Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Çelik, küresel belirsizlik ortamında uygulanan ekonomik program sayesinde Türkiye’nin direncinin arttığını belirterek, “Dış kırılganlıkları azalttık, finansal istikrarımızı güçlendirdik, pazarlarımızı ve ürünlerimizi çeşitlendirdik. Stratejik olarak yatırıma, ticarete ve ihracata teşvik vererek ekonomimizi güçlendiriyoruz.” dedi.
Bu yıl “Dünyayı Bağlayan 3 Köprü” temasıyla düzenlenen 16. Türk-Arap Ekonomi Forumu (TAF16) kapsamında gerçekleştirilen “Küresel Parçalanmaya Karşı Bir Panzehir Olarak Bölgesel Entegrasyon” başlıklı panelde Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Çelik, Mısır Maliye Bakan Yardımcısı Yasser Sobhi ve Libya Dış Ticaret Bankası Başkanı Mohammed Ali Addarrat konuştu.
Çelik, son 10 yılda meydana gelen küresel zorluklara değinerek, dünyadaki ekonomi düzeninin bozulduğunu ve belirsizliklerin arttığını, ekonomik parçalanmaların yaşandığını söyledi.
Uluslararası ticaretin zorlaştığı bu dönemde, küresel rekabetin ötesine geçebilmek için bölgesel entegrasyonun şart olduğunu vurgulayan Çelik, “Stratejik ve pragmatik olarak ekonomik direnci artırmak sürdürülebilir büyüme için gerekli. Piyasada verimliliğin artırılması, tedarik zincirlerinin güçlendirilmesi ve kaynakların paylaşılması açısından büyük önem taşıyor. ” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin 54 ülkeyle serbest ticaret anlaşması var”
Osman Çelik, bölgede ekonomik entegrasyonu güçlendirecek iki önemli nokta olduğunu belirterek, bunların yatırım ve serbest ticaret anlaşmaları olduğunu belirtti.
Yatırım konusunun bölgesel entegrasyonun merkezinde olduğunu aktaran Çelik, şöyle devam etti:
“Sınır ötesi ticaret ve teknoloji transferi birbirine bağlı ekonomilerin yaratılmasında büyük önem taşıyor. Ancak yatırımların öngörülebilir, uyumlaştırılmış bir ekonomik düzenleme ihtiyacı olduğunu da biliyoruz. Türkiye’de yeni bir teşvik sistemimiz var. Bölgedeki gelişmeyi, dijital ve yeşil dönüşümü destekleyecek şekilde düzenlendi. Bu yıl stratejimizi tanımladık. Böylece yatırım iklimimizi iyileştirmeye çalıştık. Daha çok bilgi yoğun yatırımlara yöneliyoruz. Global bir bütünleşme öngörüyoruz. Yatırım hedeflerimiz buna yönelik inovasyon oluşturacak, istihdam yaratacak, uzun vadeli ekonomik dayanıklılığı arttıracak yatırımları teşvik ediyoruz.”
Çelik, serbest ticaret anlaşmalarının bölge potansiyelinin harekete geçirilmesi için gerekli olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin 54 ülkeyle serbest ticaret anlaşması olduğunu kaydetti.
Rekabetçi, esnek ve dirençli pazarlar yaratılmasının önemini dikkati çeken Çelik, “Stratejinin bölgede ticaret ve üretim merkezi olarak rolünü de güçlendiriyor. Avrupa, Asya ve Orta Doğu’yu birbirine bağlamasını sağlıyor. Bu küresel belirsiz ortamda, uygulanan ekonomik program sayesinde Türkiye’nin direncini artırdık, dış kırılganlıkları azalttık, finansal istikrarımızı güçlendirdik, pazarlarımızı ve ürünlerimizi çeşitlendirdik. Stratejik olarak yatırıma ve ticarete, ihracata teşvik vererek ekonomimizi güçlendiriyoruz.” diye konuştu.
Çelik, bunun bölgede istikrara da yardımcı olduğunu, tedarik zincirlerinin zenginleşmesini sağladığını belirterek, şunları kaydetti:
“Günümüzün ekonomik sınamalarına baktığımızda hepimizin bölgede ortaklığımızı güçlendirmesi ve küresel pazarlarla bağlantısını güçlendirmesi gerektiğini düşünüyoruz. İhracatçıları güçlendirmekte çok daha kapsayıcı bir ortamı sağlayacaktır. Türkiye bölgede ve dünyada ortaklarıyla birlikte çalışarak daha sürdürülebilir, istikrarlı ve müreffeh bir ekonomik geleceği doğru çalışmalarını sürdürüyor.”
