ATO Başkan Yardımcısı Aktay: “Cebri icra ticaretin sigortasıdır”

ATO Baskan Yardimcisi Aktay Cebri icra ticaretin sigortasidir ATO Baskan Yardimcisi Aktay Cebri icra ticaretin sigortasidir

ATO Baskan Yardimcisi Aktay Cebri icra ticaretin sigortasidir

Ankara Ticaret Odası (ATO) konkordato, icra gibi ticareti yakından ilgilendiren düzenlemeler nedeniyle Adalet Bakanlığı tarafından tartışılmaya açılan ‘Cebri İcra Kanunu Taslağı’nı düzenlediği bir panelle ele aldı.

Ankara Ticaret Odası (ATO) ev sahipliğinde ve Adalet Bakan Yardımcısı Niyazi Acar’ın da katılımıyla Cebri İcra Kanunu Taslağı’nı bir panelle ele alındı.

“Ön taslağı tüm kamu kurumlarına ve oda ve borsalara gönderdik, çok fazla katkı istiyor ve bekliyoruz”

ATO Duatepe Hizmet Binası’nda gerçekleşen panelin açılışında konuşan Adalet Bakan Yardımcısı Niyazi Acar, Cebri İcra Kanunu Taslağı’nın ön taslak olduğunu ve ilgili tüm kesimler tarafından tartışılmasını istediklerini söyledi. Acar, “Bakanlık olarak biz bu ön taslağı tüm kamu kurumlarına, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne dolayısıyla oda ve borsalara, barolara, üniversitelere gönderdik. Altı ay da süre verdik. Çok fazla katkı istiyor ve bekliyoruz, buna ihtiyacımız var. Bu çerçevede ATO’da Panel düzenlemesi önemli, çok teşekkür ediyorum. Ne kadar çok tartışılırsa o kadar tekamül olur. Kanun taslağını yasalaşmadan önce tartışırsanız, yasalaştıktan sonra tartışılmaz, uygulanır. Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar, yani hakikat güneşi fikirlerin açık ve net çarpışmasından doğar. Tartışılarak farklı pencerelerden bakılarak güzel şeyler olacaktır. Lütfen eleştirilerinizi esirgemeyin” diye konuştu.

“Cebri icra ticaretin sigortasıdır”

ATO Başkan Yardımcısı Temel Aktay da açılışta yaptığı konuşmada, Cebri İcra Kanunu Taslağı konuşulurken ekonominin omurgasının ele alındığını belirterek, “Cebri icra, ticaretin sigortası, işlerin kötüye gitmesi durumunda şirketlerin ve ticaretin ayakta kalmasını sağlayan, ekonomiye güvenin sarsılmasını önleyen en önemli araçtır. Taslağın dağınık mevzuatı sadeleştirmesi, modern bir yaklaşım getirmesi ve ticari hayatın gerçeklerine uygun bir şekilde hazırlanması önemli” açıklamasında bulundu.

“ATO olarak, Cebri İcra Kanun Taslağı’nın etkinliği ve öngörülebilirliği artıracak bir adım olmasını son derece önemsiyoruz”

Ticaretin birinci şartının güven olduğunu kaydeden Aktay, “Güvenin olmadığı yerde yatırım olmaz, üretim olmaz, istihdam olmaz, Bir sözleşme yapılırken, bir mal satılırken, bir çek yazılırken herkesin aklında şu vardır: “Ya ödenmezse ne olur?” İşte o soruya verilecek “adil, öngörülebilir, hızlı” bir cevap, bütün sistemin işleyişini belirliyor. Bugün mevcut sistemde, alacaklının hakkına kavuşması uzun sürüyor, hatta bazen alacaklı alacağını unutmak zorunda kalıyor. Zor duruma düşen bir işletmeden, devlet, bankalar ve finansal kurumlar alacaklarını öncelikli olarak tahsil edebilirken, ekonomimizin lokomotifi durumunda olan ancak finansmana erişmekte daima zorluk çeken KOBİ’lerimizin alacakları ne yazık ki tahsil edilemeyen alacaklara dönüşüyor. Takip süreçleri karmaşık, dosya yükü ağır, yargının ve icra dairelerinin iş yükü çok fazla. İflas süreçleri uzadıkça uzuyor, konkordato süreci çoğu zaman kötüye kullanılıyor. Bu durum, ticari hayatın temposuna uymuyor. Çünkü reel sektör hızlı karar alır, hızlı üretir, hızlı satar ama hukuk ağır işlediğinde o hız zincirleniyor. Bu yüzden biz ATO olarak, Cebri İcra Kanun Taslağının etkinliği ve öngörülebilirliği artıracak bir adım olmasını son derece önemsiyoruz” ifadelerine yer verdi.

