Ankara’da CHP’li Kadınlardan “Boş Tencere” Eylemi… Asu Kaya: Bu Ülkede Yoksulluğun Bile Cinsiyeti Var

(ANKARA) – CHP Ankara İl Kadın Kolları, 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü kapsamında “Boş tencereni al sen de gel” eylemi düzenledi. CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya, “Devletin açmadığı her kreş, onlarca kadını daha işsiz bırakıyor. Yaygınlaştırılan güvencesiz ve kayıt dışı istihdam, kadın emeğini değersizleştiriyor. Eğitimden mahrum bırakılan her kız çocuğu, yarının yoksul kadını haline getiriliyor ve siz bu düzenle, yoksulluğu nesilden nesle miras bırakıyorsunuz. Ama artık yeter. Bu ülkede yoksulluğun bile cinsiyeti var” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara İl Kadın Kolları, 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü dolayısıyla “Boş Tencere Yüzyılı Eylemi” gerçekleştirdi. CHP Ankara İl Başkanlığı önünde toplanan kadınlar, ellerinde boş tencere ve tavalarla ses çıkararak yoksulluğu protesto etti. “Emek var ekmek yok”, “AKP’den hesabı kadınlar soracak”, “Hak, hukuk, adalet” sloganları atan kadınlar, İl Başkanlığı önünden Sakarya Caddesi’ne yürüdü. CHP’li kadınların eylemine CHP Ankara Milletvekilleri Gamze Taşcıer, Aliye Timisi Ersever ve Umut Akdoğan da destek verdi. Basın açıklamasını CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya yaptı.

17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü’nün bir takvim yaprağından ibaret olmadığını ifade eden Kaya, “Bugün, sadece bir tarih değil; bir isyanın, bir hak arayışının, bir yüzleşmenin günüdür. Bugün; kaynamayan tencerelerin, okula aç giden çocukların, pazardan eli boş dönen annelerin, görünmeyen emeğiyle hayatı omuzlayan kadınların hesabını sorma günüdür. Bugün, yoksulluğun kader değil, iktidarın bir tercihi olduğunu haykırma günüdür. Bugün, saraylarda değil; sokaklarda, pazarlarda, evlerde yankılanan acı gerçeği dile getirme günüdür. Çünkü bu ülkede yoksulluk artık sadece gelirle, parayla değil; umutla, gelecek hayalleriyle de ölçülür hale geldi. 23 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarı, Türkiye’yi büyük bir yoksulluk cehennemine sürüklemiştir. Bugün bu ülkenin dört bir yanında kadınlar aç, çocuklar aç, emekliler aç, gençler işsiz, yurttaşlar umutsuzdur ve biz buradayız çünkü biliyoruz, yoksulluk kader değil, AKP’nin iflas eden düzeninin ta kendisidir” diye konuştu

Kaya açıklamasına şöyle devam etti:

“Birleşmiş Milletler yoksulluğu yalnızca gelir eksikliğiyle değil; güvensiz konutlarda yaşamakla, beslenememekle, sağlık hizmetine ulaşamamakla ve adaletten uzak kalmakla tanımlar. Bu tanım, bugün Türkiye’nin fotoğrafıdır AKP’nin 23 yıllık yönetiminin aynasıdır. Bu yoksulluğun nedeni kötü yönetim, rant uğruna talan edilen ekonomi, liyakatsiz kadrolar, kayırmacı düzen, bitmek bilmeyen israf ve adaletsiz bölüşümdür. Bu düzen, halkın alın terini çalarken bir avuç yandaşı zengin etti ve bu zenginliğin bedelini, en çok biz kadınlar ödüyoruz. Evdeki tencere nasıl kaynayacak diye önce kadın düşünüyor, en çok kadın kaygılanıyor. Soframıza konamayan her lokmada, pazardan eli boş dönen her annede, çocuğuna ‘Bugün de alamam’ diyen her kadının gözünde bu düzenin utancı yazılıdır. Bu utancın adı AKP’dir.

