(NİĞDE) – CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, kırmızı et fiyatlarında yeniden artış yaşandığına dikkati çekerek, “Dar gelirli için et lüks oldu. Ülkemizde et fiyatları yükselmeye devam ederse vatandaş sofrasından tümden çekilecek, gramla ürün almak dahi zorlaşacak. Tarım ve hayvancılık politikaları ithale dayanmayan, yerli üreticiyi destekleyen ve tüketiciyi de koruyarak uygun fiyatla et almasını sağlayacak politikalar oluşmalıdır” dedi.
Gürer, Niğde’nin Bor ilçesinde kasap esnafıyla bir araya gelerek, et fiyatlarındaki artışı ve besicilerin yaşadığı sorunları yerinde dinledi.
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, kesimhane fiyatların artışının raflara katlayarak ulaştığını, ithal hayvan etinde de ciddi fiyat artışı olduğunu, son tüketiciye ulaşana kadar fiyatların hızla arttığını belirtti.
Ulusal Kırmızı Et Konseyi (UKON) Ankara 2 Ocak 2025 tarihli kombina ve kesimhanelerden alınan haftalık fiyatlarına göre dana yağsız etin 374 TL, kuzu yağsız etin ise 443 TL olduğunu ifade eden Ömer Fethi Gürer, 25 Eylül 2025 tarihi itibarıyla ise dana yağsız etin 468 TL’ye, kuzu yağsız etin ise 508 TL’ye yükseldiğini kaydetti. Gürer, “Yaklaşık dokuz ayda dana etinde 94 lira, kuzu etinde 65 liralık kesimhane fiyat artış yaşandı. Kısa bir süre dana etinde fiyatlarındaki artış engellenmiş olsa da 25 eylül itibariyle dana eti geçen aya göre yüzde 2,8, kuzu eti ise yüzde 5,4 arttı. Bu artış son satış noktasına kadar zamlanarak vatandaşa ulaşınca Vatandaşın sofrasına et girmesi iyiden iyiye zorlaştı” dedi.
“Yüzde 100 üzerinde bir fiyat artışı var”
Et ve Süt Kurumu eti olarak Ankara’da özel bir market reyonunda satılan Angus bonfile etinin kilosunun 1200 TL’den etiketlendiğini belirten Gürer, yerli etin kesim fiyatları karşısında, fiyat dengelemek için yurt dışından getirilen ithal hayvan etinin bazı bölümlerinin kilosunun 1000 lirayı aşmasına neden olduğunu aktardı.
Gürer, “2024 Nisan ayında 324 liradan satılan 1 kg kuşbaşı Et ve Süt Kurumu etinin özel bir markette satış fiyatı bugün ikiye katlamış durumda. Yüzde 100 üzerinde bir fiyat artışı var” dedi.
Artan maliyetler ve yanlış politikalar nedeniyle hayvancılık sektörünün de zor günlerden geçtiğini ifade eden Gürer, “Üreticiye yeterli destek sağlanmalı. Besici yem, veteriner giderleri, ahır masrafları, mazot, elektrik ve diğer girdiler altında eziliyor. Bu kısır döngü kırılmadığı sürece fiyatlar artmaya devam edecek. İthalat çözüm değil, yerli hayvancılığın geliştirilmesi şart” diye konuştu.
“Dar gelirli için et lüks oldu”
Etin temel gıda olmasına rağmen emekli, sabit ve dar gelirli aileler için artık lüks tüketim haline geldiğine işaret eden Gürer, şunları kaydetti:
“Ülkemizde et fiyatları yükselmeye devam ederse vatandaş sofrasından tümden çekilecek, gramla ürün almak dahi zorlaşacak. Tarım ve hayvancılık politikaları ithale dayanmayan, yerli üreticiyi destekleyen ve tüketiciyi de koruyarak uygun fiyatla et almasını sağlayacak politikalar oluşmalıdır. Besici, kesimhaneye verdiği hayvanın fiyatı özel marketlerde üç kat artarak tüketiciye ulaşıyorsa burada bir sorun var demektir. Kasapta fiyat artışı giderlerine bağlanarak gerekçelendirilse de marketlerin Et ve Süt Kurumundan temin ettiği et fiyatlarının bölümlere göre 1000 TL’den başlayıp 1500 TL’ye kadar çıkması, sürecin iktidar tarafından doğru yönetilmediğini göstermektedir.
2010 yılından bu yana 10 milyon baş büyükbaş hayvan ithal edildi. 12 milyar dolar yurt dışına para verildi ama sorun çözülmedi. Çünkü yerli üretim yeterince desteklenmedi, çiftçimize sahip çıkılmadı. Ankara’da özel markete gittim, dana bonfile kilosu 12000 TL . Bu Türkiye’de çoğu yerde satılan fiyatın üstünde. Et ve Süt Kurumu’nun ithal getirdiği ürün de bu fiyatlardan satılıyorsa neden ithalat yapılıyor. İthalat amacı piyasayı dengelemek diye masal anlatanlar et ve süt kurumu ithal et fiyatı açıklamalıdır. Niğde ili Bor ilçesinde Kasapta bonfile 800-900 TL. Pirzola 650 TL, kıyma 650 TL, dana eti kemiksiz 700 TL. Şimdi ithal ürün Ankara’da bonfile 1200 TL’den satılıyorsa bu nasıl olacak?”
Kasap Çopur: “Satışlarımız geçen seneye göre yüzde 75 düştü”
Bor’da uzun yıllardır babadan oğula kasaplık yapan Cemal Çopur ise şunları söyledi:
“Satışlarımız geçen seneye göre yüzde 75 düştü. Vatandaşın alım gücü yok. Para pul oldu. Dana karkas kesimde 460-470 TL’ye dayanır. Bizim kasaplık geçmişimiz eskiye dayanır. Dedem kasap, babam kasap, amcalarım kasap, ben kasabım, oğlum kasap. Niğde’nin en eski kasaplarından biriyiz ama kasaplık bitmek üzere. Market fiyatları bizden pahalı. Ankara’da bazı kasaplar eti 1000 liraya satıyor, bizden ise 650-700 TL’ye satılıyor. Hayvancılık da daraldı. Bir çobanın aylığı 50-70 bin lira oldu, çoban bulmak zor. Dört çobanım vardı, hepsi kaçtı. Bir 50 kg torba yem 850 lira. Gelir yok, gider çok. 12 damızlık hayvanım var ama ben yılbaşında bırakacağım, oğlum devam edecek. Bitti, ben bırakacağım.”
“Yem sübvanse edilmeli, yerli hayvancılık desteklenmeli”
Sorunun çözüm yollarına değinen Gürer ise şu önerilerde bulundu:
“Bu iş çözümlenebilir. Yemin sübvanse edilmesi, besiciye yeterli desteğin verilmesi, yerli hayvancılığın geliştirilmesi, çiftçinin giderlerinin azaltılması gerekir. Şu an hayvancılık yapan çiftçilik yapmıyorsa ayakta kalamaz. Anadolu’da kasaplarda ortalama fiyat 600-700 TL iken aynı ürün ithal geldiğinde büyük marketlerde 1000-1100 TL aralığında satılıyor. Burada büyük bir yanlışlık var. Hem üretici hem kasap sıkıntıya düşerken büyük market bu işin kaymağını yiyor. Türkiye bu süreci çözmek zorunda çünkü çocuklar et ve sütten mahrum kalıyor, protein alamıyor. Geleceğimizin çocuklarının gelişimi bile bu nedenle sorunlu hale gelir.Emekli,sabit gelirli ete erişmesi de giderek zorlaşıyor.”