“İcra süreçlerindeki gecikme ekonominin damarlarında pıhtı”

Konkordato sistemindeki aksaklıklara dikkat çeken Aktay, “Mevcut konkordato sistemi, başvuruda bulunan şirketi koruma şemsiyesi altına alıyor ancak o şirketle ticaret yapanları şemsiye dışında bırakıyor. Bugün bir işletme alacağını tahsil edemediğinde, sadece kendisi değil, tedarikçisi, çalışanı, devlete ödediği vergi zinciri de etkileniyor. Çekini bozduramayan, alacağını tahsil edemeyen büyük bir sıkıntı içinde yaşarken, konkordato şemsiyesi altına giren şirket tüm sıkıntıların dışında kalıyor. İcra süreçlerindeki her gecikme, ekonominin damarlarında pıhtı gibi dolaşıyor. Konkordato, aslında doğru kullanıldığında işletmeye “nefes aldıran” bir mekanizmadır. Ancak son yıllarda bu süreç, zaman zaman kötüye kullanıldı. Alacaklı mağdur oldu, güven sarsıldı. İşte bu nedenle taslakta konkordato komiserlerinin niteliklerinin artırılması, sürecin şeffaflaştırılması, gözetim mekanizmasının güçlendirilmesi çok önemli. Konkordato uygulamalarındaki aksaklığı görünce dünyada bu uygulamalar nasıl yapılıyor diye baktık. Konkordato düzenlemesinin sadece İsviçre ve Türkiye’de yer aldığını tespit ettik. Almanya’da, Fransa’da, Amerika’da yeniden yapılanma modellerinin işletmeleri batmaktan koruduğunu gördük. Bizde de bu tür yapıların daha etkin olup olmayacağı hususunun bu panel vesile ile değerlendirilmesini arzu etmekteyiz” değerlendirmesinde bulundu.

“ATO olarak hukuk güçlü olursa, ekonominin de güçlü olacağına inanıyoruz”

Cebri İcra Kanunu Taslağı’nın sadece hukukçuların değil, her girişimcinin, her üreticinin kısacası her vatandaşın meselesi olduğunu vurgulayan Aktay, “Biz ATO olarak şuna inanıyoruz: Bir ülkede hukuk güçlü olursa, ekonomi de güçlü olur. Adalet hızlı olursa, ticaret de cesur olur. Hukukun üstünlüğünün temin edildiği ülkelerde ekonomide verimliliğin, etkinliğin, büyümenin ve rekabetin tesis edildiği hepimizin gözlemlediği bir gerçektir. O yüzden bu taslak, sadece hukukçuların değil, her girişimcinin, her üreticinin, her vatandaşın meselesidir. Ankara Ticaret Odası olarak, böylesine önemli bir düzenlemenin yapıldığı sürece izleyici olarak değil katılımcı olarak dahil olmak istedik. Bu nedenle panel düzenledik ve panelimizin sonunda, bugün burada konuşulan bütün görüşleri rapor haline getirip, üyelerimize, Adalet Bakanlığımıza, ilgili kurumlarımıza ve kamuoyuna sunacağız” dedi.

“İcra ve iflas kanununun uygulanabilir bir sadeliğe kavuşturulması gerekiyordu”

Cebri İcra Kanun Taslağı Bilim Komisyonu Başkanı, Eski Adalet Bakanı ve İstanbul Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Öztek ise, Cebri İcra Kanunu Taslağı için 29 kişiden oluşan bir komisyon olarak 9 yıldır çalışma yürüttüklerini belirtti. Öztek, konuşmasında, hazırladıkları 543 maddelik taslağın, görüş ve eleştirilerin alınması için kamuoyuna açıklandığını söyledi. Yürürlükte olan ‘İcra ve İflas Kanunu’nun, İsviçre örnek alınarak hazırlandığını ve 1932 yılında yayımlandığını anlatan Öztek, şu ifadelere yer verdi:

“Bugünün bakış açısıyla yeni bir icra iflas kanunu hazırlanması hiç kuşkusuz gerekliydi. Nitekim icra ve iflas hukuku ekonomiyle iç içedir. Biz icra ve iflas hukukçuları ekonomide işler iyi gidiyor mi gitmiyor mu bunu anlamak için iflaslara ve konkordatoya bakıyorduk. Kanun nerdeyse 100 yıllık bir kanun ve bu sürede tam 41 değişiklik yapıldı. 1965 ve 2004 yıllarında değişiklikler yapıldı. 1965 değişikliği özellikle icra ve iflas kanununun bütün ana ilkelerinin hepsini baştan aşağı değiştiren bir değişiklikti. Yani icra ve iflas kanununun bütünlüğü bozulmuştu. Kolayca anlaşılabilir ve uygulanabilir bir sadeliğe kavuşturulması gerekiyordu.”

Mevcut Kanun’un adı İcra ve İflas Kanunu iken yeni kanun için ‘Cebri İcra’ adını önerdiklerini bildiren Öztek, “Gönül rıza ile ödenmeyen alacakların tahsilini konu alan hukuk branşının adı Cebri İcra hukukudur. Bu nedenle kanunun adının da böyle olmasını önerdik. Son kararı siyasi irade verir” dedi. Komisyon olarak hazırladıkları Cebri İcra Kanun Taslağı’nda gerçekleştirdikleri değişikliklerden örnekler veren Öztek, taslakta Konkordato konularına bakmak üzere İflas Mahkemesi kurulmasının yer aldığını anlattı.

Açılış konuşmalarının ardından program, panelle devam etti. Yeminli Mali Müşavir Nazmi Karyağdı’nın moderatörlüğünü üstlendiği panelde, Cebri İcra Kanunu Taslağı’nın farklı yönleri alanında uzman isimler tarafından ele alındı. – ANKARA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Yerel