“En ağır yük, yine kadınların sırtına yüklenmiştir”

AKP iktidara geldiğinde ‘yoksullukla savaşacağız’ dedi. Evet, savaştılar! Ama yoksullukla değil, yoksulların kendisiyle savaştılar. Bugün Türkiye, yoksulluğu bitirmeye çalışan bir iktidarla değil; onu yönetmeye, kontrol etmeye, siyasetin malzemesi yapmaya çalışan bir anlayışla karşı karşıya. Yardım kuyruklarını ‘sosyal politika’ diye pazarlayan iktidar, vatandaşı onurlu bir yaşamdan mahrum bıraktı. İktidar, sosyal destekleri bir hak olarak değil, lütuf gibi sunuyor. İnsanca yaşam talep eden yurttaşları, sadakaya muhtaç hale getiriyor. İnsan onurunu ayaklar altına alan bir sistem inşa ediyor. Adalet krizi yalnızca mahkeme salonlarında değil, pazarda, mutfakta, işyerinde, okulda yaşanıyor. Birileri bir gecede dolar milyoneri olurken, bir anne çocuğuna süt alamadığı için uykusuz kalıyor. Birileri 10 ev, 5 araba alırken; üniversiteli gençler bütçelerine uygun yurt odası bulamıyor. Kadınlar emeğinin karşılığını alamıyor, emekliler ömür boyu çalıştığı halde açlık sınırının altında yaşamaya mahküm ediliyor.

AKP’nin 23 yılı; yandaş zenginleştirme, kadın emeğini yok sayma, halkı açlığa mahküm etme yıllarıdır. ‘Türkiye Yüzyılı’ dediler, ama bu yüzyıl, ‘yüzyılın beceriksizliği ve yüzsüzlüğü’ oldu. Bugün Türkiye’de gelir dağılımı öyle bozuldu ki, bir avuç sermaye grubu servetine servet katarken, milyonlarca kadın, emekli, genç, çiftçi ve işçi her geçen gün biraz daha yoksullaşıyor. Bugün Türkiye’de tablo çok açık:  Nüfusun en yoksul yüzde 20’si, toplam gelirden yalnızca yüzde 6 pay alabiliyor. En zengin yüzde 20 ise pastanın neredeyse yarısını, yüzde 48’ini alıyor. Açlık sınırı 27 bin 970 TL, yoksulluk sınırı 91 bin 109 TL’ye ulaştı. Ama asgari ücret sadece 22 bin 104 TL. Emekli maaşı ise 16 bin 881 lira ile resmen sosyal yardıma dönmüş durumda. Bu rakamlar bir ekonomik kriz değil; bilinçli ve ısrarlı bir tercihin sonucudur ve bu tercihlerin en ağır yükü, yine kadınların sırtına yüklenmiştir.

“Boş tencereler bile konuşuyor ama iktidar kulağının üzerine yatıyor”

AKP iktidarında kadın olmak demek, evde görünmeyen emeği sırtlanmak demektir. Dışarıda güvencesiz, düşük ücretli işlerde sömürülmek demektir. Devletin açmadığı kreşler yüzünden çalışma hakkından mahrum kalmak demektir. Miras hakkından dışlanmak, sigortasız bırakılmak demektir. Pazarda etiketle değil, çocuğunun gözleriyle hesaplaşmak demektir. Bu yoksulluğun adı AKP’dir, saray rejimidir.

Kadınlar artık sadece iş arayan değil, varlığı görünmeyen bir emek ordusuna dönüştürülmek isteniyor. Kadın sabah işe gider, akşam eve döner; çocuğuna bakar, yemek yapar, yaşlısına bakar… Ama bu emek ne istatistiklerde vardır, ne bütçede, ne iktidarın vicdanında. Bu düzen, kadını eve hapsedip, ‘aileyi koruyoruz’ yalanıyla onun emeğini görünmez kılmıştır. AKP, kadını ekonomik bağımlılığa mahküm ederek susturmak istemektedir. AKP, 2025’i ‘Aile Yılı’ ilan etti. Oysa gerçekler ortada: Kadınlar geçim derdiyle boğuşuyor, şiddetle baş başa bırakılıyor, güvencesizliğe mahküm ediliyor. Aile toplumun temeli söylemleri ile yola çıkan iktidar geçim sıkıntısı ile boğuşan her bir ailenin temelini çatırdatmaktadır. Toplum adeta çöküyor, iktidar hala ‘Aile Yılı’ demeye devam ediyor. Boş tencereler bile konuşuyor ama iktidar kulağının üzerine yatıyor, bu isyanı duymuyor!

