Almanya Hessen Eyaleti Federal ve Avrupa İşleri Bakanı Pentz: “Türkiye Kökenliler Olmasaydı, Almanya Bugün Olduğu Ülke Olamazdı”

(ANKARA) – Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Sibylle Katharina Sorg, Almanya ve Türkiye’nin birçok zorlukla karşı karşıya olduğunu kaydederek, “Açıkça görülüyor ki, gerekli çözümlerin bir parçası olmalıyız. Bu nedenle daha da yakın iş birliği içindeyiz ve ortak hedefleri paylaşıyoruz” dedi. Almanya Hessen Eyaleti Federal ve Avrupa İşleri, Uluslararası İlişkiler ve Bürokrasiyi Azaltmadan Sorumlu Bakan Manfred Pentz, Türkiye ve Türkiye kökenli insanlar olmasaydı Almanya’nın yakın tarihinin düşünülemeyeceğini belirterek, “Onlar nesiller boyunca her gün emek verdiler. Onlar olmasaydı, Almanya bugün olduğu ülke olamazdı” dedi. Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Mehmet Kemal Bozay, “AB üyeliğine aday bir ülke olarak biz, bölgesel ve küresel sorunların artan karmaşık doğasının Türkiye-AB ilişkilerine kapsamlı bir bakış açısıyla yaklaşılmasını gerektirdiğine inanıyoruz” diye konuştu.

Alman Birliği Günü’nün 35’inci yıl dönümü Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği’nde düzenlenen resepsiyon ile kutlandı. Çok sayıda yabancı misyon temsilcisinin katıldığı resepsiyona Almanya Hessen Eyaleti Federal ve Avrupa İşleri, Uluslararası İlişkiler ve Bürokrasiyi Azaltmadan Sorumlu Bakan Manfred Pentz, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Mehmet Kemal Bozay ve milletvekilleri katıldı. İki ülkenin milli marşlarının okunmasının ardından açış konuşmalarına geçildi.

Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Sibylle Katharina Sorg, zor bir dönemden geçtiklerini ve güvenlik mimarisinin büyük bir tehdit altında olduğunu belirtti.

Sorg, “Etrafımızdaki küresel düzen hızla değişiyor. Çıkarlarımızı, ortaklarla yakın iş birliği içinde savunmak zorundayız. Bu nedenle Almanya, AB, G7, G20, NATO ve Birleşmiş Milletler gibi geniş bir ortaklık ve ittifak ağı içinde yer almaktadır. Stratejik ortağımız Türkiye de NATO müttefiki, AB adayı, G20 ortağı, aktif bir BM üyesi, önemli bir bölgesel aktör ve ikili ilişkiler açısından bu ağın önemli bir parçası” ifadelerini kullandı.

Almanya ve Türkiye’nin birçok zorlukla karşı karşıya olduğunu dile getiren Sorg, şöyle devam etti:

“Açıkça görülüyor ki, gerekli çözümlerin bir parçası olmalıyız. Bu nedenle daha da yakın iş birliği içindeyiz ve ortak hedefleri paylaşıyoruz. Müttefikler olarak Almanya ve Türkiye el ele çalışıyor. Almanya, Avrupa’da Ukrayna’nın en güçlü ve en önemli destekçisi haline geldi, Türkiye ise Karadeniz’e erişim konusunda arabulucu rolü oynuyor. Almanya, NATO’nun doğu kanadındaki müttefiklerini destekliyor, Türkiye ise güneydoğu kanadında önemli bir direk olup kuzeye yönelik angajmanını hava devriyeleriyle genişletiyor. Her iki ülke de Lahey’deki NATO zirvesinde alınan tarihi kararı destekledi: NATO’nun yeni yüzde 5 harcama hedefi, ittifaka yönelik tehdidin gerçek olduğu bir dönemde gerekli bir adımdır.

“İki devletli çözüme odaklanılmalı”

Her iki ülke de Gazze için ABD’nin 20 maddelik planı temelinde çalışmak istiyor. Farklı bakış açılarına sahip olsak da her zaman ortak bir hedefi paylaştık: Gazze’deki tarifsiz acıların sona erdirilmesi ve 7 Ekim’de alınan rehinelerin serbest bırakılması. Dün Şarm el-Şeyh’te birçok liderin huzurunda imzalanan Gazze anlaşmasıyla her iki ülke de somut sonuçlara odaklanıyor: Hızlı insani yardım, istikrar sağlama, izleme ve yeniden inşa gibi konular, kilit alanlardan yalnızca bazıları. Almanya’nın, Mısır ile birlikte uluslararası bir yeniden inşa konferansı düzenleme taahhüdü de bu görevlerden sadece biridir. Ancak ileriye bakıldığında, ki bu noktada Almanya ve Türkiye aynı görüşte, iki devletli çözüme odaklanılmalıdır.

