Gitmeden önce Trump’ın Ankara Büyükelçisi, ‘Hiç aklıma gelmemişti. Trump çok zeki bir adam. Erdoğan’a meşruiyetini vereceğim. Her şey güzel olacak. Her şeyi alacağım’ diyor. Gittiği gün Filistin’le ilgili bir soruya, ‘Trump savaşı bitiremedi’ dedi diye bu sefer Dışişleri Bakanı, Erdoğan hakkında ‘5 dakika görüşmek için yalvarıyorlar. Erdoğan da gelecek, görüşecek. Bütün meseleler burada biter. Bir de ileri geri konuşuyorlar’ diyor. Bu büyükelçi, o Dışişleri Bakanı bunu dedikten sonra, hiçbir şey olmamış gibi, Trump’ın yanına gitti. İlk cümle ne? Trump dedi ki: ‘Hileli seçimleri en iyi bu bilir.’
Meşru olmadığını, Türkiye’de bir meşruiyetinin kalmadığını, Amerikan kamuoyunun da onu meşru bir aktör görmediğini kendi tespit etmiş. Mineraller, madenler, Boeingler, gazlar karşılığında ona meşruiyet vermiş. Buradan Erdoğan’ın gözünün içine baka baka söylüyorum. Meşruiyet okyanus ötesinden, Amerika’dan alınmaz; Bolu’dan alınır, milletten alınır.
“Yıllardır elini sıkmadıklarına şimdi el uzattılar diye hiçbir günahı olmayan kişilere ağır gelecek sözler söylenmesin”
Bu kadar zulüm, bu kadar haksızlık, bu kadar mücadele, bir de gitmiş Trump’tan icazet alıp darbeye girişmiş, bir de üstüne meşruiyeti de oralarda arıyor. Açıkça söylüyorum. Geçtiğimiz hafta bu otobüsün üstünde Filistin mitingi için muhalefet partilerinin liderleriyle birlikteydik. Her zor günümüzde bize koşan, gelen, destek açıklayan güçlü bir muhalefet var Türkiye’de. İYİ Parti’nin, DEVA’nın, Gelecek’in, Saadet Partisi’nin yeni mücadele hattıyla, Yeniden Refah Partisi’nin, DEM Parti’nin tüm süreçlerde CHP’ye yapılan saldırılarda destek açıklamalarını okuduk, ziyaretlerini kabul ettik, müteşekkirliklerimizi de bildirdik. Birileri kendini gayrimeşru görüp, birileri CHP’nin olmadığı yerde ‘aman aman’ deyip yıllardır bayramlaşmadığı partileri davet edip çay içti diye, yıllardır elini sıkmadıklarına şimdi çeşitli umutlarla el uzattılar diye esas kızılacak dururken, hiçbir günahı olmayan kişilere, parti seçmenlerine ağır gelecek sözler, laflar söylenmesin. Çünkü bildiğimiz bir şey var. Biz Cumhuriyet Halk Partisi’ni bir cephe olarak savunmuyoruz. Biz Türkiye’nin bütün demokrasisini savunuyoruz. Bunun için de şunu biliyoruz ki: Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz.
“Kimse, iktidara muhalefet etmek varken muhalefete muhalefetle uğraşmasın”
Bunun için muhalefete muhalefet devrini çok gerilerde bıraktık. Geçmişte hatalar oldu, kusurlar oldu, tartışmalar oldu. Haklıyı, haksızı orada bıraktık. Biz önümüze bakarken kol kola, omuz omuza, dayanışma içinde; başımızdaki bu kötülüğe karşı kendini getiren, sandıktan kaçan, demokrasi treninden inen, bir daha seçim yapmamayı bile hesap eden, yapacaksa da kendinden sonrasına veliahtı bile aileden arayan birine karşı demokratik mücadele ile kazanacağız. Mücadeleyi büyütmeye, bütün muhalefete hep beraber sarılmaya söz mü? Söz mü? Sakın ha sakın kimse, iktidara muhalefet etmek varken muhalefete muhalefetle uğraşmasın. Bizim hedefimiz belli. Sandık gelecek, başımızdaki bu cebbarut iktidar gidecek.”
(SÜRECEK)