“Devletin açmadığı her kreş, onlarca kadını daha işsiz bırakıyor”

Çağrımız net: Kadınlar boş vaat değil, eşitlik ve adalet istiyor. Sefalet yılına dönüştürülen 2025’i gerçekten bir ‘Aile Yılı’na dönüştürmenin yolu; bu güvensiz ve eşitsiz şartları ortadan kaldırmaktan, ailenin yükünü omuzlayan kadınlara hak ettikleri yaşamı sunmaktan geçer. Gerisi sadece inkar ve oyalamadır. TÜİK’in 2025 verilerine göre kadınların iş gücüne katılım oranı yalnızca yüzde 36,8 olarak açıklandı. Devletin açmadığı her kreş, onlarca kadını daha işsiz bırakıyor. Yaygınlaştırılan güvencesiz ve kayıt dışı istihdam, kadın emeğini değersizleştiriyor. Eğitimden mahrum bırakılan her kız çocuğu, yarının yoksul kadını haline getiriliyor ve siz bu düzenle, yoksulluğu nesilden nesile miras bırakıyorsunuz. Ama artık yeter. Bu ülkede yoksulluğun bile cinsiyeti var.

Kadın yoksulluğu, bu ülkenin en derin ama en az konuşulan gerçeğidir. AKP, kadınları yoksullaştırarak siyasetten, üretimden, eğitimden, özgürlükten uzak tutmak istemektedir. 4artı4artı4 sistemiyle kız çocuklarının eğitim hakkına göz diktiniz. Kamusal kreş açmayarak kadınları evlere hapsettiniz. Kadına ekonomik bağımsızlık tanımayarak, onu itaat etmeye zorladınız. ve şimdi kalkıp ‘eşitlikten’ mi bahsediyorsunuz? Yalan külliyen yalan. Kadını eşit yurttaş olarak gören bir iktidar; onu sosyal güvenceden mahrum bırakmaz, onu sosyal yardıma mahkum etmez, hakkını verir, kreş açar, iş alanı yaratır, eşit işe eşit ücret verir. Ama sizin tek derdiniz, yandaşı doyurmak, saray saltanatını sürdürmektir.

“Dayanışmayla, mücadeleyle, kararlılıkla, kadınlarla birlikte başaracağız”

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak buradayız ve söz veriyoruz: Bu adaletsiz düzeni hep birlikte değiştireceğiz. Bugün milyonlarca emeklimiz temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanırken, bu düzenin devam etmesine asla izin veremeyiz. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in de açıkça ifade ettiği gibi, emekli maaşının, en az bir buçuk asgari ücret olduğu, emeklilerimizin hayat boyu verdiği emeğin karşılığını huzur içinde aldığı bir Türkiye’yi emeklilerimizle birlikte inşa edeceğiz. Yine Sayın Genel Başkanımızın ifade ettiği gibi, ‘Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında her çocuk okulda üç kap sıcak yemek yiyecek.’ Biz, kimsenin çocuğunun yatağa aç girmediği, herkesin eşit eğitim hakkına sahip olduğu bir Türkiye’yi kadınlarla, annelerle ve çocukların hayalleriyle birlikte inşa edeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında kadınların üretimde, yönetimde, siyasette eşit ve özgür biçimde yer aldığı ve emeğinin karşılığını aldığı bir Türkiye’yi kadınlarla birlikte inşa edeceğiz.

Çünkü biliyoruz: Kadın ayağa kalkarsa Türkiye ayağa kalkar. Kadın kazanırsa gelecek kazanılır. Artık bu ülkede kadınları susturamayacaksınız. Boş tenceresine bakıp susan değil, tenceresini gösterip hakkını haykıran kadınlar var bu memlekette. Bizler, yoksulluğu yöneten değil, yoksulluğu bitiren bir Türkiye için buradayız. Bu düzeni değiştirmeye geliyoruz! Cumhuriyetin ikinci yüzyılı, AKP’nin karanlık düzeninin sonu olacak ve bu yüzyıl, kadınların yüzyılı olacak! Dayanışmayla, mücadeleyle, kararlılıkla, kadınlarla birlikte başaracağız.”