Esad rejiminin devrilmesinden neredeyse bir yıl sonra, her iki ülke de Suriye’deki dönüşümün başarılı olmasını istiyor. İstikrarlı bir hükümet, tüm grupların entegrasyonu ve uzlaşma çok önemlidir.”

Hukukun üstünlüğüne dayalı demokrasi, kişisel özgürlükler ve bağımsız yargı bir toplumu daha güçlü kılar”

Dış güvenliği güçlendirerek en değerli varlıkları olan özgürlüklerini koruduklarını söyleyen Büyükelçi Sorg, konuşmasına şöyle devam etti:

“Hukukun üstünlüğüne dayalı demokrasi, kişisel özgürlükler, ifade özgürlüğü, özgür ve adil siyasi rekabet ve bağımsız yargı gibi unsurlar bir toplumu daha güçlü kılar. Herkes için geçerli kurallar siyasete güven kazandırır, yatırım güvenliği sağlar ve bu da ortak refahımızın önemli bir dayanağıdır.

Bu da beni refahın temel unsurlarından olan şirketlerimize getiriyor. Sadece Türkiye’de faaliyet gösteren 8 binden fazla Alman şirketi on binlerce kişiye istihdam sağlıyor ve bugün burada temsil edilmelerinden memnuniyet duyuyorum. Alman bilgi birikimi ve Türk yeteneği geçmişte otomotiv, lojistik, sağlık ve e-ticaret gibi alanlarda pek çok sinerji yarattı. Ancak daha fazlası için potansiyel var. Türkiye’de şu anda otonom sistemler, robotik ve yazılım çözümleri alanında etkileyici bir ilerleme görüyoruz. Bu fırsatları birlikte değerlendirmeliyiz.

Son olarak ilişkilerimizin en önemli ayağını vurgulamak istiyorum: insani bağlar. Derin dostluğumuzu hayata geçiren insanlar, yüzyıllardır kurulmuş olan insani bağlardır. 19’uncu yüzyıldaki ‘Boğaziçi Almanlarından’, 1920’lerde Mustafa Kemal tarafından yeni başkenti planlamaya davet edilen Almanlara, Nazi döneminde Türkiye’ye sığınanlara, Türk kökenli Alman vatandaşlarından, sanatçılar, öğrenciler ve akademisyenlere kadar bu ilişkiye hayat veren insanlar. Bu harika ülkeyi ve misafirperverliğini gezerek görmek, Türkiye’nin hala neden Almanlar için en popüler tatil destinasyonlarından biri olduğunu anlamayı kolaylaştırıyor.”

“Onlar olmasaydı, Almanya bugün olduğu ülke olamazdı”

Almanya Hessen Eyaleti Federal ve Avrupa İşleri, Uluslararası İlişkiler ve Bürokrasiyi Azaltmadan Sorumlu Bakan Pentz, Türkiye ve Türkiye kökenli insanlar olmasaydı Almanya’nın yakın tarihinin düşünülemeyeceğini belirtti. Pentz, “1960’lı yıllarda, birçok kişi ekonomik mucizeyi bizimle birlikte inşa etmek için buraya geldi. Onlar nesiller boyunca her gün emek verdiler. Onlar olmasaydı, Almanya bugün olduğu ülke olamazdı. Hessen bugün Avrupa’nın en güçlü eyaletlerinden biri. Bunu Türkiye kökenli vatandaşlarımıza da borçluyuz. Hessen’de 300 binden fazla Türkiye kökenli insan yaşıyor. Ekonomimizi, okullarımızı, şehirlerimizi, kültürümüzü şekillendiriyorlar” ifadelerini kullandı.