“Mısır’da birçok sektörde fırsatlar bulunuyor”
Mısır Maliye Bakan Yardımcısı Yasser Sobhi, büyümede işbirliği ve entegrasyonun yanı sıra özel sektöre güvenin önemini vurguladı.
Mısır’da özel sektör yatırımlarının yüzde 70 arttığını, bu yatırımların toplam içindeki payının yüzde 60 seviyesinde olduğunu aktaran Sobhi, bu oranın geçen yıl yüzde 50 olduğunu belirtti.
Sobhi, ülkesinde özel sektörün büyümesi için orta vadeli mali istikrar görünümünün iyi olduğunu, ayrıca artan altyapı yatırımlarının da büyümeyi desteklediğini ifade ederek, şöyle konuştu:
“Mısır’da birçok sektörde fırsatlar bulunuyor. Özellikle yenilenebilir enerji konusuna eğildik. Türkiye’den de özel sektörü mutlaka bekliyoruz. Türkiye ile serbest ticaret anlaşmaları bulunuyor. Bütün bunlar sonucu bence karşımıza çok fırsat çıkıyor. Bu fırsatlardan yararlanmamız lazım. Yararlanabilmek için de öncelikle ülke içinde ekonominin istikrarını sağlamak önemli. Böyle bir entegrasyonu ortaya çıkartabilmek için özel sektörle bir arada çalışılması gerekiyor.”
Bölgesel entegrasyon açısından zorluklardan birinin enerji olduğunu ifade eden Sobhi, bu konuda yapılması gereken kapsamlı bir yaklaşım adımlarını anlattı.
Sobhi, küresel ekonomiyi zorlayan durumların yanında fırsatların da bulunduğunu belirterek, “Hepimizin artık bu fırsatları yakalaması gerekiyor. Teknolojiye yatırım yapıp hızla hareket etmemiz gerekiyor. Doğru reformlar, doğru politikalar uygulanırsa momentum uzun süre boyunca devam ettirilebilir. Böylece de hepimiz için daha iyi bir gelecek ortaya çıkabilir diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
“Başarının esas ölçütü halkın yaşam kalitesini bütün bölgede artırmaktan geçiyor”
Libya Dış Ticaret Bankası Başkanı Addarrat ise Libya’nın 14 yılda yaşadığı zorluklara değinerek, “Maalesef çok olumsuz deneyimlerimiz oldu ama Libya halkının direnci bizim gücümüzdür. Ekonomik durumumuz giderek düzelmekte. Ciddi bir artış var doğrudan yabancı yatırımlarda.” dedi.
Bankacılık ve finans sektöründe uzun vadede büyük başarılar yerine kısa vadelerle küçük hedefleri yakalamanın kendileri açısından daha önemli olduğunu dile getiren Addarrat, şu anda bankacılık sektörü ve hükümete bakıldığında bazı kolay elde edilebilecek hedeflere yeterince yönelmediğini gördüklerini aktardı.
Addarrat, başarının esas ölçütünün halkın yaşam kalitesini bütün bölgede artırmaktan geçtiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Uzun süren bir çatışmanın bitirilmesi hayat kalitesini artıracaktır. Böylece bütün halkımızın hayat kalitesini arttırabiliriz. Bence ticaret dediğimizde serbest ticaret, gümrüklerin ötesinde bilginin gelişmesiyle elde edilebilecek. Bilgi güçtür, bölgede bilgi edinmek zor olduğu için aydınlatılmış karar almakta zorlanıyoruz. Bankacılık dendiğinde herkes uyum, kontrol, para aklama gibi denetimden söz ediyor ama finans bankacılığının bu küçük bir kısmı. Ticari bankacılıkta da aslında önemli fırsatlar var.
Başarılı olanlar aslında bu kontrol ve denetimde dengeyi kuranlar. Bağlantı olması gerekiyor. Libya, Ürdün, Mısır gibi ülkeler arasında başarılı bir entegrasyon olacaksa bilgi akışı burada çok önemli. Arap Birliği de özellikle eğitim açısından becerilerin artırılmasında bir rol oynayacak. Mevzuatları da yine geliştirerek bunu sağlayacak düzeye getirmeliyiz. Esas olarak eksik olan şey bu. Evet, yönümüz doğru ama başka parametreleri de buna katmalıyız ve mükemmelliğe ulaşmalıyız.”
16. Türk-Arap Ekonomi Forumu, düzenlenecek diğer panellerin ardından sona erecek.