“Mümkünse ReArm-EU programı ile de iş birliği içinde olmak istiyoruz”

Ekonomik ilişkilerin daha da güçlenebileceğini belirten Pentz, şöyle konuştu:

“Her iki yönde de daha fazla yatırım istiyoruz. Şirketler, üniversiteler ve start-uplar arasında daha fazla iş birliği istiyoruz. Savunma ve güvenlik teknolojileri alanında da ortak geliştirme, araştırma ve üretimde daha fazla iş birliği ve mümkünse ReArm-EU (Avrupa’yı Yeniden Silahlandır) programı ile de iş birliği içinde olmak istiyoruz. Çünkü Almanya ve Türkiye ortak zorluklarla karşı karşıya. Dünya değişiyor. Yeni krizler, yeni teknolojiler, yeni güvenlik sorunları bizi zorluyor. Ancak biliyoruz ki, birlikte, tek başımıza olduğumuzdan daha güçlüyüz.”

“Yakın zamanda ülkemize Almanya’dan üst düzey ziyaretler olacak”

Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Bozay da Türkiye ile Almanya’nın diplomatik ilişkilerin kurulduğu 1763 yılına uzanan tarihi bağlara sahip olduğunu söyledi. “İlişkilerimizi ve dostluğumuzu yüzyıllar boyunca güçlendirdik” diyen Bozay, NATO müttefikleri ve yakın ortaklar olarak Türkiye ve Almanya’nın bölgede ve ötesinde istikrarı sağlamak ve refahı artırmak için birlikte çalıştığını kaydetti. Bozay, “Yüksek düzeyli ziyaretlerin sıklığı, bu güçlü ilişkilerin bir göstergesidir. Zira yakın zamanda ülkemize Almanya’dan üst düzey ziyaretler olacaktır” dedi.

Almanya’da federal eyaletlerle olan ilişkilere değer verdiklerini ifade eden Bozay, “Bugün burada bulunan Hessen Eyaleti’nden Sayın Pentz’in ziyareti gibi eyalet düzeyindeki ziyaretler, ülkelerimiz arasındaki siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel bağların güçlenmesine katkıda bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

Büyükelçi Bozay, ekonomi ve ticaretin ikili ilişkilerin önemli sütunları olduğunu dile getirerek,  “Almanya, Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı ülke. İkili ticaret hacmimiz yaklaşık 50 milyar ABD dolarıdır. Türkiye’nin tedarik zincirlerindeki merkezi rolü ve Avrupa ile bağlantıları bize daha fazla fırsat sunmaktadır. Yeşil ve dijital dönüşümler, daha fazla iş birliği için potansiyel alanlardır” diye konuştu.

Her sene 6 milyondan fazla Alman turistin Türkiye’yi ziyaret ettiğini kaydeden Bozay, öğrenci değişim programlarının ise gelecek nesiller arasında karşılıklı anlayışa katkıda bulunduğunu söyledi. Bozay, “İlişkilerimizin bir diğer çok önemli boyutu da Almanya’da yaşayan büyük Türk toplumudur. Almanya’daki Türk toplumu, ülkelerimiz arasında çok güçlü bir köprü oluşturmakta. 3 milyonu aşan nüfusuyla artık Almanya’nın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş ve toplumun doğal karakterine ulaşmıştır” dedi.

Türkiye ve Almanya’nın söylem ve eylemde sorumlulukları var”

Büyükelçi Bozay, konuşmasına şöyle devam etti:

“AB üyeliğine aday bir ülke olarak biz, bölgesel ve küresel sorunların artan karmaşık doğasının Türkiye-AB ilişkilerine kapsamlı bir bakış açısıyla yaklaşılmasını gerektirdiğine inanıyoruz. Gerçekten de şu anda, Gazze’deki benzeri görülmemiş zulümden Ukrayna’daki savaşa, enerji ve gıda güvenliği konularından iklim değişikliğine kadar birçok krizle karşı karşıyayız. Bunlar aslında insanlık ve dünya için kaybedilmiş zamanlardır. Bu kaybedilen zamanları yeniden kazanmalıyız. Bu zamanı telafi edebilmek için Türkiye ve Almanya’nın söylem ve eylemde sorumlulukları bulunuyor. Çabalarımızı ayrı ayrı sürdürmek yerine, dünya siyaseti, ekonomi, savunma, güvenlik ve AR-GE alanlarında kapasitelerimizi birleştirebiliriz. Böylece kolektif sesimiz ve eylemlerimiz daha güçlü olur. Almanya ve Avrupalı ortaklarımızla stratejik bir bakış açısıyla çalışmaya devam etmeye hazırız. Ülkelerimiz arasındaki güçlü ortaklık, Avrupa’nın güvenliği ve ekonomik istikrarı açısından da kritik öneme sahiptir.”